ORUCU BOZAN ŞEYLER
* Dokuz şey orucu bozar:
1) Yemek ve içmek.
2) Cimâ (=Cinsel ilişkide bulunmak).
3) İstimnâ (=Mastürbasyon).
4) Allah’a, Hz. Muhammed’e (s.a.a) ve Resulullah’ın halifeleri olan On İki Ehlibeyt İmamına (a.s) yalan isnatta bulunmak.
5) Boğaza yoğun (=katı) toz kaçırmak.
6) Başın tamamını suya daldırmak.
7) Cünüp, hayız ve nifas hâllerinde sabahlamak.
8) İhtikan (=Sıvı şeylerle tenkıye yapmak).
9) Kusmak.
Bunlarla ilgili açıklamalar, ilerdeki hükümlerde izah edilecektir.
1) Yemek ve İçmek
* Oruçlu bir kimse, su ve ekmek gibi yenilip içilmesi normal olan yahut toprak ve zamk (=ağaç balı) gibi yenilip içilmesi normal olmayan bir şeyi kasten yer veya içerse, orucu batıl olur. Yenilip içilen şey, ister az olsun, ister çok olsun, hüküm değişmez. Hatta misvak kullanan biri, misvakı ağzına alıp dışarı çıkardıktan sonra tekrar ağzına alarak misvakta bulunan ıslaklığı yutarsa, orucu bozulur. Fakat misvaktaki ıslaklık, ağız dışından içeri alınmış denmeyecek şekilde olur ve ağzın suyuna karışarak kaybolursa, bundan ötürü oruç bozulmaz.
* İnsan, sahur yemeği yerken fecrin doğduğunu anlarsa, ağzındaki lokmayı dışarı çıkarmalıdır. Eğer bir kişi böyle bir durumda ağzındaki lokmayı dışarı çıkarmaz ve bilerek onu yutarsa, orucu batıl olur ve sonradan açıklayacağımız şekilde üzerine keffaret de gerekir.
* Oruç hâlindeyken yanlışlıkla bir şey yiyip içen kimsenin orucu batıl olmaz.
* Farz ihtiyat gereği oruçlu kimsenin, vücuda gıda verip fayda sağlayan iğneleri yaptırmaktan sakınması gerekir. Ama vücudu uyuşturan veya [tedavi amacıyla] ilâç yerine kullanılan iğnelerin oruç için herhangi bir sakıncası yoktur.
* Oruçlu kimse, dişlerinin arasında kalmış olan yemek kırıntısını kasten yutarsa, orucu batıl olur.
* Oruç tutmak isteyen kimsenin, sabah ezanından önce dişlerinin arasını [kürdan veya herhangi bir şeyle] temizlemesi gerekmez. Dişlerinin arasında kalan yemek kırıntılarının gündüz boğazına kaçacağını bilen kimse, eğer temizlemez ve o kırıntılardan boğazına bir şey kaçırırsa, orucu batıl olur. Hatta böyle bir şahsın boğazına bir şey kaçmasa bile, farz ihtiyat gereği o günün orucunu sonradan kaza etmesi gerekir.
* Tükürüğü yutmak, ekşi ve benzeri şeyleri düşünmek suretiyle ağızda toplanmış olsa bile, orucu batıl etmez.
* Ağız boşluğuna inmediği sürece sümüğü yutmanın sakıncası yoktur. Ama ağız boşluğuna inerse, farz ihtiyat gereği yutulmamalıdır.
* Oruçlu bir kimse, aşırı susuzluktan dolayı helâk olmasından korkarsa, bu durumda ölümden kurtulacak miktarda su içebilir; ama orucu batıl olur. Hatta eğer ramazan ayı içerisinde olursa, günün geride kalan kısmında orucu bozan şeylerden de sakınmalıdır.
* Bebekler ya da kuşlar için yiyecek maddeleri çiğnemek veya yemeğin tadına bakmak gibi genelde boğaza ulaşmayan bir işi yapmak, tesadüfen elde olmaksızın boğaza bir şey kaçsa bile, orucu bozmaz. Ama eğer insan önceden boğazına bir şeyler kaçacağını bilirse, boğaza kaçmasıyla orucu bozulur ve üzerine kaza ile birlikte keffaret de lâzım gelir.
