• Nombre de visites :
  • 3159
  • 27/5/2011
  • Date :

Nübüvvet

nübüvvet

"Nebi" kelimesi, önemli haber anlamına gelen "nebe" kökünden türemiştir. Buna göre lügatteki anlamı itibariyle "nebi", "büyük bir haber taşıyan" veya "önemli bir haber veren" kimse demektir.[1]

Farsça'da (ve Türkçe'de) peygamber olarak tercüme edilen bu kelimenin, Kur'ân literatüründeki anlamı ise, yüce Allah'tan çeşitli şekillerde vahiy alan ve ortada başka bir insanın aracılığı olmaksızın Allah'tan haber getiren haberci demektir. Âlimler bu kavramı şöyle tanımlamışlardır:

"Nebi; bir insanın aracılığı olmaksızın Allah'tan vahiy alıp, onu insanlara bildiren kimsedir."[2]

Buna göre, "nebi"nin görevi, vahyi algılama ve kendisine ilham edilen şeyleri insanlara bildirme çerçevesiyle sınırlıdır. Kur'ân-ı Kerim, bu konuda şöyle buyuruyor:

"Allah, peygamberleri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi."[ Bakara, 213]

Peygamberler insanı doğru yola hidayet eden, tevhide davette bulunan ve zahiri ve batıni gerçekleri açıklayan kimselerdir.

Peygamberler Hak Teâlâ’ya ibadete davet ediciler, insanları tağutlara ibadetten sakındıranlardır.

Peygamberler doğru yaşama, iyiliklerle süslenme ve münkerlerden temizlenme yolunu insana gösterenlerdir.

Peygamberlerin daveti Hak Teâlâ’ya davettir ve onların davetine icap et etmenin neticesi ise manevi hayatla hayat bulmaktır.

Ali (a.s) yüce Peygamber’in (s.a.a) risaletiyle ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

“Ta ki Allah’ın kullarını putlara ibadetten Allah’a ibadete ve şeytana itaatten Allah’a itaate götürsün.” [3]

Allah Peygamberi (s.a.a) insanları kemale erdirmek, nefisleri pislikten tezkiye etmek, Kur’ân’ı ve hikmeti öğretmek amacıyla Hak Teâlâ’nın ayetlerini okumak için peygamberliğe seçilmiştir.

Allah Resulü insanları karanlıklardan çıkarmak ve onları nur iklimine götürmek için kıyam etmiştir. Peygamber iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, temiz şeyleri helal kılmak, pislikleri haram kılmak, insanlara zorla yüklenen kültürlerin yükünü indirmek, hayatın boynuna bağlanmış şeytani zincirleri çözmek için meydana inmişlerdir.

Peygamber’e iman edenler hürmet ve izzetini gözetenler yardımına koşanlar ve Kur’ân'a tabi olanlar kurtuluş ehli olan kimselerdir.” [4]

Peygamberler Hak Teâlâ’nın insanlar üzerindeki hücceti olmak için gelmişlerdir. Böylece yarın kıyamet günü şekavet ehli olan kimseler, “Eğer Peygamberimiz olsaydı sapıklığa ve şekavede düşmezdik” diyemeyeceklerdir.

Merhamet sahibi olan Allah, Peygamber’in amellerini, sözlerini ve ahlâkını bütün insanlara hüccet kılmış ve onları örnek olarak anmıştır.

İyilik etmek, cömertlik, olaylar karşısında sabretmek, müminin hakkını eda etmek, temizlik, güler yüzlülük, kadınları sevmek, namaz kılmak ve güzel koku kullanmak bu ilâhi peygamberlerin ahlâkındandır.

Peygamberler, insanları takva, temizlik, emanet, doğruluk, cesaret, vefa, dürüstlük, kemal, şefkat, rahmet, merhamet ve iyiliğe davet etmişlerdir. Onları her türlü çirkin işlerden ve kötü ahlâktan sakındırmışlardır.

 Peygamberler kıyamet günü amellerin ölçüsüdür. İnsanların durumu onların durumu ile tartılır. Eğer gerekli ölçüde insanlar ile peygamberler arasında bir uyum olursa, o kimseler kurtuluş ehli olacaklardır aksi takdirde ise azaba müstahak sayılacaklardır.


[1]- Eğer “nebi” kelimesinin sözlükteki kökü, lazım ise, birinci  anlama; müteaddi ise, ikinci anlama gelir.

[2]- Şeyh Tusi, er-Resail'ul Aşr, s.111

[3]- Nehc’ül-Belâğa, 147. hutbe

[4]- Kur’ân-ı Kerim'deki nübüvvet ayetlerinin özeti.

Peygamberleri Tanıma Yolları-4

NÜBÜVVET

NÜBÜVVET'E DAİR İNANCIMIZ

PEYGAMBERLER HAKKINDAKİ İNANCIMIZ

Kur'an-ı Kerim Nübüvvet Senedidir

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)