Kur"an ve İslam"ın şartları (3)
Hıristiyanlıktaki sevginin parolası (yakınını, kendini sevdiğin gibi sev), Hinduizm’deki zulümsüzlük hükmü (satiyagrahe) veya Marksizm’deki “çalışan halkın iktidarı” veya “ihtiyaca göre paylaşım” neyse, İslam’da o, “iman etmek ve iyi amel işlemektir.” Bu hükümde, birincisi iç davranış, bir bilgi, şuur, kararlılık, dünya ve fezanın iç resmi olan (iman etmek)ve ikincisi (iyi amel işlemek) ise o iman ve şuura uygun davranmak, yani faaliyet, tek kelimeyle imanın dış görünümü, İslam’ın o temel iki direği bulunmaktadır. Biri İslam’a olan aidiyetin sübjektif, diğeri de objektif olan tarafıdır.
İslam’a göre insani ve bu sebeple de İslamî olan her şey son raddede iman etmek ve iyi amel işlemekten oluşmaktadır.
İslam’ın bütün iyi niyet sahibi insanları davet ettiği iki hedef bunlardır.
İslam’ın bu tarafını öne çıkarmak neden önemlidir? İnsan namaz kılabilir, oruç tutabilir ve hatta (nispeten zor olan) zekat bile verebilir. Fakat yine de boş kalabilir. Tersine, bir insan Kuran’ın iyilik yapma emrini takip edip de insana dönüşmeden ve de öyle kalmadan olmaz. Çünkü basit bir sebepten dolayı o aynı anda başka bir şey (iyi ve kötü olmak) olmaz. Çünkü namaz hedef değil, araçtır.
Genelde düşünüldüğü gibi inanca olan ana tehlike dinsizlerden gelmemektedir. Hakiki tehlike zayıf, layık olmayan inananlardan gelmektedir.
Din dinsizlikle olan polemik veya mücadelede ortaya çıktı, yaşadı ve ayakta kaldı. İnsanlık kadar eski ve belki de onun kadar kalıcı olan bu karşılaşma, dini ve onun iç hayatını sadece kuvvetlendirebilir, onun sebeplerini temizleyebilir, şuurunu ayakta tutabilir. Burada duruşlar açık, ilişkilerde temizdir.
Ancak kurallar, kurumlar, hiyerarşi, poz, söylemler ve kendi kendini yanıltma ile kendini göstermiş olan şekli imanla ne yapacağız? Bazen bu çıplak şekildeki anlam yitirme hadisesi, inanılmaz dereceye kadar yükselir, mesela günde beş defa yıkanmak ve temizlenmemek gibi. Doğuda, camide öyle insanlar gördüm ki abdesti öyle rutin bir şekilde alıyorlar ki vücudun yıkanması gereken bütün uzuvlarını yıkamayı biliyor fakat yine de pis kalıyorlar. Şaşırmış olarak soruyoruz: Bunu nasıl becerebiliyorlar? Bu, suyla dolu havuza atlamak ve yine de kuru kalma becerisine sahip olma değil midir? Bütün beceri ise yıkamanın ıslak elle meshe dönüşmesindedir. Temizlik kaybolmuş sadece semboller kalmıştır. Burada abdestin başına gelenler, İslam’ın bütün veya nerdeyse bütün hükümlerinin başına gelmiştir.
İslam boş ve muhtevasız bir ritüele indirgendi. Tabii olarak da gerçek hayattaki sonuçlarda aynı şekilde yenilgi vericidir.
Bu sebeple de, bana biri İslam nedir diye sorduğu ve özellikle de bunu çocuğum yaptığı zaman cevabım şu olacaktır: İman etmek ve iyi amel işlemektir. Ondan sonra da namaz, oruç, zekat ve hac hakkında konuşurum ve sonunda da şunu vurgularım, bunlar ibadetlerdir. Eğer senin ruhun Allah’a olan imanla ve davranışların iyilik etmekle doluysa onlar İslam’a aittir. Yok eğer bunlar yoksa bu ibadetler diğer bütün boş inançlar gibi anlamsızdırlar.
Söz konusu durum, bütün insani yorumlara ve uygulamalara rağmen, her zaman yeniden İslam’ın kaynaklarına ve ana kaynak olarak da Kuran’a neden dönmemiz gerektiğini açıklamaktadır. İslam’da sadece Kuran tam ve bütün bir hakikattir. O Allah’ın kelamıdır. Şartlar insanidir çok fazla insani…
Aliya İzzet Begoviç
Kuran ve İslamın şartları (2)
Kuran ve İslamın şartları (1)