* İnsanın zaaf ve dayanamazlık sebebiyle orucu bozması caiz değildir. Fakat zaafı genelde tahammül edilmeyecek derecede olursa, orucu bozmasının sakıncası yoktur.
2) Cinsel İlişkide Bulunmak
* Cinsel ilişkide bulunmak, meni gelmese ve erkeklik organı yalnızca sünnet mahalli kadar dâhil olsa bile, orucu bozar.
* Eğer sünnet mahalli miktarından daha az bir kısmı dahil olur ve meni de gelmezse, oruç bozulmaz. Ancak, erkeklik organı kesilmiş bir kimsenin sünnet mahallinin az bir miktarının dâhil olmasıyla da orucu bozulur.
* Sünnet mahalli kadarının dâhil olup olmadığından şüphe eden oruçlunun orucu sahihtir. Erkeklik organı kesilmiş olan bir kimse ise, organının bir kısmının dâhil olup olmadığından şüphe ederse, orucu sahihtir.
* Ramazan ayında oruçlu olduğunu unutarak veyahut hiçbir ihtiyar ve iradesi kalmayacak şekilde başkasının zorlamasına maruz kalarak cinsel ilişkide bulunan kimsenin orucu bozulmaz. Ancak ilişki hâlinde oruçlu olduğunu hatırlar veyahut artık zorlama söz konusu olmazsa, kendisini ilişki hâlinden hemen geri çekmelidir. Eğer kendini geri çekmezse, orucu batıl olur.
3) İstimnâ (=Mastürbasyon)
* Eğer oruçlu bir kimse, istimnâ yaparak kendisinden meni getirirse, orucu batıl olur.
* Elinde olmaksızın oruçlu kimseden meni gelirse, orucu bozulmaz. Fakat bir iş yapar ve bu iş yüzünden elinde olmaksızın ondan meni gelirse, orucu batıl olur.
* Oruçlu bir kimse, gündüz uyuduğu takdirde ihtilâm olacağını, yani uykuda kendisinden meni geleceğini bilse bile uyuyabilir. Böyle birisi uyur ve ihtilâm da olursa, orucu sahihtir.
* Oruçlu kimse, meni gelirken uykudan uyanırsa, meninin dışarı çıkmasını önlemesi gerekmez [orucu da bozulmaz].
* Oruçlu birisi, ihtilâm olduktan sonra idrar yapabileceği gibi, 72. hükümde açıklandığı üzere istibrâ [yani özel idrar temizleme usûlü] da yapabilir. Ancak guslettikten sonra, idrar veya istibrâ yaptığı tak-dirde mecrada kalan meninin dışarı çıkacağını bilirse, istibrâ yapamaz.
* İhtilâm olan oruçlu bir kimse, mecrada meninin kaldığını ve gusül etmeden önce idrar yapmadığı takdirde guslettikten sonra meninin dışarı çıkacağını bilirse, farz ihtiyat gereği gusülden önce idrar yapmalıdır.
* Meni getirmek kastıyla bir iş yapan oruçludan meni gelmezse, orucu bozulmaz.
* Meni getirmek kastı olmaksızın biriyle oynayıp şakalaşan oruçlu bir kimsenin, eğer oyun ve şakadan sonra meni çıkma alışkanlığı olmazsa, tesadüf eseri meni çıkması muhtemel olsa da, orucu sahihtir. Fakat meninin gelmesi yaklaşıncaya kadar şakalaşmaya devam eder, çıkmasını da önlemez ve meni dışarı çıkarsa, orucu bozulur.
4) Allah’a ve Peygamber’e (s.a.a) Yalan İsnatta Bulunmak
* Oruçlu kimse, sözle, yazıyla, işaretle veya diğer herhangi bir şeyle Allah’a, Hz. Peygamber’e (s.a.a) ve Hz. Peygamber’in halifeleri olan Ehlibeyt İmamları’na bilerek yalan isnatta bulunursa, ondan sonra hemen, "Yalan söyledim." dese veya tövbe etse bile orucu batıl olur. Farz ihtiyat gereği Hz. Fâtımat’üz-Zehrâ (s.a), diğer peygamberler ve onların vasîleri de aynı hükümdedirler.
* Bir kimse, doğru veya yalan olduğunu bilmediği bir hadisi nakletmek isterse, farz ihtiyat gereği o hadisi duyduğu kimseye veya okuduğu kitaba dayandırarak nakletmelidir. Ancak, [hadisin kaynağını söylemese bile] kendisinin nakletmesiyle orucu batıl olmaz.
