İslam alimlerinden Batıya Çağrı 2
DÜŞÜNCE SAVAŞI
Son yıllarda İslam alemi,seçkin batılı düşünürler,siyasi ve dini liderler tarafından sayısız ithamlarla lekelenmiş ve yapılan bu ithamlar neticesinde İslam"ın ancak kılıç zoruyla yayıldığı, İslam"da aklın bir yeri olmadığı, İslam"ın terör ve gericilik dini olduğu iddiası ortaya atılmıştır.
Bu risaledeki gayemiz bu tür ithamları çürütmek olmadığı gibi bu tür kınamaların ilmi araştırma mantığıyla bağdaşmadığına ve Amerika’da bazı kurumların propagandasını yaptığı (düşünce savaşı)nın gerçekte İslam’ı değiştirme adına yapılan bir tür uygulama olduğuna etmektir.
Kesin olarak ifade etmemiz gerekir ki; İslam dini Allah yolunda yapılan cihatlarla yayılmıştır.ve her medeniyet kendi değerlerini ve mukaddesatını savunabilmesi için güç ve kuvvete ihtiyaç duyar.buna ek olarak adil savaş mantığı (justwar) kuralları, Avrupa kiliselerinin ve batı laik rejiminin benimseyip kabul ettiği kurallardır. Peki bütün bunlara rağmen neden hala İslam dini kınanmaktadır.
Sizler tarihi iyi biliyor ve okuyorsunuz. Endonezya, Malezya Filipin ve diğer Asya, Afrika ülkeleri …. Bunların hiçbirine asker ordusu girmediği halde milyonlarca insan İslam’la müşerref olmuştur. Bundan daha da önemlisi şudur ki;
Şuanda farklı dünya ülkelerinde ve özelliklede Avrupa"da hiçbir güç ve kuvvet kullanılmadan neden İslam halen yayılmaya devam etmektedir.işte bu İslam"ın insan fıtratına en uygun din olduğunu gösterir.
Aklın İslam medeniyetinde ve diğer medeniyetlerdeki rolüne gelince; öncelikle şunu diyebiliriz ki:
Bütün tarihçiler batı tarihinin aklı heder ettiği,onu köleleştirdiği noktasında hemfikirdirler.öte yandan İslam ümmeti aklı kullanma yolunda orta yolu seçmiş,onu beşeriyetin istifade edebileceği en sahih yollarda kullanmaya çaba göstermiştir. Tüm bunlardan sonra batılı düşünürlere soruyoruz: Avrupa’daki bazı dini akımlar,aklın İslam medeniyetindeki rolüne neden hakaret etmektedirler.acaba bu kendilerinde varolan eksikleri gizlemek için mi yoksa, İslam’a karşı laik rejimi harekete geçirmek için midir.
Bizler kilise adamlarının uluhiyyet (Allah’a iman)bölümü başta olmak üzere kendi inanç sistemlerini baştanbaşa yeniden gözden geçirmelerini istiyoruz.eğer bunu yapabilseler içinden çıkılamayacak zıtlıklarla başbaşa kalacaklardır. Kim bilir belki de kiliselere yapılan devrimler,kilise adamlarının ilim ve akıl ile uğraşmaktan başka işlere zaman ayıramamalarındandı.
Avrupa ülkelerinde yayılan İslam dinini ve İslam ümmetini, terörle anlandırma meselesine gelince,bu aslı astarı olmayan zalimce yapılmış bir ithamdır. Çünkü İslam dini merhamet ve şefkat dinidir.
Bizler batılı düşünür ve aydınlardan, eskilere dayanan bu intikam duygularından kurtulmalarını,gerçekte terör savaşı olan haçlı seferi diye adlandırdıkları kokuşmuş sözlerden sıyrılmalarını istiyoruz.
Ancak bugün bizleri terörle suçlayanlar, dün bugündür birçok katliamlara,savaşlara ve milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet vermişlerdir.özelliklede Müslümanların uzaktan yakından alakasının olmadığı 1. ve 2. dünya savaşlarında öldürülenleri düşünürsek durumun vahametini azda olsa kavramış oluruz.
İslam alemindeki bazı düşünürler, batıdaki bazı ölçülerin değişmesi gerektiğini, Müslümanlara yapılan saldırıların bundan sonra İslam’a yapılmasını, Müslümanları değiştirmek yerine artık İslam’ı değiştirmek gerektiğini düşünmektedirler. Onlara diyoruz ki; İslam’ın Protestanlığa ve muasır tahrifata ihtiyacı yoktur.çünkü İslam dini yenileyicidir. O tahrifata ihtiyaç duymadan kalblere aşina olur.sizler neden hala İslam’ı değiştirmek istiyorsunuz.
Bazı düşünürlerdeki gurur ve kibir öyle bir dereceye gelmiştir ki, bilmedikleri bir din ile inanç ve fikir birliği oluşturmamızı istiyorlar.yani batı liberalliği ile karışmış muasır Hıristiyanlıkla İslam dini arasında ortak bir din ortaya çıkarmak istiyorlar. Kendi bulundukları konumdan taviz vermek gerekse de bu yeni dini idame ettirmek istiyorlar.
