İSLAMDA KADININ YERİ -7
İnsanın ameline saygı duyulması, el emeğine kendisinin sahip olması ve onu kullanması açısından İslam dininde kadın tamamen serbesttir; hiçbir engelle karşılaşmadan veya erkeğin yönetim ve kayyımlığına girmeksizin amel ve iradesinde serbesttir.
Öğrenme, öğretme, terbiye, meşru toplumsal ilişkiler ve beğenilir muaşeret konusunda da kadınla erkek arasında en küçük bir fark yoktur; ziynetlerini ortaya koymama, kendini sergilememe, cilve yapmama ve erkeklerin şehvetini uyandırmama şartıyla kadın erkeklerle muaşerette serbesttir.
“Sürelerini bitirince artık kendileri için uygun olanı yapmalarında size bir günah yoktur.” (Bakara, 234)
İslam açısından makam ve saygınlık ihtilafının yegane kaynağı olan dini ameller ve meziyetler hususunda erkekle kadın arasında hiçbir fark yoktur. “Ben, sizden erkek kadın, hiçbir çalışanın işini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz.” (Âl-i İmran, 195.) “Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız, (günahlardan) en çok korunanınızdır.” (Hucurat, 13.)
Hiçbir tabakada hiçbir imtiyazın geçerli görülmediği, İslam’da sadece takva ve din hizmetleri imtiyazının muteber olduğu konusunda; bu merhalede de kadınla erkeğin hiçbir farkı yoktur ve takvalı bir kadın takvasız bin erkekten daha saygın ve üstündür.
Nikah ve evlilik konusunda da kadın istediğiyle evlenmekte serbesttir. Fakat miras farzları ve yine evlilik ölçülerinin nispet ve akrabalık esasına dayandığından kadın bir anda birden fazla erkekle evlenemez, diğer erkeklerle karı-koca ilişkisi kuramaz.
Fakat erkek eşleri arasında adaleti gözetme şartıyla birden fazla kadınla evlenebilir. İnsan toplumlarının tabiatı ve karşılaşılan beklenmedik olaylar üzerinde düşünüldüğünde bu hükmün doğruluk ve sağlamlığı ve mantıklı olduğu açıklık kazanmaktadır;
çünkü insan toplumunda kadınla erkeğin sayı bakımından eşit olduğu farzedecek olursak (nitekim çoğu sayımlar bunu gösterir) eğer belli bir yılı başlangıç tutar,o yılla diğer yıllarda dünyaya gelen erkek bebeklerle kızları ayrı ayrı toplarsak, erkek çocukların bir grubunun tabii veya kanuni mükellefiyet yaşına erdiği ilk yılda evleneme şartlarına sahip olan kızların erkeklerden kaç kat fazla olduğunu görürüz.
Diğer taraftan, kadınların az bir grubu dışında çoğunluğu elli yaşından sonra doğuramazlar; oysa erkekler genelde ömrünün son anlarına kadar çocuk yapma gücüne sahiptirler. Toplumda erkeklerle kadınların sayı bakımından eşit olduğu ve erkeğin bir kadından fazlasıyla evlenmesinin yasaklanması varsayımında sürekli birçok yetenekler iptal olacaktır.
Bunların dışında can alıcı savaşlar, zor ve tehlikeli işler gibi sürekli karşılaşılan beklenmedik tabii olaylar sayısız miktarda erkeğin canını almakta, sonuçta çok sayıda kadınlar dul ve evlenme çağındaki bir çok kızlar kocasız kalmaktadır.
İSLAMDA KADININ YERİ -6 İSLAMDA KADININ YERİ -5
İSLAMDA KADININ YERİ -4
İSLAMDA KADININ YERİ -3
İSLAMDA KADININ YERİ -2