Sosyal Çevre ve Sağlığımız
Fertlerin ve toplumların sağlığı, fizikî, zihnî, sosyal ve ruhî faktörlerin bütününün karşılıklı tesirlerinin ortak neticesi olarak belirlenir. Sağlık, insanın hastalıklardan muaf olması demek değildir. Sağlık, hayatımızın bütün boyutlarındaki (hayat tarzımız, davranış tercihlerimiz, genetik yapımız, sosyo-ekonomik, kültürel ve fizikî çevre gibi) kalitenin derecesiyle ilgilidir. Sağlığın iyileştirilmesinde anahtar faktör, sağlıklı tercihlerin yapılıp uygulanabileceği sosyal bir çevre oluşturabilmektir. Çünkü bir çok araştırmacı, sağlığımızın % 20'sinin anne babadan aldığımız genetik mirasla, % 20'sinin içinde yaşadığımız coğrafya ve tabiî çevreyle, % 10'unun da sahip olduğumuz tıbbî sağlık sigorta sistemleri ve imkânlarıyla belirlendiğine; geri kalan % 50'sinin de sağlığa tesir eden tutum ve davranış biçimleriyle belirlendiğine inanmaktadırlar. Amerika'da 1990 yılı ölüm istatistikleri üzerinde yapılan analizlerde, ölümlerin yarısının sebebinin genetik dışı faktörler olduğu görülmüştür. Diğer bir ifade ile erken yaşta ölümlerin temel sebebi; enfeksiyonlar değil, davranışlar ve tatmin olma tercihleri idi. Sigara kullanımı ölüm sebeplerinin % 19'luk kısmını teşkil ediyordu. Beslenme biçimleri ile fizikî hareketsizliğe bağlı faktörler % 14'lük bir dilimi, alkol tüketimi de % 5'lik bir dilimi oluşturmuştu. 1990 yılı rakamlarına dayalı bu çalışmanın sonucu şöyle özetlenmişti: Bir millet kendinin ve gelecek nesillerin daha sağlıklı olmasını veya mevcut sağlığında iyileştirmelere gitmek istiyorsa, sağlık politikaları; doğrudan doğruya, bu davranışlara ve tercihlere sebep olan faktörlerin analizine ve yok edilmesine eğilmelidir.
Ayrıca son on yılda yapılan çalışmalar, garantili ve yeterli bir gelir seviyesine sahip olmanın, yüksek tahsil görmenin, geniş, kullanışlı rahat bir evde oturmanın, komşuluk bağlarının ve sosyal münasebetlerin güçlü olmasının, insan sağlığının korunmasına ve iyileştirilmesine önemli derecede katkıda bulunduğunu ortaya koymuştur. Meselâ, insanlar arasında sevilip takdir edilme, kabul görme, itimat edilme, bir sosyal gruba veya çevreye ait olmanın önemli seviyede aile içi ve dışı şiddetin azalmasına, AIDS ve benzeri zührevî hastalıklarda belirgin düşüşe ve kalb-damar sağlığında belirgin iyileşmelere yol açtığı tespit edilmiştir. Yukarıdaki sağlığı iyileştirici unsurlar, toplumun yaşadığı mekânlardan, sosyo-ekonomik yapılardan, eğitim ve kültür sevviyesinden kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle fert ve toplum sağlığı; ekonominin sağlıklı işleyişi, yaşanılan çevrenin kalitesi, sosyal münasebetlerdeki denge ve bütünlüğün sağlandığı ara kesitte ortaya çıkmaktadır. Her insanın evinde, işinde, okulda, eğlence yerlerinde ve ibadetlerinde yaptığı tercihler, ferdî sağlığın büyük bir kısmını belirleyici rol oynar. Sıhhatli bir cemiyet, ortak sorumluluk almayı destekleyen sağlıklı tercihlerde ve çevrelerde bulunmaktan ve zamanımızı, kabiliyetlerimizi ve paramızı nerelere, nasıl harcadığımızla yakından ilgilidir.