* Doğruluğuna inandığı bir sözü, Allah’tan veya Resul-i Ekrem’den (s.a.a) naklettikten sonra yalan olduğunu anlayan bir kimsenin orucu bozulmaz.
* Allah’a ve Hz. Peygamber’e (s.a.a) yalan isnat etmemin orucu bozduğunu bilen bir kimse, yalan olduğuna inandığı bir şeyi onlara isnat ettikten sonra, söylediği şeyin doğru olduğunu anlarsa, orucu sahihtir.
* Başkasının uydurduğu bir yalanı bilerek Allah’a, Resul-i Ekrem’e (s.a.a) veya Masum İmamlara (a.s) isnat eden oruçlunun orucu batıl olur. Ancak, o yalanı uyduran şahsın dilinden aktarmasında herhangi bir sakınca yoktur.
* Oruçlu bir kimseye, "Resulullah (s.a.a) böyle bir şey buyurmuş mudur?" diye sorduklarında, "hayır" demesi gereken yerde kasten, "Evet" veya "evet" demesi gereken yerde kasten, "Hayır" derse, orucu batıl olur.
* Bir kimse, Allah-u Tealâ’nın veya Resul-i Ekrem’in (s.a.a) doğru olan bir sözünü naklettikten sonra, "Yalan söyledim." der veya gece onlara bir yalan isnat edip, oruçlu olduğu yarınki günde, "Dün gece söylediğim doğrudur." derse, orucu batıl olur.
5) Boğaza Yoğun Toz Kaçırmak
* İster un gibi yenmesi helâl olan bir şeyin tozu olsun, ister yenmesi haram olan bir şeyin tozu olsun, boğaza yoğun toz kaçırmak orucu batıl eder.
* Rüzgâr vasıtasıyla yoğun bir toz yükselir de oruçlu kimse farkında olduğu hâlde korunmaz ve boğazına yoğun toz kaçarsa, orucu batıl olur.
* Oruçlu kimse, farz ihtiyat gereği sigara, tömbeki ve benzeri şeylerin dumanını da boğazına kaçırmamalıdır. Ama yoğun buharın boğaza kaçması ile oruç bozulmaz. Fakat yoğun buhar, eğer ağızda suya dönüşür ve oruçlu kimse de onu yutarsa, orucu batıl olur.
* Dikkatsizlik sonucu toz, buhar, duman ve benzeri bir şey ağza kaçırıldığı takdirde, eğer boğaza ulaşmayacağı kesin olarak bilinirse, oruç sahihtir.
* Oruçlu olduğunu unuttuğundan dolayı tozu yutmaktan çekinmez veya elinde olmaksızın toz-toprak ve benzeri bir şey boğazına kaçarsa, orucu batıl olmaz; ancak mümkün olduğu takdirde, onu dışarı çıkarmalıdır.
6) Kafanın Tamamını Suya Daldırmak
* Kafasının tamamını bilerek suya sokan oruçlu kimsenin, vücudunun geri kalan kısmı suyun dışında kalsa bile, farz ihtiyat gereği o günün orucunu kaza etmesi gerekir. Fakat vücudunun tümü suya girmiş olur ama kafasının bir kısmı dışarıda kalırsa, orucu bozulmaz.
* Birinci defada kafasının yarısını, ikinci defada ise diğer yarısını suya daldıran oruçlu kimsenin orucu batıl olmaz.
* Bir kimse, kafasının tamamen suya girip girmediğinden şüphe ederse, orucu sahihtir.
* Eğer kafanın tamamı suya daldırılır ve saçların bir kısmı dışarıda bırakılırsa, oruç bozulur.
* Oruçlu kimse, farz ihtiyat gereği kafasını gülsuyuna daldırmamalıdır; ancak diğer muzaf sulara ve sıvı şeylere daldırmanın sakıncası yoktur.
* Eğer oruçlu kimse, kendi elinde olmaksızın suya düşer ve başının tamamı suya dalarsa veya oruçlu olduğunu unuttuğu hâlde başını suya sokarsa, orucu batıl olmaz.
* Suya atladığı zaman genelde kafasının suya gireceğini bilen bir kimse, eğer bunun farkında olarak suya atlar ve kafası da tamamen suya dalarsa, orucu bozulur.
