İran Tarih ve Medeniyeti
İranlılar gerek M.Ö. birinci bin yıl içinde İran’ın kuzeyine yerleşen Medler olsun gerekse Bahtiyari dağları ve Pers dağlarının eteklerinde kurulu ovalarda yaşayan Persler olsun hepsi Hint ve Arya kökenlidirler. Hazar denizi kıyılarından İran’ın batı ve Kuzey Batı bölgelerine göç eden Medler yerleştikleri topraklarda Hamedan’ı kendilerine merkez edinerek bu bölgede sürekli devam edecek uygarlık abidesinin temelini atmışlardır. Batı Asya’da zamanla güç kazanan eski İranlılar 220’li yıllarda Pers kökenli Hehaminişi İmparatorluğunun döneminde hakimiyetinin en doruk noktasına ulaşmışlar ve o günün medeniyet dünyasında cengaverlikleri cesaretleri dürüstlükleri ve mütevazılıkları ile ün salmışlardır.
Halihazırda dünyanın belirli bir coğrafi alanında yaşamakta olan bugünün İran milletinin etnik kökenleri hususundaki en doğru yargı belki de İranlıların Hint ile Avrupa, Aryalar ile Elam ve bu topraklardaki diğer milletlerin karışımından meydana geldiği yargısıdır.
İran’ın ilk sakinleri Elamlılardır. Başkentleri büyük bir ihtimalle Sus şehriydi. Asurlular tarafından çökertilen Elamlılar daha sonra Asya ırkı mensubu “Muhacir ve Muhacim” kavimleriyle kaynaştılar. Böylece bu günkü İranlıların terkibi meydana gelmiş oldu.
Her ne kadar tarihte İranlılar gibi etnik karışım ile karşı karşıya olan eski milletlerin sayısı çok az ise de bu milletlerin çoğu Arya kavimleri ve Mitanni kavmi kollarındandır. Bu milletlerin etnik karışımlarının bir çoğu tamamını bizzat Aryalı göçmenleri oluşturduğu Partlar, Medler, Persler, Aşkanlılar ve hatta Yunanlılar arasında gerçekleşmiştir.
Eski dönem İranlılarında Yahudi kavminin tam tersine faiz kötü ve çirkin bir iş olarak biliniyor ve borcun ödenmesi en büyük görevlerden sayılıyordu.
Alınan borcun geri ödenmemesi Zerdüştilerin kutsal kitabı Avesta’da büyük günahlar arasında yer almaktaydı. Put yapmak ve onlara tapınmak Zerdüştlükte yasaktı. Sadece dağların üstüne küçük ve basit ateşgedelerin yapılmasına izin veriliyordu. Tanınmış tarihçi Will Durant Medeniyetler Tarihi yapıtında şu cümlelere yer veriyor: “Ne var ki, bir millet hakkında padişahlarının tutum ve davranışlarına bakarak yargıya varmak doğru ve adaletli bir yaklaşım değildir. İyi ve temizlerin saadetli ve bahtiyar milletlerle de olduğu gibi tarihleri yoktur... İranlılar, hatta verdikleri sözde durmayan Yunanlılar arasında bile ahde vefalılıkları ile tanınmaktaydılar. İranlıları iyi nam ve övgüyle anmak gerekiyorsa bunun nedeni bir İranlının diğer İranlılar ile savaşmak için kendisini maşa olarak kullandırmasının oldukça ender rastlanan bir vakıa olmasıdır. Oysaki Yunanlıları kendi içinde kırdırmak isteyen herkes bir Yunanlıyı çok rahat satın alabiliyordu. Geçmiş dönemlerde Yunan savaşçılarının ülke halkı aleyhinde kendilerini kiralaması sıkça görülen bir durumdu. İranlılar sağlam karakterli sözlerinde dürüst ve güvenilir aynı zamanda misafirperver ve affediciydiler. Adap ve usullere uymada Çinliler kadar özen gösteriyorlardı. Yeme ve içmeleri gösterişten uzak ve oldukça sadeydi. Temizliğe son derece önem veriyor ve onu büyük bir nimet olarak görüyorlardı. Aile kurumu ise toplumsal yapının en kutsal birimi olarak kabul edilmekteydi”
Kısaca İran Tarihi-4
Kısaca İran Tarihi-3
Kısaca İran Tarihi-2
Kısaca İran Tarihi-1