Bizler yakinen inanıyoruz ki; İslam dini-ki baki olan tek dindir- batı medeniyetindeki sorunları çözebilecek tek dindir. Dolayısıyla batıdaki bazı şahıslar İslam’ın katıksız şeklinden istifade etmek istemişlerdir.
Bizlerde biliyoruz ki İslam’ın katıksız şeklinden faydalanmak demek tarihteki son sayfayı kökten yok etmek demektir.
Bizler farklı medeniyetleri tanımayı onların istifade edilecek taraflarından istifade etmeyi önem verilmesi gereken bir olay olarak kabul ediyoruz. Bununla birlikte batının inanç ve ahlak ile ilgili düşünce ve fikirlerinin hiçbir değeri olmadığına da kanaat getiriyoruz.
Şüphesiz bütün İslam toplumu, bazı Avrupalı aydınların düşünce savaşı adı altında İslam’a karşı yaptıkları saldırıların belli bir süre sonra ters tepki vereceğine kesin kanaat getirmişlerdir.
Sizin düşünce savaşı diye adlandırdığınız şeye bizler katılmıyoruz. Ancak duygu ve düşüncelerimize yapılan bu baskılara karşı koymaktan da geri kalmayacağız.
Çünkü düşünce sahasındaki savaş, gerçekte Müslümanların ve İslam ümmetinin at koşturduğu bir alandır. Bizler kendi inancımızı, düşünce ve fikirlerimizi batı medeniyetinden ayırt etmede, onlarda olan hataları düzeltmekte pek zorluk çekmeyiz.
ÖZDEĞERLERİMİZE YAPILAN BU SALDIRILARI NE ŞEKİLDE DEĞERLENDİRECEĞİZ ?
Bazı batı liderleriyle yaptığımız resmi görüşmelerden ve lider fikir akımlarının günlük verdikleri yazılı ve sözlü demeçlerden de açığa çıkıyor ki; İslam alemine yapılan bu saldırılar gerçekte bir olay olmamakla beraber belli bir olaydan kaynaklanan ters tepkilerin sonucu da değildir.
Bellikli bu yıllardan İslam alemini ortadan kaldırmak için özenle hazırlanmış ciddi bir projedir.
Nitekim Corc Bush Afganistan ve Irak’a düzenlediği saldırılarda(bu bir Haçlı Seferidir) ibaresini kullanarak bunu açıkça ifade etmiştir.
İtalya eski başbakanının da İslam’ı terör dini olarak nitelendirdiği ve İslam’ın gericilik dini olduğu ve buna benzer ifadeler kullanmıştır.
Buna benzer açıklamalar Almanya eski müsteşarı tarafından da dile getirilmiş ve İslam’ın Avrupa medeniyeti hakkında söz söylemeye hakkı olmadığı vurgulanmıştır.
Burada şöyle bir soru akla gelmektedir;
Yapılan bunca saldırıların gerçek anlamı ne olabilir.
Fikir ve düşünce özgürlüğü adına yapıldığı mümkün değildir.çünkü Yahudilik ve Budizm gibi muasır batı medeniyetlerinde farklı inançtaki gruplara saldırma diye bir olay olmamıştır.
Birçok Müslüman düşünür ve aydınlar, Müslümanların öz değerlerine yapılan bunca zulümlerin asıl nedeninin, İslam olduğu noktasında birleşmişlerdir. İslam’ın gittikçe gelişmesi, bütün beşeriyeti tekrardan barışa ve kardeşliğe götürmede adım adım ilerlemesi, hem fikir bazında ve hem de medeniyetler bazında üstünlük sağlaması onu geçilmesi mümkün olmayacak bir dereceye yükseltmiştir.
Bizler kanada da düzenlenen hoşgörü dini toplantısına önemle dikkat çekelim…
Bu konferansta dünyadaki Müslüman sayısı 1226 olarak açıklanmıştır. Bu sayı dünya üzerindeki insanların yüzde 19" nu teşkil etmektedir. Şunu da unutmamamız gerekir ki yeryüzündeki bütün dinlerin müntesipleri azalırken İslam’a girenlerin sayısı gittikçe artmaktadır.
Bizler Avrupa’daki çifte standart yanlısı düşünürlerin bir taraftan özgürlükleri savunurken diğer taraftan da Müslümanların özel hak ve hukuklarının çiğnediğini fazlasıyla görmekteyiz.
Ayrıca batıdaki basın yayın organlarının da bağımsız işlediklerine pek inanmıyoruz.çünkü Avrupa’daki basına siyasetten müdahale edildiğini yakinen biliyoruz.