* Oruçlu olduğunu unutan veya zorla kafası suya sokulan kimse, eğer suyun altında iken oruçlu olduğunu hatırlar veya zorlayan kimse artık elini çekerse, başını hemen dışarı çıkarmalıdır; aksi hâlde orucu batıl olur.
* Oruçlu olduğunu unutarak gusül niyetiyle başını suya daldırıp gusül eden kimsenin orucu bozulmadığı gibi, guslü de sahihtir.
* Oruçlu olduğunu bildiği hâlde kasten gusül etmek için başını tamamen suya sokunca, bakılır: Eğer tuttuğu oruç keffaret orucu gibi muayyen vakti olmayan farz bir oruç olursa, guslü sahihtir; ama orucu batıl olur. Fakat orucu [ramazan orucu hariç] muayyen vakti olan farz bir oruç olursa, eğer kafasını suya daldırdığı anda guslün niyetini etmiş olursa, orucu bozulduğu gibi farz ihtiyat gereği guslü de batıldır. Fakat suyun altında veya suyun altından çıkacağı anda gusle niyet etmiş olursa, guslü sahihtir. Ama eğer tuttuğu oruç ramazan ayının orucu olursa, orucu ve guslü her ikisi de batıl olur. Ancak suyun altında tövbe etmiş olur ve suyun altından çıktığı anda gusül niyeti ederse, [orucu bozulsa da] guslü sahihtir.
* Kurtarılması farz olsa bile boğulmakta olan bir kimseyi kurtarmak için başını suya sokan oruçlunun orucu batıl olur.
7) Cünüp, Hayız ve Nifas Hâllerinde Sabahlamak
* Cünüp olan kimse, [ramazan ayında] sabah ezanına kadar kasten gusül etmez veya vazifesi teyemmüm etmek olan kimse kasten teyemmüm etmezse, orucu batıl olur.
* [Ramazan ayı dışında] eğer bir kimse, ramazan ayı orucu gibi muayyen vakti olan farz bir oruç tutmak ister ve sabah ezanına kadar da gusül veya teyemmüm etmezse, [gündüz sabah ezanından sonra öğleye kadar gusül veya teyemmüm ettiği takdirde] orucu sahihtir.
*Cünüp olan kimse, ramazan orucu gibi muayyen vakti olan farz bir oruç için niyet edecek olursa, vakit daralıncaya kadar kasten gusül etmese bile, teyemmüm edip oruç tutabilir ve orucu da sahihtir.
* Eğer cünüp olan kimse, ramazan ayında gusletmeyi unutur ve bir gün sonra hatırlarsa, o günün orucunu kaza eder. Ama eğer birkaç gün sonra hatırlar ve cünüp olarak kaç gün oruç tuttuğunu bilmezse, cünüp hâlinde tuttuğunu kesin olarak bildiği günlerin orucunu kaza eder. Meselâ cünüplü iken üç gün mü, yoksa dört gün mü oruç tuttuğunu bilmezse, cünüp hâlinde tuttuğunu kesin olarak bildiği üç günün orucunu kaza etmesi gerekir.
* Ramazan ayı gecesinde gusül veya teyemmümden hiçbiri için vakti olmayan kimse kendisini cünüp ederse, orucu batıl olduğu gibi üzerine kaza ve keffaret de farz olur. Fakat teyemmüm edecek kadar vakti olan kimse kendisini cünüp ederse, teyemmüm etmekle orucu sahih olur; ama böyle bir işi yaptığı için günah işlemiştir.
* Gusül etmek için vaktin geniş olduğunu zanneden kimse, kendisini cünüp ettikten sonra vaktin dar olduğunu anlarsa, eğer teyemmüm [edecek kadar vakti olur ve teyemmüm] ederse, orucu sahih olur.
* Ramazan ayı gecesinde cünüp olan kimse, uyuduğu zaman sabah ezanına kadar uyanamayacağını bilirse uyumamalıdır. Ama eğer uyur ve sabaha kadar da uyanmazsa, orucu batıl olduğu gibi üzerine hem kaza, hem de keffaret gerekir.
* Cünüp olan bir kimse, ramazan ayı gecesinde uyuduktan sonra uyanır ve tekrar uyuduğunda sabah ezanından önce gusletmek için uyunacağına ihtimal verirse, tekrar uyuyabilir.
