ŞİA VE SAHABE (4)
Hazrec kabilesinin yöneticisi olan ve ondan önce iyi bir şahıs olan Sa’d b. Ubade sinirli bir şekilde kalkarak şöyle dedi; Andolsun Allah’a yalan söyledin. Yemin olsun Allah’a ki, onu muhakkak öldüreceğiz. Sen münafıklardan söz eden bir münafıksın. İşte bunlardan dolayı Avs ve Hazrec kabileleri öfkelenmeye başladılar ve nerede ise birbirlerine düşeceklerdi. Bu esnada Allah Resulü de minberdeydi, minberden inerek onlara susmalarını emretti, onlarda sustular ve O Hazretin kendisi de sustu. [1]
Sahabeden öyleleri vardı ki; Allah Resulünün sözlerini hiçe sayıyor ve O Hazrete muhalefet ediyorlardı.
Örneğin; Peygamber Üsame’nin ordusunun hareket etmesini istemesine rağmen bazı sahabeler buna muhalefet etmiş ve orduya katılmamışlardır.
İbni Ömer şöyle diyor; Peygamber bir ordu tertip ederek ordunun başına Üsame b. Zeyd’i emir olarak geçirdi. Bazıları Üsame’nin emirliğini (komutanlığını) kabul etmediler.
Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu;
Onun komutanlığını kabul etmediğiniz gibi, Ondan önce onun babasının komutanlığına da muhalefet ediyordunuz. [2]
Sahabenin içersinde öyleleri vardır ki; Peygamber ömrünün sonlarına doğru bir vasiyet yazmak için kalem kağıt istemiş olmasına rağmen, buna bazıları karşı çıkmışlardı ve Peygambere ‘sayıklıyor’ nispetini vermişlerdi. Bunun müteakibinde Peygamber onların yanından çıkmalarını istemişti.
Said b. Cübeyr İbni Abbas’tan naklederek şöyle diyor; ‘Perşembe günü ne gündü o gün! Sonra (İbni Abbas) o kadar ağladı ki, gözyaşları taşların üzerine döküldü. Dedim ki; Ey İbni Abbas, Perşembe günü nedir? Şöyle cevap verdi? Peygamberin ağrısı şiddetlenmişti, sahabesine şöyle buyurdu; Bana bir kağıt getiriniz sizlere öyle bir vasiyet yazayım ki; ondan sonra asla dalalete, sapıklığa düşmeyesiniz. Peygamberin yanında niza ve tartışma olmaması gerekirken oradakiler birbirleriyle niza ettiler. Bazıları dediler ki; Buna ne olmuş?! Acaba sayıklıyor mu??! Ondan sorun: Bunun üzerine Resulullah, kalkın benim yanımdan gidin, benim bulunduğum hal sizin beni davet ettiğiniz şeyden daha hayırlıdır.’ [3]
Sahabe arasında öyleleri vardır ki; Peygamberin vefatından sonra riyaset ve makam için kendi aralarında büyük tartışmalara girdiler.
Hatta bazıları iki tane amirin, biri muhacirden, diğeri de ensardan olmasını istiyorlardı. Bu tartışmalara girenler her ne kadar Müslüman olmuş olsalar bile, bu tartışmalar onların cahilliye dönemindeki düşüncelerinden, heva ve heveslerinden el çekmediklerini gösterir.
Sahabe arasında, Peygamberden sora binlerce hadis uyduran düzmececi Ebu Hureyre ve Peygamberden sonra İslam hilafetini krallığa dönüştüren Muaviye gibi simalar vardır.
Ehl-i Sünnetin, sahabenin tamamında bu kadar iyimser olmalarının sebebi, onların Peygamberin makamıyla şereflenmeleri ve Peygamberle birlikte olmalarından kaynaklanabilir.
Ama şunu unutmamak gerekir ki; bu özellik Peygambere eş olma özelliğinden yüce olamaz. Oysa Allah’u Teala Kuran’ı Kerimde şöyle buyuruyor; ‘Ey Peygamber hanımları sizden kim açık bir hayasızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır.’
Başka bir ayette Peygamberin aleyhine plan döken iki zevcesi Aişe ve Hafsa hakkında şöyle buyuruyor; ‘Eğer ikinizde Allah’a tövbe ederseniz, (yerinde olur) Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Ve eğer Peygambere karşı birbirinize arka verirseniz, bilesiniz ki; Onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de yardımcıdır. Eğer o sizi boşarsa, Rabb’i ona sizden daha iyi kendini Allah’a veren, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir... Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihat et, onlara karı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür. Allah inkar edenlere, Nuh’un karısı ile Lüt’un karısın misal verdi. Bu ikisi kullarımızdan iki salih kişinin nikahları altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah’tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, haydi ateşe girenlerle beraber sizde girin denildi.’ [4]
[1] Sahih-i Buhari, c.3, s.508, Kitab-uş Şahadet
[2] Sahih-i Buhari,c.5, s.57, Kitabu Fezailu-s Sahabe,
[3] Sahih-i Buhari, c.4, s.260, Kitab-ul Hums
[4] Tahrim, 4-5, 9-10
ŞİA VE SAHABE (3)
ŞİA VE SAHABE (2)