Ailede Fazilet Tecellileri-2
İlginç Bir İhlâs Yıllarca kendisiyle ünsiyet kurduğum ahlâk ve davranışlarından ders aldığım Ehl-i Beyt aşığı ve ihlâslı âlimlerden biri benim için şöyle nakletti: Tahran’dan ilâhi ilimleri elde etmek için Kum’a göçtüğümde ilmi havzaların başkanı Merhum Ayetullah’il-Uzma Hacı Şeyh Abdülkerim Hairi idi.
Bir müddet sonra “Hacı Şeyh” diye meşhur oldum. Ehl-i Beyt’e reva görülen musibetlerini zikretmede özel bir heyecan ve halete sahip olmakla tanındığım için benden belirli zamanlarda kendisi için Ehl-i Beyt’e reva görülen musibetleri zikretmemi istedi.
Yavaş yavaş bu sıfatlarla tanındım. Hz. Hüseyin’i (a.s) zikredenlerin safına katılmakla övünüyordum.
Bir Perşembe günü beni, şehrin alt taraflarında evi bulunan bir âlimin evine götürdüler. Benden minbere çıkmamı istediler. Ben de birkaç dakika Nehc’ül-Belağa’dan birkaç cümle aktararak sohbet ettim. Ev sahibi çok ağladı, toplantının sonuna kadar da öylece ağlıyordu. Benden gelecek perşembe günü de gelmemi istediler, ben de gittim. Bana şöyle dediler: “Çok sade ve normal bir konuşma yap. Zira bu büyük insan önceki haftanın konularını hatırlayınca şiddetle ağlamaktadır.” Daha sonra da bana onun hakkında çok ilginç bir hikâye naklettiler.
O âlim bekâr olarak yaşıyordu. Evlilik hususundaki ısrarlarımızın hiçbir faydası olmamıştı. Ama bir müddet sonra evlenmeyi kabul etti. Kendisine evlenmemiş genç bir hanım teklif edildi. Fıkhi usuller üzere bir defa görüştüler. Ama cevap olumsuzdu. Bir müddet sonra esmer, çirkin ve üç çocuk sahibi dul bir kadınla evlendiğini duyduk. Çok şaşırdık.
Bunun sebebini sorduk, şöyle buyurdu: “Birinci bakire kızı görünce beğendim, her ne kadar bu evlilik hususunda niyetimi halis kılmak ve Allah için adım atmak istediysem de olmadı. Bu yüzden ondan vazgeçtim. Bu hanımı gördüm. Eşi ölmüştü, kendilerine bakacak kimsesi yoktu. Onun üç de yetim çocuğu vardı. Hiç kimse onunla evlenmeye hazır değildi. İşte burada niyetimi halis kılmak imkânı buldum ve sadece Allah için evlendim. Bunun gerçek faydası kıyamette bana nasip olacaktır!
Müminlerin Emiri Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah için amelini, ilmini, sevgisini, öfkesini, alışını, terk edişini, sözünü, suskunluğunu, fiilini ve sözünü halis kılan kimseye ne mutlu! ” [1]
Hakeza Müminlerin Emiri Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İhlâs, en şerefli sonuçtur.”[2]
Hakeza şöyle buyurmuştur:“Kurtuluş ihlâstadır.”[3]
Hakeza şöyle buyurmuştur: “İhlâs ibadetin kıvamıdır.”[4]
Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“İhlâs sahiplerine ne mutlu! Onlar hidayet kandilleridir. Her türlü karanlık fitne onlardan uzaklaşmaktadır.”[5]
İmam Hasan-i Askeri (a.s) ise ihlâs ehlinin yüce değeri hususunda şöyle buyurmuştur:
“Eğer bütün dünya bir lokma yapılırsa ve bende onu ihlâs üzere Allah’a ibadet eden birine yedirecek olursam, onun hakkında yine kendimi kusurlu görürüm.”[6]
[1]- Mizan’ul-Hikmet, c. 3, s. 56- 58
[2]- a. g. e.
[3]- a. g. e.
[4]- a. g. e.
[5]- Mizan’ul-Hikmet, c. 3, s. 59- 62
[6]- a. g. e.
Ailede Fazilet Tecellileri-1
Ev Haremi ve Yaşam -6
Kur’an-ı Kerim’de Aile Tarihi-6
Mutlu ve Huzurlu Aile -4
Kur’an-ı Kerim’de Aile Tarihi-2