Allah Tealanın Vadi Meadın Olmasını Muhakkak Kılıyor -2
Bu durum karşısında, her ne kadar akıl, Allah Teala'nın cezalandırmaya dair olan sözünü yerine getirip isyankar kullarını cezalandırmasının adalete uygun bir davranış olduğuna ve Allah Teala'nın buna hakkı olduğuna hükmediyorsa da, Allah Teala'nın isyankar kullarını affetmesinin, O'nun yüce şanına daha layık olduğuna ve yüce kerem, şefkat ve merhamet sahibi olan Hak Teala'dan beklenilenin isyankar kullarını affetmesi olduğuna da hükmediyor.
O halde Cenab-ı Hakk'ın kendisine yönelik olan suçlara karşı ceza uygulayacağına dair sözünü yerine getirmeyip, suçluları affetmesi hiçbir mahzur doğurmadığı gibi, akıl açısından beğenilen bir davranış olup, övgüye layık kabul edilmektedir.
Fakat, Allah Teala'nın itaatkar kullarını mükafatlandıracağına dair sözüne gelince; akıl, Allah Teala'nın bu sözünü yerine getirmesi gerektiğine hükmediyor. Zira bunun aksi, akıl açısından ahde vefasızlık, verilen sözde durmamak ve yalancılık olur. Akıl, böyle bir şeyi; hikmet, kerem ve şahsiyet sahibi birinin uzak durması gereken çirkin bir eylem kabul eder.
Allah Teala da hikmet ve keramet açısından en yüce makam sahibi olduğundan; akıl, böyle bir vefasızlığın Allah Teala için en çirkin bir eylem olduğuna hükmedip, mutlaka Allah Teala'nın sözünde durarak, itaatkar kullarına vaat ettiği mükafatları yerine getireceğini söyler.
O halde, Allah Teala'nın itaatkâr kullarına olan vaadi, meadın gerçekleşmesini zorunlu kılmaktadır.
Büyük düşünür Hace Nasiruddin Tusi de, meadın zorunlu olduğuna bir delil olarak, Allah Teala'nın itaatkar kullarına verdiği mükafat sözünün olduğuna işaret ederek, şöyle demiştir:
"Vaade vefa etmenin zorunluluğu meadı zorunlu kılmaktadır."[5]
Evet; va'de vefa etmek aklın zorunlu gördüğü bir husustur. Allah Teala da kıyamet günü gerçekleştireceği bir çok va'dlerde bulunduğuna göre, mutlaka vaadine vefa etmek açısından onu gerçekleştirip vaatlerine vefa edecektir.
Kur'an-ı Kerim'e baktığımızda, Allah Teala'nın da aynı metotla kıyametin muhakkak gerçekleşeceğine istidlal ettiğini görmekteyiz.
Allah Teala şöyle buyuruyor:
"İnanıp salih amellerde bulunanları ise, Biz onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. Bu Allah'ın hak olan va'didir. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?[6]
Görüldüğü üzere; Allah Teala, bu ayetinde mü'minlere va'dettiği va'din kesin olarak gerçekleşeceğine, kendisinin yalan konuşmasının imkansızlığını delil getirmiştir.
Yine Allah Teala, ilimde kökleşmiş kullarının dilinden şöyle buyurmuştur: "Rabbimiz! Doğrusu geleceği şüphe götürmeyen günde, insanları toplayacak olan Sensin. Çünkü şüphesiz ki, Allah verdiği sözden caymaz." [7]
Yine Cenab-ı Hak akıl sahibi kullarının: "Ey Rabbimiz! Resullerin vasıtasıyla bize söz verdiklerini ver, kıyamet günü bizi alçaltma! Hiç şüphesiz sen, sözünde duransın"[8] şeklinde dua ettiklerini belirtmiştir.
Görüldüğü üzere; bu ayetlerde de Allah Teala'nın, akıl sahibi ve ilimde kökleşmiş kimseler olarak nitelediği insanlar, meadın mutlaka gerçekleşeceğine, Allah Teala'nın verdiği sözü bozmasının imkansız olduğunu delil getirmişlerdir.
Aslında Allah Teala'yı tanıyan bir kimsenin mead hususunda şüpheye düşmesi imkansızdır. Mead konusunda şüpheye düşenler ise, Allah Teala'nın tabiriyle, gerçekte hakkıyla Allah Teala'yı tanımadıklarından böyle bir şüpheye kapılmışlardır.[9] Yoksa, Allah'ı tanıyan birisinin böyle bir şüpheye düşmesi imkansızdır. Zira, meadı zorunlu kılan sadece bu saydığımız hususlar değildir. Allah Teala'nın zat ve sıfatlarının tamamı, meadı zorunlu kılmaktadır. Ancak, bizim maksadımız ihtisar olduğundan, bu konuya burada son verip, daha fazla bilgi edinmek isteyen kardeşlerimize, geniş kitaplara müracaat etmelerini tavsiye ederken, meadla ilgili diğer bahislere geçiyoruz.
[5] - Keşfu’l Murad, s. 406
[6] - Nisa, 122
[7] - Al-i İmran, 9
[8] - Al-i İmran, 194
[9] - Bkz. Zümer: 67, Hac, 74, En'am: 91
Allah Tealanın Vadi Meadın Olmasını Muhakkak Kılıyor -1
ÖLÜM VE MEÂD
İslam Dininde Mead İnancı
Ölüm; Vakti Belirlenmiş An
AHİRET