İran İslam İnkılabı-1
"Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir." (Şuara/227)
1979 yılının Şubat ayında dünya büyük bir olaya şahid oldu. Büyük ve inanılmaz bir olaydı bu: İslam devrimi!.. Batı ve Doğu buna bir türlü inanmak istemiyordu. 14 asırdır yeryüzünde gelmiş geçmiş tüm inkılapçı önderlerin uğruna canları pahasına yıllarca savaştıkları, can ve kan verdikleri ama bir türlü ulaşamadıkları bir hedef ve idealdi bu. Ama dünya çok geçmeden bu şaşkınlıktan kurtularak kendine geldi ve rüya olmasını istedikleri bu olayın bir gerçek olduğunu gördüler. İmam Humeyni (r) önderliğinde milyonluk İran milleti kıyam etmiş, iki süpergücün gözleri karşısında ve dünyanın neredeyse artık İslam'ı sosyal ve siyasal arenada unutmaya başladığı sözde uzay çağında bir inkılab yapmıştı. Bu sıradan bir ihtilal veya hükümet değişikliği değildi. Bu inkılab dünyadaki kurulu düzene karşı bir alternatifti. Mısır'da "İhvan-ı Müslimin" teşkilatının dağılım ve bitimin eşiğine geldiği bir zamanda artık bazı müslümanlar da İslam'ın 20'nci yüzyılda siyasi, kültürel ve toplumsal alanda başarılı bir çalışma aergileme gücüne sahip olabileceği hususunda şekkeder bir hale gelmişti. Kısacası tüm dünya müslümanları,
"Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki sonunda elçi beraberindeki müminlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır." (Bakara/214)
ayetindeki acınacak duruma düşmüştü. Lakin gerçekten de Allah'ın yardımı yakındı ve bir anda Allah'ın 20'nci yüzyıl insanına olan rahmeti tecelli etti. İmam'ın tabiriyle o "nur patlaması" olan inkılab vücuda geldi. Ama kafirler bir türlü buna inanmak istemiyordu. Dünya vurguncuları, Allah'ın bu nurunu ya hiç görmemek için devekuşu misali kumlar arasına gömülmüş veya yarasalar misali gözlerini kapamış ya da zayıf üfürükleriyle Allah'ın bu sonsuz ve sönmek bilmeyen nurunu söndürmeye çalışmışlardı. Ama her üç çaba da boşunaydı. Zira devekuşu da birgün gelecek başını kumdan çıkaracak, yarasa da gece olunca gözlerini açacak ve üfürükçülerin de üfürükleri bir gün tükenecek ve her üç halde de bu ilahi nuru, fersiz gözleriyle göreceklerdi. Nitekim de öyle oldu. Dünya bu gerçeği gördü görmesine ya; hakkıyla takdir edemedi, tüm gerçeğiyle değerlendiremedi. Bu inkılâbın tarihsel köklerine ve geçmişine uzanmadan hemen bir takım yüzeysel değerlendirmelere ve tahlillere başvurdular.
İmam Humeyni ve İslam İnkılabı İslam İnkılabı'nın Özellikleri
İslam inkılabı ile 30 yıl
İslam İnkılabı öncesi ve sonrası 3