İslam inkılabı ile 30 yıl
İslam inkılabının şekillenmesinde ve zaferinde etkili olan ve temel rolü olan İslam dini, imam Humeyni'nin liderliği ve halkın önemine değindik. İslam dininin değerli öğretileri ve İmam Humeyni'nin korkusuz ve müdebbirane rehberliği konusunda bazı noktalara değinmeye çalıştık. Bu bölümde ise halkın rolünü incelemeye çalışacağız. Tabi ki tüm inkılaplar halkın kıyamı ile gerçekleşiyor, fakat hiç bir devrim, inkılap veya ayaklanmada halk bu denli seçkin ve kapsamlı bir şekilde varlık göstermediler.
İran halkının 1978-1979 yıllarındaki hareketi kapsamlı ve geniş bir inkılaptı. Diğer inkılaplarda genelde belli bir kesim sadece kendi isteklerinin gerçekleşmesi için ayaklanır. Fakat İslam inkılabında yaklaşık tüm İran halkı, ülke içindeki zorba hükümete ve yabancıların müdahalelerine karşı ayaklandı. Ünlü Fransız gazeteci ve Ortadoğu uzmanı Eric Rouleau, İran halkının islam inkılabına yüksek katılımı konusunda şöyle yazıyor: İslam inkılabı, tüm dini azınlıkların dahi katıldığı tek dini inkılabtır.
İngiliz araştırmacı ve İran konuları uzmanı Fred Halliday de ‘II. soğuk savaşın şekillenme süreci ‘ adlı eserinde Şah rejimine karşı halkın yüksek katılımı konusunda şöyle yazıyor: Halkın Pehlevi rejimine karşı protesto gösterileri, insanlık tarihinin en büyük gayrı resmi gösterileri sayılıyor.
İran halkının çeşitli kentlerde geniş çapta ve sürekli olarak gerçekleştirdikleri protesto yürüyüşleri tepeden tırnağa silahlanmış şahlık rejimini yormuş ve onun dağılma ve yıkılma ortamını oluşturmuştur. İslam inkılabındaki halkın katılımı, muhaliflerin dahi halkın desteğini itiraf edecek kadar geniş ve kapsamlı idi. Tabi ki İran halkının ayaklanması dayanışma ve birliktelikle beraber olmasaydı, afzla süremezdi. Tarih, halk arasındaki tefrika ve görüş ayrılıklardan dolayı başarısız ve yenilen bir çok devrim ve ayaklanmaya tanık olmuştur. Fakat İran İslam inkılabı, yüce bir hedefe ulaşmak için halkın vahdet ve birlikteliğinden eşsiz bir örnek sergiledi. Bu hedef halk sloganları arasında ‘ Bağımsızlık, Özgürlük, ve İslam Cumhuriyeti' olarak dillendirildi. Tabi ki bu arada halkı bilgilendirmekteki din alimlerin rolünü de unutmamak gerekir. Zira din alimleri ülkenin dört bir yanında hazır bulunarak, halk ile yakın ilişkileri nedeni ile onların güvnenini kazanmışlar.
İran halkının kapsamlı ayaklanması, bazı açılardan diğer halkların hayretini kazanmıştır. Zira milletin milli ve toplu iradesi, kısa bir sürede zorba, yabancı güçlerin tüm desteğine sahip bir rejimi devirecek kadar güçlü sayılırdır. İslam inkılabı konusunda araştırmaları bulunan Fransız düşünür Mişel Fuko bu konuda şöyle yazıyor: Ben şahsen toplu iradenin ruh veya Tanrı gibi asla gözle görülemeyeceğini düşünüyordum. . . fakat biz tahran'da ve tüm İran'da bir milletin toplu iradesine tanık olduk. Tabi ki bu olaydan övgü ile söz etmek, yerinde bir hareket sayılır. Zira bu olay her gün yaşanacak bir şey değildir.
İslam inkılabı süresinde tahran'da bulunan Pier Blanche ‘ İran, Allah adında İnkılap' adlı kitabında şöyle yazıyor: Beni hayretlere salan olan tüm bir halkın ayaklanması idi . . . Şaşırtan olay ise mesela tüm üniversite öğrencilerinin gelip ‘biz hepimiz Kuran'danyanayız, hepimiz müslümanızi aramızda fark yoktur', demeleri idi.
Halk arasında her zaman vahdetin önemini vurgulayan İran İslam Cumhuriyetin kurucusu İmam Humeyni (ra) bu olayın inkılabın zaferindeki etkisi konusunda şöyle buyuruyor: İran halkının kazandığı büyük zaferin anahtarı, tüm ülkede ve tüm kesimler arasındaki vahdettir.İmam Humeyni bu dayanışma ve vahdetin, İlahi bir mucize olduğunu vurguluyor.
