Ayetullah el-uzma Seyit Ali Hamanei
Doğumu Ve Ailesi
Hamanei ailesi; dördüncü imam, imam Hüseyin’in (a.s) oğlu imam Zeynel Abidin’in (a.s) soyundan gelen, âlimleri, mücahitleri ve İslam’a sayısız hizmetleri bulunan köklü bir ailedir.
İşte böyle bir ailede yetişen ve dünya Müslümanlarının rehberi, İmamı Zaman’ın (a.s) hak naibi, vel-i fakih olan Ayetullah el-uzma Seyit Ali Hamanei’dir. Bu gün emperyalist ve kapitalist zorbacı güçlerin tüm planlarını altüst eden, Müslümanların izzeti ve vahdeti için çalışan, öz Muhammedi İslam’ın hâkimiyeti ve gelişimi için sürekli çabalayan, Ayetullah Hamanei.
Bu büyük zatı tanımak, onun özelliklerinden hakkıyla bahsetmek, imanı ve İslam için mücadelesini anlatmak bu sayfalara sığacak ve bizim uhdesinden gelebileceğimiz bir çalışma değildir. “İmam Humeyni’yi, yüzyıllar sonra gelecek nesiller hakkıyla tanıyacaktır” dediği gibi, hiç şüphesiz kendisi de yüzyıllar geçtikten sonra tanınacaktır. Bu yüzden sadece biyografisini zikretmekle yetinelim.
Babası Meşhet’in önde gelen âlimlerinden olan Seyit Cevat Hamanei’dir, kendisi Tebriz’de doğmuştur. Daha sonra gençlik döneminde Necef’e giderek burada büyük âlimlerden değişik dallarda dersler almıştır. İçtihat makamına ulaştıktan sonra, Tebriz’e dönerek halkın hidayeti için çalıştı ve bir süre sonra Meşhet havzası tarafından, öğrenciler yetiştirmesi için davet edildi. Kutsal Meşhet şehrinin önde gelen âlimlerinden seyit Haşim Necefabadin’in kızıyla evlendi. İman, takva, fedakârlık, iffet ve ehlibeyt aşkında çok üstün bir bayandı. Bu evlilikten dört erkek ve dört kız çocuğu dünyaya geldi.
Bu çocuklarından ikincisi Seyit Ali Hamanei; 18 Nisan 1939 yılında İmam Rıza’nın (a.s) etrafında, mukaddes Meşhet şehrinde dünyaya geldi. Genelde bütün âlimlerin yaşantısı gibi, rehberin de hayatı büyük zorluk ve fakirlikle geçti. Çocukluk dönemini şöyle anlatmaktadır:
“Babam helal ve harama çok dikkat eden birisiydi, bulunduğumuz yerin en tanınmış âlimlerinden olmasına rağmen her zaman kendi kazandığıyla, fakirce yaşamayı tercih ederdi. Hatırlıyorum da, çocukluğumda bize yeni bir ayakkabı alacak gücü yoktu, yırtık ayakkabılar giyerdik ve çoğu akşamları aç yatardık, yemek için annem bir şey bulup hazırlayamazdı. Buğday ekmeği yediğimi pek az hatırlarım, genelde hep arpa ekmeği yerdik.60–70 metre karelik tek odalı bir evde yaşıyorduk.”
Eğitimi
İlkokulun yanında İslami dersleri babasından aldı, okul bittikten sonrada Meşhet’teki Nevvab medresesine yazılarak burada İslami ilimleri okumaya başladı. İslam âlimliği yolunu seçmesinin nedeni olarak şöyle buyurmaktadır:
“Benim bu kutsal âlimlik yolunu seçmemde en fazla etkili olan babamdı, annemde benim talebe olmama çok istekliydi.”
Suyuti ve diğer edebiyat kitaplarını bu medresede okudu, daha sonra Şerhi Lume kitabını babasının yanında, Resail ve Mekasib'i de şeyh Haşim Kazvini’nin yanında okudu. Mantık, felsefe ve diğer akli ilimleri, önce Ayetullah mirza Cevat Aga Tahrani’den ve sonrasında Şeyh Rıza İysi’den öğrendi.
Üstün zekâsı ve büyük gayretiyle dersleri çok kısa sürede bitirdi ve 18 yaşında Ayetullah Milani’nin hariç derslerine başladı. 1957 yılında Necef’e ziyaret için gitti, buradaki büyük âlimlerin derslerinden çok etkilendi ve bir süre kalarak; Ayetullah Muhsin Hekim, Seyit Mahmut Şahrudi ve Mirza Bakır Zencani’den ilim talep etti.
