Mead"ın Gerekliliği-2
Yüzlerce başka ayet, mead ve kıyamet gününün hesabını beyan etmektedir. Eğer bu ayetler, daha bir teveccüh ve dikkatle mülahaza edilirse, insanın yaşamını öyle bir değiştirir ki, artık hiçbir işe hesap yapmadan girmez. Allah'tan sakınır, kendi ebedi hayatı için; bir tarlaya girmiş gibi dünyada azık toplar. Kalbi temiz Müslümanlar ahiretin korkusundan kendi işlerini hatta söz ve fikirlerini ölçer, geceler tatlı uykudan el çekip ibadete ve Allah'a yalvarıp yakarmaya koyulurlar. Hevesleri için bir şey yapmazlar, gece ve gündüz kendilerini ve toplumlarını ter-biye etmek çabasında olurlar.
Sâ'saa b. Suhan şöyle diyor: "Sabah namazını kılmak için Kufe'nin merkez camiinde hazır oldum. Hz. Ali Emi-r'ül-Müminin (a.s) bize namaz kıldırdı ve namazın selamından sonra kıbleye doğru oturup Allah'ı zikretmeye başladı ve güneş doğuncaya kadar sağına-soluna bakmadı. Daha sonra bize yönelip şöyle buyurdu: "Halilim ve habi- bim Resulullah'ın (s.a.a) zamanında bazıları bu geceyi sabaha kadar secde ve rüku hâlinde geçirirlerdi, tan ağardığında saçları karmakarışık toz toprak içinde olurdu, alınları çok secde etmelerinden dolayı sertleşirdi, ölümü hatırladıkları zaman, rüzgarın kırbacıyla titreyen bir ağaç gibi ıstıraba düşer, ağlarlardı; öyle ki elbiseleri gözyaşlarıyla ıslanırdı. O sırada Hz. Emir (a.s) kalktı ama şöyle buyuruyordu:
"Kalanlar gaflette geçiniyorlar güya."[1]
Bir gün yüce İslâm Peygamberi, sabah namazından sonra camide uyuklayan ve benzi sararmış, zayıf ve gözleri çukura inmiş -Harise adında- bir genci gördü. O'na şöyle buyurdu: "Nasıl sabahladın?" dedi: "Yakin hâlinde." Yüce İslâm Peygamberi (s.a.a) onun sözünden hayret edip şöyle buyurdu: "Her yakinin bir hakikati var; senin yakininin hakitati nedir?" dedi: "Ey yüce Peygamber! Yakinim beni hazin etmiş ve uykuyu gözlerimden çalmış,beni sıcak öğlen vaktinde susuz koymuştur; dünyadan ve onda olandan ayrılmışım, kıyametin şimdi koptuğunu ve insanların hesap vermek için toplandığını, kendimin de onların içinde olduğunu ve bir gurubun cennet nimetlerinden yararlandığını, cennet tahtları üzerinde birbirleri etrafında oturup bir-birleriyle konuştuklarını, başka bir gurubun da ateşte azap çektiklerini, yardım dileme ve sığınak arama feryatlarının yükseldiğini görüyor ve duyuyorum. Sanki ateş alevlerinin gürültüsü şimdi kulaklarımda çınlıyor gibi."
Resulullah (s.a.a), kendi ashabına dönerek buyurdu: "Bu, Allah'ın kalbini iman ile nurlandırdığı bir kuldur." Daha sonra o gence şöyle buyurdu: "Bu hâlini korumaya çalış ve sakın kaybetme." O dedi: "Ya Resulullah! Allah'tan sizin yolunuzda şehit olmamı isteyin." O hazret Allah'tan şehadet diledi ve çok geçmeden o genç, savaşların birinde,diğer dokuz kişinin şahadetinden sonra bu iftihara erişti.[2]
[1]- el-İrşad, s.114; Nehc'ül-Belâğa, Feyz basımı, Hutbe: 96.
[2]- el-Kâfi, c.2, s.53-54
Meadın Gerekliliği-1
AHİRET
İslam Dininde Mead İnancı
Gayb İlmi
ÖLÜM VE MEÂD