İran İslam inkılabının en bariz özelliklerinden biri Allah dinine olan köklü inançları ve İslam'ın hedeflerini gerçekleştirmeye çalışmalarıdır. Aslında İslama olan inanç, şahlık rejimin devrilmesi için İran halkının hareket kaynağı idi. Bu bağlamda Fred Halliday, II. soğuk savaşın şekillenme süreci ‘ adlı eserinde şöyle yazıyor: . . .Silahsız bir halkın tepeden tırnağa silahlanmış bir rejimi devirmesi, alışılmış bir olay değildir. Bunun için alışıla gelmiş bir güç değil, hiç bir inkılabi harekete sığmayan bir irade gerektiriyor. İranlılar ise bu gücü, dinde buldular.
İran halkı yüce İslam dininden direniş ve fedakarlığı öğrendi ve onun etkilerini inkılabi mücadelsinde sergiledi. İslam'ın ilk yıllarında müslümanların sergiledikleri fedakarlıkları duyanlar, İslam inkılabı sırasında söz konusu fedakarlıkları aynen gerçekleştirme fırsatına ulaştılar. Bu yüzden İslam inkılabının son aylarında halk birbirine yardım etmekten asla çekinmedi. İranlılar, İslam'ın yüce Cihat değerleri uyarınca Şah rejimine karşı bir nevi cihat gerçekleştirip, kader belirleyici bu cihata katılmak için hep birlikte ayaklandılar.
İslam'ın bir diğer öğretisi olan Şehadet de, İranlıların zorba Pehlevi rejimi ile mücadele sırasında şehit olmayı değerli ve yüce bir iftihar olarak tanımalarına neden oldu. Bu sebepten dolayı şehit olmayı ebedi saadete ulaşma olarak tanıyan İran halkı özellikle de genç kesim bu yüce konuma ulaşmak amacı ile mücadelenin en zor anlarında ölüme meydan okudular ve şehit olmayı göze aldılar.
İran inkılabındaki halkın rolü ile ilgili özelliklerinden bir diğeri ise onların silahsız olmaları idi. Dünyada yaşanan bir çok devrimde halk, silahlı mücadele sayesinde yollarındaki engelleri kaldırmayı başarmış ve böylece zafere ulaşmıştır. Fakat iran halkı İmam Humeyni'nin (ra) mücadele yöntemlerini benimseyerek, silah kullanmadan, sadece geniş sokak gösterileri ve protesto yürüyüşleri ile mücadele ışığını yaktılar. Fakat söz konusu protesto gösterilerinin kapsamlı ve ülke çapında gerçekleşmesi nedeni ile büyük etkiye sahipti ve şiddet içeren gösterilere ihtiyaç duyulmuyordu. Hatta Muhammed Rıza Pehlevi'nin fazlası ile güvendiği silahlı kuvetleri de İslam inkılabı hedeflerine inanması ve halka katılması nedeni ile dağılarak halkın iradesi karşısında teslim oldu. Bu yüzden silahlı çatışmalar da sadece bir kaç gün sürdü. Mişel Fuko İran İslam inkılabı süresinde ‘ İranlıların Ruyası Nedir?' başlığındaki makalesinde şöyle yazıyor: 10 aydan beri halk, dünyanın en donanımlı rejimlerden en korkunç polis teşkilatlarına sahip sistemle mücadele ediyorlar. Halk boş ellerle ve silahlı mücadeleye yönelmeden, sergiledikleri cesaret ve irade ile ülkenin silahlı kuvvetlerini hayrete düşürmüştür.
İslam inkılabı'nın 1979 yılında zafere ulaşmasının en önemli nedenlerinden bir diğeri de İran halkının İmam Humeyni (ra) gibi değerli ve büyük bir liderin çevresinde birleşmesi idi. Halk bu lideri dikkatlice seçmiş ve onun mücadele alanındaki sadakat ve kabiliyetini en iy biçimde tecrübe etmişti. Bu yüzden can pahasına onun direktiflerini gerçekleştirmeye çalılşıyordu. Sadakat, cesaret, tedbirli olam, İran ve dünya olaylarına vakıf olmak ve halk sevgisine sahip olmak, rahmetli İmam Humeyni'nin en bariz özelliklerindendi. Bu sebepten dolayı millet ve liderleri arasındaki ilişki sadece maddi bir ilişki değildi, İmam Humeyni kalpleri feth etmiş, halk ile arasında derin manevi bir ilişki kurmayı başarmıştı. Bu güçlü ilişki şahlık rejimi ve destekçisi Amerika'nın çeşitli komplolar ve propagandalarına rağmen halkın son ana kadar İmam Humeyni'ye sadık kalmalarına neden oldu. İslam inkılabının zaferi işte bu sadakatın semeresidir.
İslam Cumhuriyeti
İRAN İSLAM İNKILÂBI
İslam İnkılabı'nın Özellikleri