Babası Necef’te kalmasına razı olmadı ve Necef’ten dönerek Kum şehrine yerleşti. Yine burada bulunan ve büyük âlimlerden olan; Ayetullah Burucerdi, İmam Humeyni, Allame Tabatabai’den dersler aldı.
Aniden babası rahatsızlandı ve gözleri kör oldu, bütün evlatları içinde en çok Seyit Ali’yi seviyordu ve ondan Meşed’e yanına gelerek kendisine bakmasını istedi. Ayetullah Hamanei büyük bir karasızlık içindeydi, ya kalacak ve çok başarılı olduğu, yakında büyük ilerlemeler kat edeceği derslerine devam edecekti, yâda babasının hoşnutluğu için her şeyi bırakıp gidecekti. O Allah rızası için babasına hizmet etmeyi seçti ve hususta şöyle diyor:
“Yüce Allah’ın benim için belirlediği görevi yerine getirdim ve babama hizmet için dersi bırakarak Meşed’e gittim. Babamla ilgilendim, gözleri görmediği için her işini yapıp, Ona kitap okudum. Benim anladığım kadarıyla, şimdi Allah bana ne vermişse babama yapmış olduğum iyilikler dolayısıyladır. Bunca Tevfik, babama hizmetim sebebiyledir.”
Meşhet’te yine ders okumaya ve ders vermeye devam etti, birçok öğrenciler yetiştirdi.
Şimdi bile, Müslümanların rehberliği, taklidi mercilik ve İran idaresinin yanı sıra, hariç dersi, hadis şerhi, Kuran tefsiri gibi dersler vermekte ve İslam’a faydalı sayısız öğrenciler yetiştirmektedir.
Eserleri
Ayetullah seyit Ali Hamanei, derslere katılıp, öğrenciler yetiştirmenin yanı sıra çok değerli eserlerde kaleme almıştır. Bazıları şunlardan ibarettir:
1- Kuran’da Genel İslami Düşünce
2- Namazın Sırları
3- Sabır Hakkında
4- Rical İlminin Dört Ana Kaynağı
5- Velayet
6- İmamların Hayatı
7- İmam Sadık
8- İslami Vahdet.
9- İslam’ı Doğru Anlamak
10- Sanat
Arapçadan Farsçaya yapmış olduğu tercümeler.
1- İmam Hasan’ın Barışı, Âli Yasin.
2- İslami Çerçevede Gelecek, Seyit Kutup.
3-Hindistan Özgürlük Hareketinde Müslümanlar
4-Fi Zilal’il Kuran-Seyit Kutup.
Siyasal mücadelesi
Ayetullah Hamanei, kendisinin de buyurduğu gibi, imam Humeyni’nin hem ilmi ve hem de siyasi öğrencisidir. Ruhunda siyasi faaliyetleri oluşturan, İslami mücadeleye atılmasını sağlayan ve tağuta karşı girişilen direnişte Onu harekete geçiren imam Humeyni’dir.
Fakat ilk olarak direniş faaliyetlerine katılmasını sağlayan, Nevvab Safevi olmuştur. Nevvab Safevi 1952 yılında Meşhed’e gelerek, Ayetullah Hamanei’nin bulunduğu medresede hamasi bir konuşma yapmıştır, bu konuşmasında; İslami hâkimiyetin yeniden sağlanması, Allah'ın hükümlerinin toplumda uygulanması için mücadelenin gerekliliği, şah ve İngilizlerin haince planlarını anlatmıştır. Rehber şöyle diyor:
“Nevvab’ın konuşmasıyla içimde inkılâbı bir hareket başladı, bende ki kıyam ateşini tutuşturanın Nevvab olduğunu söyleye bilirim.”
1963 yılında Kum’dayken, imam Humeyni’nin Şaha ve Amerika’ya karşı başlatmış olduğu kıyama katıldı ve 16 yıl boyunca mücadele ederek, büyük zorluklara katlanıp, hapishanelere düşerek işkenceler gördü. Ama ne olursa olsun gene de vazgeçmedi, tüm zorluklara, hapislere, işkencelere ve sürgünlere sabrederek aziz imamın başlatmış olduğu kıyamı başarıya ulaştırmak için çalıştı.
