• Nombre de visites :
  • 1163
  • 6/3/2011
  • Date :

İmam Bâkır"ın (a.s) İmamet Dönemi -2

imam bâkırın (a.s) imamet dönemi

Halk nezdinde yüce itibar ve kişilikle anılan İbn-i Abbas"ın meşhur öğrencisi İkrime, bir gün İmamın ziyaretine gelir. İmamın vakar, maneviyat, ruhî ve ilmî enginliğinin etkisinde kalarak, elinde olmaksızın İmamın eteğine sarılıp hayretle şöyle der: "İbn-i Abbas gibi büyük insanlarla haşır neşir olduğum hâlde hiç böyle bir duruma düşmemiştim."

İmam bu söze cevaben buyurur:

"Yazıklar olsun sana, ey Şamlıların naçiz kölesi! Şu anda sen, Allah"ın izniyle yücelen ve içerisinde (Allah"ın) ismi anılan evlerdesin."[1]

İmam, uygun bulduğu her fırsatta Şia"nın içler acısı ve perişan durumunu, hakim güçlerin, kendisi ve yaranı üzerindeki baskısını dile getirmekle gafil insanların duygularını dinamize etmeyi, ölü ve durgun kanlarına can katmayı ve de uyuşmuş kalplere canlılık bahşetmeyi hedeflemektedir. Kısacası, insanları ciddi eğilim ve inkılâbî yönelişlere hazırlama gayreti içindedir.

"Nasıl sabahladınız ey Peygamber evladı!" diye soran birine İmamın cevabı şöyledir: "Nasıl sabahladığımızı ve nasıl olduğumuzu bilmenizin zamanı gelmemiş midir?! Bizim durumumuz, Firavunların hüküm sürdüğü toplumda, erkek çocukları öldürülen ve kadınlarına yaşam hakkı verilen İsrail oğulları durumuna benzemektedir. Biliniz ki bunlar (Ümeyyeoğulları), oğullarımızı öldürmekte, kadınlarımızı ise esir etmektedir."

Damarlarda donmuş kanı coşturan bu sözlerden sonra, asıl konudan ibaret olan Şia davasını ve Ehlibeyt hükümetini dile getirir: "Hz. Muhammed"in (s.a.a) Arap olduğuna dayanarak Araplar, her milletten üstün olduklarını savundular ve bu düşünce karşısında her kes boyun eğdi. Kureyş kabilesi, Hz. Muhammed"in (s.a.a) kendilerinden olduğuna sarılarak Kureyş"in üstünlüğünü ileri sürdü ve diğer kabileler buna teslim oldu. Bu iddianın doğruluğuna inanıyor iseler, biz Kureyş"in diğer boylarından daha üstünüz. Çünkü biz Hz. Muhammed"in (s.a.a) evlatları ve Ehlibeytiyiz, bu yakınlıkta da kimse bizimle ortak değildir."

Bu sözlerin tesiriyle bir hayli duygulanan adam, "Andolsun Allah"a, Peygamber ailesine sevgi besliyorum!..." der.

Fikrî, kalbî ve amelî (velayet) yönden tam bir bağlılık sınırına getirdiği adama, İmamın şuur ve bilinç verici son sözü şöyledir:

"Öyleyse kendini belalara hazırla! Andolsun Allah"a, bela bizim Şiîlerimize, dağın eteğine doğru yol alan selden daha yakındır. Emniyet rahatlığının önce bize sonra size ulaştığı gibi, bela da önce bize sonra size isabet eder." [2]

İmam ile Şiîler arasındaki ilişki sınırlı olmakla birlikte bir hayli özelliklere de sahipti. İmam bu ilişkilerinde, canlı bir beden ile uzuvları arasında bağlantı sağlayan beyin, diğer aza ve organları besleyen kalp konumundadır.


[1]- Bihar"ul-Envar, c.46, s.258.

[2]- Bihar"ul-Envar, c.46,s.360.

İmam Bâkırın (a.s) İmamet Dönemi -1

İmam Bakır (a.s)’ın Cabir’e Vasiyeti

İmam Muhammed Bakır (as)’dan Bir Mucize

İmam Bakır (a.s) Parlayan Bir Nur

Hz. Muhammed Bâkır’ın (as) Hayâtı

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)