* Ramazan ayı gecesinde cünüp olan ve uyuduğu takdirde sabah ezanından önce uyanacağını bilen veya ihtimal veren bir kimse, uyandıktan sonra gusletmeyi kararlaştırıp bu kararla uyur ve sabah ezanına kadar da uyanamazsa, orucu sahihtir.
* Ramazan ayı gecesinde cünüp olan ve uyuduğu takdirde ezandan önce uyanacağını bilen veya ihtimal veren kimse, uyandığında gusletmesinin gerektiğini unutur bir hâlde uyur ve sabah ezanına kadar da uyanmazsa, orucu sahihtir.
* Ramazan ayı gecesinde cünüp olan ve uyuduğunda sabah ezanından önce uyanacağını bilen veya ihtimal veren bir kimse, uyandıktan sonra gusletmemeyi kararlaştırdığı veya gusledip etmeme konusunda tereddütlü olduğu hâlde uyur ve [sabah ezanına kadar da] uyanmazsa, orucu batıl olur.
* Ramazan ayı gecesinde cünüplü iken uyuyup sonra uyanan kimse, ikinci kez uyuduğunda sabah ezanından önce uyanacağını bilir veya ihtimal verirse, eğer gusletmek kararıyla tekrar uyur ve sabah ezanına kadar uyanmazsa, o günün orucunu kaza etmelidir. İkinci kez uykudan uyanıp, üçüncü kez uyuyan kimsede de hüküm aynen geçerlidir; ancak [her iki durumda da] kendisine keffaret farz olmaz.
* İnsanın ihtilâm olduğu uyku birinci uyku sayılmaz; ihtilâm olduktan sonra uyanıp ikinci kez uyursa, işte o, ilk uyku olarak hesap edilir.
* Ramazan günü içinde ihtilâm olan kimsenin hemen gusletmesi farz değildir.
* Ramazan ayında sabah ezanından sonra uyanıp, ihtilâm olduğunu gören kimse, ezandan önce ihtilâm olduğunu bilse dahi orucu sahihtir.
* Ramazan ayının orucunu kaza etmek isteyen bir kimse, sabah ezanına kadar kasten olmasa bile cünüplü iken sabahlarsa, [o günü oruç tutamaz; oruç tuttuğu takdirde] orucu batıl olur.
* Ramazan orucunun kazasını tutmak isteyen bir kimse, sabah ezanından sonra uyanıp ihtilâm olduğunu görünce, bakılır: Eğer kaza orucunun vakti dar olursa, meselâ, ramazan ayından beş gün kazaya kalan orucu olur, öte taraftan gelecek ramazan ayına da beş gün kalmış olursa, ramazandan sonra onun yerine bir gün oruç tutmalıdır. Fakat kaza orucunun vakti geniş olursa, başka bir günde oruç tutmalıdır. Buna göre, her iki durumda da o günü oruç tutması gerekmez.
* İster muayyen bir vakti olsun, ister olmasın, ramazan orucu ile ramazan ayından kazaya kalan oruçlar dışında, kasten bile cünüp olarak sabahlayan kimsenin orucu sahihtir.
* Sabah ezanından önce hayız veya nifas kanı kesilen ama bilerek gusletmeyen veya vazifesi teyemmüm olduğu hâlde bilerek teyemmüm etmeyen kadının tuttuğu oruç batıldır.
* Sabah ezanından önce hayız veya nifas hâlinden çıkan bir kadının gusledecek kadar vakti olmadığında, bakılır: Eğer ramazan ayının orucunu veya kazasını tutmak isterse, teyemmüm etmesi gerekir, dolayısıyla orucu da sahih olur. Fakat müstehap bir oruç yahut keffaret ve adak orucu gibi farz bir oruç tutmak isterse, her ne kadar teyemmüm etmese bile orucu sahihtir; ama müstehap ihtiyat gereği teyemmüm etmelidir.
* Sabah ezanına yakın bir zamanda hayız veya nifas kanı kesilen kadının gusül ve teyemmümden hiçbirisi için vakti olmaz ya da sabah ezanından önce kandan kesildiğini ezandan sonra anlarsa, orucu sahihtir. Ancak tutmak istediği oruç, ramazanın kazası olur ve vakit de geniş olursa, böyle bir orucun sahih olması sakıncalıdır.
