İlaçları Dikkatli Kullanalım
İlâçlar masum mudur?
Uzmanlara danışılmadan kullanılan ağrı kesiciler sağlığımızı tehdit mi ediyor?
Gelişigüzel kullanılan ilâçların insan vücuduna tahribatı nedir? İnsan vücuduna Yaratıcı tarafından konan, ihtiyaç olduğunda salgılanan tabiî ağrı kesiciler nasıl aktif hâle getirilir?
Otobüste oturduğum koltuğun yanındaki koltukta oturan on beş yaşlarındaki bir kız, ilâç kutusundan aldığı tableti içtikten sonra, kafasını koltuğa koyup uyumaya çalıştı. Gazetemi çıkarmak için çantamı açtığım sırada steteskobumu görmüş olacak ki, "Siz doktor musunuz?" diye sordu. Ben de "Evet, doktorum." deyince "Başım çok ağrıyor, bir ağrı kesici aldım; ama daha tesir etmedi." diyerek cebinden çıkardığı hap kutusunu gösterdi. "Bu hapı ne zamandan beri kullanıyorsun?" dedim. Kız, "Beş-altı senedir kullanıyorum. Başım ağrıdığında bundan içiyorum, önceleri iyi geliyordu; ama şimdi pek tesir etmiyor." dedi. Kimin tavsiyesiyle aldığını sorduğumda ise; "Bir arkadaşım tavsiye etmişti, o da başı ağrıdığında kullanıyormuş ve çok iyi geliyormuş, ben de o yüzden kullanıyorum." dedi. Elimden gazeteyi bırakarak, "Evlâdım, hiç doktora sorulmadan ilâç kullanılır mı? Bilinçsiz ilâç kullanmakla hem karaciğer ve böbreklerini harap ediyorsun, hem de kendini uyuşturarak tedavi olduğunu sanıyorsun. Nitekim kullandığın ilâcın artık tesir etmediğini kendin söylüyorsun." diyerek gelişigüzel ilâç kullanmanın zararlarını, beynimize yaratılışta ağrı kesicilerin konduğunu, bu yüzden küçük bir ağrıda hemen ilâç kullanmaması gerektiğini otobüsten ininceye kadar anlattım.
Daha sonraları pek çok gencin imtihan öncesi dönemlerde veya küçük rahatsızlıklar sebebiyle bilinçsizce ilâç kullandıklarını gördüğümde, aklıma hep otobüsteki kız gelir. Ve bunun neticesinde üzülürüm. Maalesef bazı meslektaşlarımızın da onların isteklerine bakarak kolayca ilâç yazmalarını yadırgamamak elde değil.
Sıklıkla kullandığımız ilâçların vücudumuzda yaptıkları tahribatı biliyor muyuz? Böbrek ve karaciğerlerde problemlere sebep olan bu ilâçları kullanmamız doğru mu? Bazı ilâçların yan tesirleri tedaviyi engellediği gibi, bazı problemlerin ortaya çıkmasına da yol açabilir.
Bu problemlerin en büyük kaynağı, halkın bilinçsizliği ve hastanın taleplerine uyarak ilâç yazan hekimlerdir. Bazı insanlar hastalıkların tedavisinde ihmalkâr olurken, bazıları da problemi anlamadan doktora danışmadan kendi yanlış bilgileriyle hastalığa müdahaleye kalkışmaktadır. Bu tipler, bazen basit bir sebebe bağlı baş ağrılarında bile ağrı kesicilere sarılmaktadır. Ağrı kesicilerin zararları zamanla ortaya çıkmaktadır. Genç yaşlarda ağrı kesici almaya başlayanların, bir müddet sonra böbrek yetmezliği veya ağır karaciğer tahribatlarına maruz kaldıklarını görmekteyiz. Maalesef insanımız yaratılıştan sahip olduğu birçok kabiliyetinin farkında değildir. Halbuki Rabb'imiz (cc) insan beynine ihtiyaç olduğunda salgılanmak üzere tabiî ağrı kesiciler vermiştir. Ancak bu ağrı kesiciler belli şartlar altında (inanç, tevekkül ve sabırla birlikte) salgılanmaktadır. Birçok insan, inanç, sabır ve tevekkülü değerlendirmeden hemen ilâca yönelmektedir. Yine en küçük bir ateş ve enfeksiyonda hemen antibiyotiğe sarılmaktadır. Başlangıçta antibiyotiğin tesiriyle ağrının ilk şiddeti geçince ikinci bir yanlış yapılarak antibiyotik erken kesilmektedir. Bu durumda immün sistemler zayıf kalmakta, bakteriler ise direnç kazanmaktadır. Böylece iyi bir beslenme ve istirahat ile iyileşebilecek hastalık, gelişigüzel antibiyotik kullanıldığından kronikleşmekte, zamanla da antibiyotikler tamamen tesirsiz kalmaktadır
İlâçlarla ilgili öğrendiğimiz önemli bir bilgi şudur: İlâçlar hiç de masum değildir ve her ilâcın kendine göre bir yan tesiri vardır. En büyük yan tesir ise, vücudumuzun lâboratuvarı olarak yaratılmış karaciğer ile tasfiye cihazı hükmündeki böbreklerde görülmektedir.