SONUÇ OLARAK
Bizler kültürlerarası diyalogun usulüne uygun bir şekilde yapılmasını ve gerçeğe ancak bu şekilde ulaşılabilineceğini ve böyle bir zamanda adil düzene uyulması halinde medeniyetler arası ortaklığında mümkün olabileceğini ifade etmek istiyoruz.
Şüphesiz batı medeniyeti birçok medeniyetin birleşiminden oluşturulmuş ortak bir medeniyettir. Avrupa’nın kalkıp da bunu sadece kendine mal etmesi, teknik ve maddi imkanları sadece kendisi için seferber kılması kabul edilemez bir durumdur.
Sizden hiç kimse sahip olduğu medeniyetten dolayı başkalarına üstünlük taslayamaz.bu konuda fikir ve düşünce liderlerini biraz daha duyarlı ve yapıcı olmaya davet ediyoruz.
Şu anki İslam aleminin durumu pek içaçıcı olmayabilir.ama unutulmamalıdır ki; İslam, sahip olduğu üstün medeniyetiyle, adil yasalarıyla ve güzel ahlakıyla, her zamana ve mekana uygun köklü bir dindir. Batı her ne kadar maddi ve teknik olarak ilerleme kaydettiyse de manevi olarak kendi insanına hiçbir şey verememiş ve fayda sağlayamamıştır.
Bizler sizler vasıtasıyla suskunluğunu bozamamış halka ve sürekli olarak özdeğerlerimize ve mukaddesatımıza dil uzatanlara sesleniyor ve onlardan şu beş şeyi istiyoruz.
Birincisi:
Bizimle uğraşmaktan, özdeğerlerimize ve mukaddesatımıza hakaret etmekten ve bizlere zulmetmekten vazgeçin.Yoksa bu sizin için sonucuna pek razı olmayacağınız sorunlar doğuracaktır.
İkincisi:
Başta kuranı kerim ve peygamberimiz olmak üzere Özdeğerlerimize, yazılarla ve basın yayın organlarıyla yapılan hakaretlere beraberce tepki verip onlara engel olalım. Aksi takdirde Müslümanlar meşru müdafaa haklarını, kültürel, siyasi ve askeri gücünü kullanarak kendisini savunma yoluna başvuracaktır.
Üçüncüsü:
Sizlerden peygamberimizi, dinimizi ve inancımızı gerçek manada anlayabilmeniz için, vakit ve çalışmanızdan zaman ayırarak ilmi bir şekilde araştırmanızı ve İslam’ı bilmeyen halkı bu yola yönlendirmenizi istiyoruz.
Dördüncüsü:
Batılı düşünür ve liderleri, başka ülke medeniyetleri ile uğraşmaktansa kendi hallerine bir çeki düzen versinler.
Batının ciddi bir değişime ihtiyacı olduğu kesin.
Bizler inanıyoruz ki batılı düşünürler bu tür yazılar yazmaya devam ederlerse bu olay Avrupa medeniyetinin zamanla çökmesine ve iflas etmesine sebep olacaktır.
Bizler bu risalemizde batılı düşünür ve aydınları, peygamberleri ve seçkin insanları savunma,zulmün ve eziyetlerin önüne geçme adına batıda bir reform yapmaya, yani İslam alemi ve Ortadoğu’da reform çalışmaları yapacaklarına,kendi toplumlarındaki aile çöküşüne çare bulmaya davet ediyoruz.
Beşincisi:
Batının Müslümanlara ve İslam alemine karşı şuana kadar yapmış olduğu kötülüklerden, hakaretlerden, katliamlardan, kültürel ve düşünce aşırılıklarından dolayı bütün İslam aleminden özür dilemesi gerekmektedir.
Bize karşı düşmanlıkta hala ısrar edenlere de diyoruz ki:
Allah c.c. yeryüzünü iman edenlere miras olarak bırakıncaya kadar İslam her zaman ve mekanda yayılmaya devam edecek,geçmiş tarihte olduğu gibi İslam medeniyeti tekrar yükselişe gececektir.
İslam ümmeti sürekli olarak savunma konumunda olmayacaktır. Avrupa halkı, bir zamanlar İslam’a düşmanlık besleyenlerin gerçekte Müslümanlara verdikleri zararın birkaç katını kendi halklarına verdiklerini anlayacaklardır. Batıdaki ileri teknolojiden insanoğlunun faydalandığı bir gerçektir.ama bu teknolojiden faydalanmamız kendi kültürümüzü terk etmemiz anlamına gelmez. Bizler batılı düşünürleri ve aydınları İslam’ı ve İslam ümmetini gerçek manada anlamaya davet ediyoruz. Risalemizi bizi buna sevk eden kuranı kerimdeki rabbani bir emirle sonlandırıyoruz. Allah c.c. şöyle buyuruyor:" resulüm deki: ey ehli kitab! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah’tan başkasına tapmayalım.ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım.Ve Allah’ı bırakıpta kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: şahit olunki biz Müslümanlarız deyiniz."
İslam alimlerinden Batıya Çağrı 1
İslam Ümmeti Birliği