* Eğer kadın sabah ezanından sonra hayız veya nifas kanından temizlenir ya da günün ortasında hayız veya nifas kanı görürse, akşama yakın bir zamanda olsa bile orucu batıl olur.
* Hayız veya nifas guslünü unutup, bir veya birkaç gün sonra hatırlayan kadının tuttuğu oruçlar sahihtir.
* Ramazan ayında sabah ezanından önce hayız veya nifas kanı kesilen bir kadın, ihmalkârlık sonucu sabah ezanına kadar guslü terk eder ve vakit daraldıktan sonra da teyemmüm etmezse, orucu batıl olur. Fakat gusletmemesi ihmalkârlıktan kaynaklanmaz da örneğin, hamamın kadınlar için belirlenen saatini bekleme zorunda kaldığından kaynaklanırsa, böyle bir durumda üç defa uyuyup, ezana kadar gusletmese bile teyemmüm etmekle orucu sahih olur.
* İstihaze kanı gören bir kadın, ayrıntıları 417. hükümden itibaren açıklanan hükümlere göre gusüllerini yaparsa, orucu sahih olur.
* Kendi bedeninin herhangi bir yerini ölünün bedeninin herhangi bir yerine dokunduran kimsenin üzerine "Ölüye dokunma guslü" farz olsa dahi gusletmeden oruç tutabilir. Hatta oruçlu olduğu hâlde bile meyyite dokunmakla orucu batıl olmaz.
8) İhtikan (=Tenkıye Yapmak)
* Sıvı bir madde ile tenkıye yapmak, çaresizlik yüzünden ve tedavi için olsa bile orucu batıl eder. Ama tedavi için fitil kullanmanın sakıncası yoktur. Farz ihtiyat gereği, afyonlu fitiller gibi keyif verici olan veya o kanaldan gıdalanmak için kullanılan fitillerden de sakınılmalıdır.
9) Kusmak
* Oruçlu kimsenin bilerek kusması -hastalık veya benzeri bir sebepten dolayı olsa dahi- orucu batıl eder. Fakat yanılarak veya elinde olmaksızın kusmanın oruç için herhangi bir sakıncası yoktur.
* Ramazan ayı gecesinde belirli bir şeyi yediği takdirde, gündüz elinde olmaksızın kusacağını bilen kimse, [eğer orucu tuttuktan sonra kusarsa,] farz ihtiyat gereği o günün orucunu kaza etmelidir.
* Kusmasını önleyebilen oruçlu kimse için zarar ve meşakkat söz konusu olmazsa, kusmasını önlemelidir.
* Oruçlu kimsenin boğazına sinek kaçarsa, bakılır: Eğer yutulmasına "onu yedi" denmeyecek kadar aşağıya inmişse, dışarı çıkarması gerekmez ve orucu da sahihtir. Fakat bu miktar kadar aşağıya inmemişse, kusarak orucunun bozulmasına sebep olsa bile onu dışarı çıkarmalıdır. Aksi takdirde orucu batıl olur ve farz ihtiyat gereği üzerine cem keffareti [yani bir köle azat etmesi, peş peşe iki ay oruç tutması ve altmış fakiri doyurması] gerekir.
* Bir kimse yanılarak bir şeyi yutar ve midesine ulaşmadan oruçlu olduğunu hatırlarsa, eğer mideye indirmesine "onu yedi" denilmeyecek kadar aşağı inmişse, dışarı çıkarması gerekmez ve orucu sahihtir.
* Geğirdiği zaman boğazından bir şey geleceğini kesin olarak bilen kimse, kasten geğirmemelidir. Fakat bir şeyin geleceğini kesin olarak bilmezse, geğirmenin sakıncası yoktur.
* Geğirti sonucu oruçlu kimsenin kendiliğinden boğazına veya ağzına bir şey gelirse, onu dışarı atmalıdır. Ancak elinde olmaksızın mideye inerse, orucu sahihtir.
-------------------------------------------------
Oruç ve Allah’a Şükretmek
RAMAZAN: Duâ Tadında Yaşamak
Ramazan, tövbe ve Allah’a dönüş ayıdır
ŞABAN AYI VE BERAT GECESİ
TEVBE, İBADET VE DUA BAHARI
Şaban Ayının Amelleri
Ramazan ve değişen insanlar
Bin aydan hayırlı “Kadir Gecesi”
Oruç Ve Günahtan Sakınmak