Sağlığı korumak için risk faktörlerini tek tek azaltmaya çalışmak çok büyük faydalar sağlamamıştır. Çünkü, hastalıkların ortaya çıkışı, bütün risk faktörlerinin karşılıklı girift münasebetleriyle ortaya çıkmaktadır. Çare, kaliteli bir sağlığın temel yapıtaşlarını (güçlü aile yapısı, iyi bir meslek ve iş sahibi olmak ve kaliteli bir eğitim almış olmak) güçlendirmek ve risk faktörlerini ortaya çıkarmayan sosyal ortamlar inşa etmektir. Kaliteli sağlıklı bir hayat sürmenin diğer yapıtaşları içinde kişinin sahip olduğu sosyal münasebetlerin güçlülüğü, ekonomik gücü, sosyal şartlar ve kendini geliştirici sosyo-kültürel faaliyetler, emniyet ve güvenlik hissi, temiz bir çevrede yaşamak vardır. Dolayısıyla ideale yakın bir sağlık, sahip olduğu potansiyellerini fark edip, onu geliştirebilen sosyal sistemler içinde yaşayan insanlara verilmiş büyük bir nimettir. Sağlıklı Davranışlar Ortaya Koymada Destekleyici Sosyal Çevrelerin Lüzumu
Yukarıdaki izahlardan anlaşılacağı üzere sağlıklı olma, destekleyici sosyal çevrenin var olması durumunda söz konusu olmaktadır. Sağlık; hem ferde sağlanan fırsatların ve tercihlerin, hem de bu fırsat ve tercihlere verilen cevap olan aksiyon ve davranışların bir fonksiyonudur. İnsanda davranış değişikliği, tek başına bilgi ile motive edilemez. Bilginin yanında destekleyici bir sosyal çevre ile belli tip davranışları yapmayı kolaylaştırıcı yapıların varlığı da gereklidir. Sağlıklı bir toplum veya birlikler, sağlıklı seçimler, tercihler ve davranışlar için şahsa fırsatlar ve imkânlar sağlar. Ayrıca üyelerinin en yüksek seviyede potansiyellerini gerçekleştirmelerine yardımcı olan seçimlerini yapmaları için onları teşvik eder ve belli normlar ve kurallar üretir. Bunu bir örnekle açıklayalım: Birkaç yıl önce hemen hemen her ülkede, araba kullanırken emniyet kemeri takma mecburiyeti getirildi. Araba üreticileri ürettikleri her arabaya emniyet kemerleri koymaya başladılar. Böylece her araba kullanıcısına, bu emniyet kemerlerini kullanma veya kullanmama tercihi sağlanmış oldu. İnsanların emniyet kemerini takmalarını belirleyen kritik faktör, "kemeri takarlarsa, kaza olduğu takdirde sakat kalma ve ölme risklerinin çok az olacağı" bilgisi değildir. Eğer bilgi tek başına belirleyici olsaydı, herkes her zaman her yerde araba kullanırken sürekli emniyet kemerini takardı. Bu tercihi dolayısıyla emniyet kemerini kullanma davranışını belirleyici kritik faktör, kişinin içinde yaşadığı ailesinin, grubun ve toplumun temin ettiği cesaret, teşvik, ceza ve normlardır. Bir başka örnek sigara kullanımıdır. Sigara kullanmaya başlamanın ilk adımı, bir kişinin içinde bulunduğu sosyal çevreye verdiği cevaptır. Genç kızların genç yaşlarda sigaraya başlamalarındaki en önemli faktör, arkadaşlarının sigara içmesi, eğlence yerlerinde sigara içilmesi, kendilerini o ortamlarda rahat hissedebilmeleri için onların da sigara içmeye yönelmesidir. Bu açıdan sağlıklı bir toplum veya cemiyetin fonksiyonu, emniyet kemeri kullanmayı teşvik edici ve sigara kullanımını engelleyici norm ve kuralları ihtiva eden sosyal ortamlar inşa etmek olmalıdır.
Sağlık, içinde yaşadığınız topluluk veya çevre tarafından sağlanan, teşvik edilen ve desteklenen seçimlerin, tutumların ve davranışların bir neticesi ise, o zaman bir toplumun sağlık durumu, o toplumun içinde bulunduğu sosyal çevrenin temel özelliklerinin ve bunların değişiminin tesirinde kalır. Dolayısıyla toplumun sağlığı, sosyal çevrenin işleyişi ve özellikleri değiştirilerek önemli derecede iyileştirilebilir. Toplum sağlığındaki iyileşme, hayat standardının kalitesiyle ve sosyal sermaye ile doğrudan bağlantılıdır. Sağlıklı bir toplum inşa etme denkleminde, bütün toplum kesimlerine (sağlık sektöründen eğitim sektörüne, sanayi ve ticarî kurumlara ve dinî cemaat ve kurumlara oradan eğlence sektörüne kadar herkese) ait önemli vazifeler vardır. Fertlerin ve toplumun bugün şikayetçi olduğumuz sağlık problemlerinde iyileştirilmeye gidilecekse, herkes için daha sağlıklı sosyal çevreler inşa etmek mecburiyetindeyiz. Bu sosyal çevrelerin de müspet tesir gösterebilmesi hususunda sadece maddî imkânların yetmediği açıkça görülmüştür. Toplumun kültür ve kıymet hükümlerine, mânevî dinamiklerine sırtını dönmüş her türlü müdahale, arızaları artırmaktan başka bir netice vermeyecektir. Bu zaviyeden ister ekonomik, ister siyasî her türlü krizin tedavisinde, içinde yaşadığınız toplumun yüzlerce yıllık birikimi ile ortaya koyduğu mânevî değerlerine müracaat etmek mecburiyetindesiniz. Yaşadığımız hâdiseler acı da olsa herkesin bu neticeyi görmesini sağlayacaktır.
Dr. Selim ÇALDIRANLI
Kaynak:
- Focus on Healthy Communities. Special Issue. Public Health Reports. March and April.-May June 2000. Volume 115. sh:115-150/
Sosyal Bir Yara:“YOKSULLUK”
İman ve Sosyal Hayat