İlk olarak imam Humeyni’nin, Meşhet’teki Ayetullah Milani’ye, nasıl çalışılacağı, şah ve Amerika’nın planlarının halka nasıl açıklanacağı ile ilgili mektubunu ulaştırdı. Sonra kendisi de Bircend şehrine giderek imam Humeyni’nin buyurduğu şekilde halkı kıyama davet etti. Ertesi gün tutuklanarak işkence görüp hapse atıldı. 1964 yılında serbest bırakıldıktan sonra Kum’a geldi, Ramazan ayında öğrenci arkadaşlarıyla toplanarak neler yapılması gerektiğini planladı ve bizzat kendisi de önce Kirman ve sonrada Zahidan şehirlerine giderek şahın yapmış olduğu referandumun aslında bir aldatmaca olduğunu ve İslam aleyhine ne gibi korkunç planlarının bulunduğunu açıkladı. Halk çok etkilenmişti, şaha karşı yürüyüşler düzenlenip, imama bağlılık yeminleri edildi.
Bunun üzerine istihbarat hemen Ayetullah Hamanei’yi ikinci kez tutuklayarak uçakla Tahran’a getirdi. Tahran’daki Kızılkale hapishanesinde iki ay boyunca işkence gördü, sonrasında serbest bırakıldı. Hapisten çıkar çıkmaz hemen kendisini imamın yanına ulaştırdı, imamla görüşmesini şöyle anlatıyor.
“İmamı görür görmez çektiğim tüm acıları unuttum, bütün yorgunluğum gitti, dayanamadım ve ağlamaya başladım. İmam da bana teselli veriyordu.”
Yapmış olduğu çalışmalar ve halkı aydınlatmaları dolayısıyla 1968.1971.1974 ve son olarak ta altıncı defa 1974 yıllarında tutuklandı ve hapse atılarak büyük zulümler gördü.
1979 yılında âlimlerin aydınlatma çalışmaları, halkın direnişi ve bu uğurda verilen binlerce şehit sayesinde, şah İran’dan kaçmak zorunda kaldı. Böylece imam Humeyni tarafından, önde gelen âlimlerin üyeliği ile “İslam İnkılâbı Şurası” kuruldu, bu şuranın en önde gelen isimleri şehit Mutahhari ve Ayetullah Hamanei idi.
İmamın sürgünden İran’a gelmesiyle başarıya ulaşan inkılâpla birlikte rehberin faaliyetleri de arttı. Bazıları şunlardan ibarettir:
1- Şehit Beheşti, Bahoner, Recai, Mutahhari ve Haşimi Rafsancani ile birlikte “İslam Cumhuriyeti Partisi”ni kurdu.
2- 1980 yılında savunma bakanlığı yaptı.
3- 1980 yılında Sistan ve Belüçistan eyaletindeki kargaşanın çözümü için imam tarafından gönderildi.
4- 1980 yılında Tahran’dan milletvekilliğine seçildi.
5- Zalim Saddam rejiminin Amerika’nın emri ve yardımlarıyla İran’a saldırmasıyla birlikte, Ayetullah Hamanei savaş elbisesini giyerek ön cephelerde savaşmaya başladı.
6- 1982 yılında, Tahran’daki Ebuzer camisinde halkın münafıkları örgütü tarafından terör saldırısına uğradı ve bir kolunu kaybetti.
7-İran’ın ilk cumhurbaşkanı olan Recai’nin şehit edilmesiyle, halkın büyük çoğunlukta oyunu alarak Cumhurbaşkanlığına seçildi ve dört yıl sonra ikinci defa yeniden seçildi.
8- 1989 yılının Haziran ayında inkılâbın aziz rehberi imam Humeyni’nin vefat etmesinin ardından, Hubrikgan meclisi tarafından veli fakihlik ve rehberlik makamına seçildi. O günden beri, sürekli zorba devletlerin baskısı altında olan İslami İran’ı en güzel şekilde idare etmekte ve dünya Müslümanlarının rehberliğini yapmaktadır.
9- Ayetullah Eraki ve Ayetullah Gulpeygani’nin vefatıyla dünya şialarının müçtehidi olarak merce-i taklid oldu.
Kaynak: Zehranet
İMAM HUMEYNÎ (ra)
Ayetullah el Uzma Fazil Lenkerani
Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hüseyni Sistani
Ayetullah Uzma Musavî Erdebilî