Burada bütün ilâçların yan tesirlerinden bahsetmek yerine, günümüzde sık kullanılan aspirin ile romatizmal hastalık tedavisinde kullanılan ilâçların yan tesirlerinden bahsedelim.
Aspirin; halen mucizevî ilâç durumunu korumakta, ağrı kesici, ateş düşürücü, kan sulandırıcı ve romatizmal hastalıklarda tedavi edici tesirleri ile yerini muhafaza etmektedir. Benzer tesirlere sahip NSA dediğimiz romatizmal hastalık tedavisinde kullanılan ilâç grupları da günlük hayatta sık kullanılan ilâçlardandır. 1994 yılında yayımlanan bir makalede; "NSA ilâçların 30 yılı aşan bir süredir artrit (eklem iltihabı) tedavisinde yaygın olarak kullanıldığı, tedavi sırasında en sık görülen yan tesirlerinin sindirim sistemi üzerinde gerçekleştiğinden" bahsedilmektedir. Ayrıca aynı makalede, bu hastalarda, "hafif hazımsızlık şikâyeti, hayatı tehdit edici kanama ve mide delinmelerine kadar uzanan birtakım istenmeyen durumlar gelişebilmektedir." denmektedir.
2000 yılında "Pain" dergisinde yayımlanan bir makalede, uzun süreli ve sıklıkla NSA ilâçlarından alan her 1.200 hastadan birinin (sindirim sistemi ile ilgili ilâcın yan tesirlerinden dolayı) öldüğü, bu ilâçları kullanmayan kişilere oranla NSA ilâçları alanlarda ölüm riskinin 42 kat arttığı açıklanmıştır. Yine aynı çalışmada iki ay ve daha uzun süre NSA kullanımından dolayı her beş hastadan birinde ülserin varlığı, her 70 hastanın birinde ülser şikâyetinin, her 150 hastadan birinde mide delinmesi ve kanamanın olduğu bildirilmektedir.
2001 yılı Ulusal Gastroenteroloji Haftası'nda sunulan bir bildiride, acil servise gelen sindirim sistemi kanamalı hastaların % 67'sinde kanama sebebi olarak aspirin, NSA ve diğer ilâçlar suçlanmaktadır. Ayrıca NSA ilâçlar, kalb yetmezliğini artıran ilâçlar olarak da kabul edilmektedir.
Yukarıda bahsettiğimiz bir ilâç grubuna ait yan tesirlerin, diğer birçok ilâç grupları için de geçerli olduğunu ve ilâç kullanan milyonlarca insanın önemli bir risk ile karşı karşıya kaldığını söyleyebiliriz.
Peki ilâçlar masum değillerse, kullanmayalım mı? Hastalıkları yaratan Rabb’imizin, bunların şifasını da yarattığını, araştırmak suretiyle hastalıklara deva bulunacağını biliyoruz. Yapılacak araştırma ve çalışmalarla ilâçların yan tesirini azaltmak ve gidermek esastır. Son yıllarda yapılan yeni çalışmalar, bu görüşümüzü doğrular niteliktedir. COX-2 denen yeni ilâç grupları, NSA ile benzer tesirlere sahip olmakla birlikte, bahsedilen yan tesirlerin olmayışı önemli bir kazançtır. Şifaya vesile olabilecek hususiyette yaratılmış tabiî ilâçlar yan tesirlerden muaftır; ama bizler henüz onları saf bir şekilde tespit edemediğimizden olsa gerek, masum ilâç kavramını henüz kullanamıyoruz.
Şu anda kullandığımız ilâçlar istenmeyen yan tesirlerinden tamamen temizlenmiş olmadığından, bir doktora danışmadan ilâç kullanmamamız veya başkalarına ilâç tavsiye etmememiz gerekir. Bizlere emanet olarak verilmiş hayatımızı şuursuzca tehlikeye atmamız, bizleri dünyada da, ahirette de sıkıntılara düşürebilir.
Bilhassa küçük yaşlarda ders çalışma performansını artırmak, zihin yorgunluğunu gidermek, sporda başarılı olmak, iyi uyumak gâyesiyle ilâca alışan gençlerimizin geleceği bizi endişelendirmektedir. Onlara ilâç kullanma yerine, sahip oldukları iman ve güzel ahlâk temelli mânevî dinamiklerini kullanmalarını tavsiye etmeli, ilâç gerektirecek rahatsızlıkları olduğunda mütehassıs bir hekime danışarak, ilâç almalarını öğretmeliyiz.
Beşir ALTUN
Grip ve soğuk algınlığı
Sosyal Çevre ve Sağlığımız
Beden Temizliği
Kalp sağlığınız için nar suyu için!
Yürümek sağlıktır!
Sağlık Bir Yaşam İçin