İran İslam İnkılabı-2
Kimine göre birkaç gün, kimine göre hafta, kimine göre ay ve kimine göre de yıl sonra bu inkılab kendi kendini yeyip bitirecek ye sözüm ona insanın artık Ay'a ayak bastığı 20'nci yüzyılda uzun bir zaman ayakta duramayacaktı. Bu tutarsız değerlendirme ve öngörülerinin "ya tutarsa" kabilinden şeyler olduğunun geç farkına varan Batı dünyası, bu defa Saddam gibi cani bir kuklaya tarihi bir görev verdi. Saddam kendine verilen bu tarihi ve unutulmaz misyonun sarhoşluğu içinde, artık batılıların anladığı anlamda; güçlü bir ordusu kalmamış Tahran hükümetini devireceğini ve birkaç gün içinde Tahran'da bunu bir de kahve içerek kutlayacağını ilan etmişti. Saddam kahve içmeye, Batı da şampanya patlatmaya hazırlanırken, Allah-u Teala da yeryüzü mustaz'aflarına verdiği sözünü gerçekleştirmek istiyordu. Zira Allah-u Teala "Biz ise yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz." (Kasas/5)
Buyurarak sonunda mustaz'afların müstekbirlere galip geleceğini va'detmişti. Şüphesiz ki Allah-u Teala sözünden de dönmezdi. Gel gör ki alemde gerçekleşen her olayı yüksek okullarda öğrendikleri akademik donelerle tahlil eden Batı ve batılı kafalar, yine yanılmıştı. Saddam kuklasının da bir şey yapamadığını görünce bu defa tarihi "truva atı "nı devreye sokarak binlerce entrika, desise ve komplolara başvurdular. Ama yine de "ya tutarsa" dedikleri mayalan bir türlü tutmak bilmiyordu. Bu zavallı insanlar her ne hileye başvurdularsa mutlaka bir karşı hile ile karşılaştılar. Neydi bu karşı hile? Şüphesiz ki bu hile ve düzen Allah'ın kafirler için kurduğu düzendi.
"Onlar bir düzen kurdular. Allah da (buna karşılık) bir düzen kurdu. Allah düzen kurucuların en hayırlısıdır." (Al-i İmran/54)
Ama acı olanı şu ki bu platformda ruhu ve cesediyle medyanın etkisinde kalan dünya müslümanlan da İslam devrimi hususunda yanlış bir takım düşüncelere saplandılar. İslam devrimi hakkında aydın ve entellektüel kafalar, olmadık şeyler söylediler.
Hâlbuki bunun sağlıklı bir değerlendirilmesi yapılabilirdi. Hatta bizzat imam bu tutarsız değerlendirmeler karşısında "Yahu bunlar neredeyse benim Merih'ten geldiğimi iddia edecekler." diyerek alaylı bir eleştiride bulunmuştu. Gerçekten de ne İmam Merih'ten gelmişti ve ne de bu inkılab "tanrıların arabaları" yazarının iddia ettiği hayali tanrılar eliyle gerçekleşmişti. Bu inkılab yeryüzünün en mustaz'af halklarından biri olan müslüman ve inkılapçı Iran halkının cihadı ve mustazafların önderi olan İmam Humeyni'nin rehberliği ve hepsinden de önemlisi Allah'ın iradesiyle gerçekleşmişti.
İslam devrimi artık onbeşinci yılına girmiş bulunmakta. Allah'ın inayetiyle gittikçe de güçlenecek, kalkınacak ve 21'nci yüzyılda dünya insanlanna bir alternatif olarak kalacaktır. Yeryüzünde Allah'ın hilafeti ile beşerin firavunluğu karşı karşıya gelecek ve müstekbirler dışında tüm dünya mustazafları ilahi hilafeti tercih ederek, yıllardır insana olmadık zorluklar yaşatan müstekbirlerin hakimiyetini reddedecek, Allah'ın hakimiyeti, altına girecektir.
"Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Allah, her şeye güç yetişendir." (Al-i İmran/189)
Evet, göklerde hiç bir mülk iddiasında bulunamayan yeryüzü firavunları yeryüzünde de hiçbir hükümranlık iddiasında bulunamazlar. Tüm alem Allah'ındır ve her yerde Allah'ın emri ve kanunları geçerlidir.
İslam inkılabını iyi tanıyabilmek için şüphesiz ki tarihteki devrimci hareketleri ve köklerini iyi tanımak ve tahlil etmek gerekir. Bu yüzden biz ilk önce İslam tarihindeki devrimci hareketleri genel hatlarıyla özet olarak ele alıp inceleyecek ve tarihi köklerini tahlil edeceğiz. Şüphesiz ki çaba bizden, bazen ise Allah'tandır. Allah başarıya ulaştıranların en hayırlısıdır. Başta da sonda da hamd Allah'adır.
Kadri Çelik
İran İslam İnkılabı-1
İran İslam Devriminin Yıldönümü ve Zafer Günü
İslam İnkılabı'nın Özellikleri
İran İslam İnkılabının Tarihi Kökleri