• Nombre de visites :
  • 5866
  • 24/10/2007
  • Date :

İslam Ümmeti Birliği

islam ümmeti birliği

  İran İslam inkılabı 1979 yılında zafere kavuştuğu günden itibaren dünya Müslümanlarını vahdet ve dayanışmaya çağırdı. İslam inkılabının Zişan rehberi imam Humeyni daima Müslümanları düşmanlar karşısında uyanık ve bilinçli davranmaya çağırıp, İslam aleminin vahdet içinde yaşamalarını istiyordu. Nitekim vahdet haftası da İmam Humeyni tarafından önerilip, kabul gördü. Bu plan uyarınca şii ve Sünni alimlerin peygamber efendimizin kutlu doğum günüyle ilgili iki değişik kavile inanmalarından ötürü 12 ila 17 Rebiülevvel günleri arasındaki süre vahdet haftası olarak ilan edildi. Vahdet haftasında Müslüman halk kitleleri, İslam dünyasının düşünürler, yöneticiler ve bilginleri, İslami vahdet ve İslam ümmeti birliği konusunda fikir teatisi yapıyorlar.

İmam Humeyni’nin vefatından sonra, onun seçkin halefi İmam Hamanei de müslümanlararası vahdet ve kardeşliğini haykırmaktadır.

 İmam Hamanei daima İslam dünyasının tefrika ve dağınıklıktan uzak durması ve Müslüman milletlerin birlik içinde yaşmaları gerektiğini tebliğ etmektedir. Nitekim İslam inkılabı rehberi hicri şemsi cari yeni yılda ve Nevruz mesajında, bu yılı milli birlik ve İslami insicam ve vahdet yılı olarak ilan etti.

  İmam Hamanei Müslümanları, düşmanların tefrika silahına karşı birlik içinde mücadele etmeye, bilinçli ve uyanık davranmaya çağırdı.İslam inkılabı rehberinin İran milletinden beklediği şey, sultacı güçlerin baskı ve şantajlarına karşı vahdet içinde mücadele etmeleri ve onların tefrikacı ve saptırıcı propaganda kampanyalarına aldanmamalarıdır. İmam Hamanei bu konuşa şunları belirtiyor:

Düşmanlar psikolojik savaşlar ve sinsi çalışmalarıyla İran milleti arasında etnik, kavmi ve mezhebi ihtilaflar yaratmaya, çeşitli halk kesimleri ve eğilimler arasında bozgunculuk yapmaya ve milli birliği yok etmeye çalışıyorlar.

  Batılı medya grupları ve propaganda odakları, İslam ülkeleri arasında tefrika yaratmaya çalışıyorlar. İslam inkılabı rehberi İmam Hamenei, bu tehlike konusunda Müslümanları uyarıp, şöyle buyuruyor: İslam ümmeti adlı görkemli , tam teçhizatlı ve düzenli bir orduyu çeşitli gruplara ayırma, onları birbirinden korkutup çatıştırma hedefi güdülüyor. Bu komplo gerçekleşirse, artık İslam ümmeti adlı ordu işlerliğini kaybeder. İslam dünyası kendi yapısını yeniden gözden geçirmeli ve vahdet meselesini ciddiyetle düşünmelidir.

islam ümmeti birliği

  Süper gülerin İslam dünyasına karşı tefrikacı propaganda kampanyalarını sürdürüp, Müslümanları zayıf düşürmenin nedeni, sömürgeci güçlerin rahatça İslam ülkelerinin zengin kaynaklarını yağmalama şartlarını sağlayıp, pekiştirmektir. İslam ülkeleri zenginliklerini doğru bir şekilde kullanabilirlerse, İslam dünyası dünyanın en büyük siyasi ve ekonomik gücüne dönüşecektir. İşte sömürgeci ve emperyalist devletler de böyle bir gerçekten korkmakta ve İslam ülkelerini sömürmeye çalışmaktadırlar. İslam inkılabı rehberi, sömürgeci devletlerin asıl hedefleri hakkında şunları kaydediyor:

İslam dünyası sınırsız doğal kaynakları, görkemli kültürel mirası, yetkin ve etkin insan gücü, bir buçuk milyarlık nüfusu ile sultacı güçlerin iştahını kabartmıştır. Nitekim onlar İslam alemini işgal edip, sömürmeye çalışıyorlar. Fakat Müslüman milletlerin vahdeti, bu fitne ve komplolar karşısında büyük bir set oluşturacaktır. Bu yüzden İslam düşmanları, su seddi kırmaya çalışıyor.

  Sömürgeci ve emperyalist güçlerin İslam ümmeti arasında tefrika yaratma hedefi doğrultusunda kullanabilecekleri en etkin silah mezhebi ve fırkacı ihtilaflardır. Elbette İslam mezhepleri arasındaki görüş ayrılığı ve ihtilaflar, doğal bir süreç olup, kendiliğinden tefrika kaynağı olamaz. Fakat batılı güç odakları, aldatıcı propaganda kampanyalarıyla halkı aldatıp, bazı Müslümanların bilgisizliği veya çarpık görüşlerini suistimal edip, Şiilerle ehli sünnet arasında çekişme ve çatışma çıkarmaya, müslümanlararası vahdet verici etkin ve sayısız ortak inanç ve kuralları önemsiz göstermeye çalışıyorlar. İmam Hamanei müslümanlararası vahdet ve dayanışmanın önemi hakkında şunları kaydediyor:

  İslam, Müslümanların kardeş olmasını ve kardeşçe davranmalarını istiyor. Sünniler veya Şiilerin ,yada başka bir mezhebe mensup olanların kendi dar çerçevelerinde kardeş olduklarını söylemiyor.

İslam “Müminleri kardeştir” diyor. Yani kim ki Kur’an-ı Kerim’e İslam dinine tek bir kıble Kâbe’ye inanıyorsa mümin sayılır ve müminler kardeştirler.Evet İslam’ın tebliğ ettiği şey budur.

  İslam ümmetini birbirine kenetleyecek etkenlerden biri, bu ümmetin sevgili peygamberi Hz. Muhammed –sav- nin bütün İslam mezhepleri tarafından özel bir şekilde sevilmesidir. İslam inkılabı rehberi bu konuda şunları kaydediyor: İran İslam cumhuriyetinin İslam dünyasını vahdete çağırdığı kıstas ve eksen Nebiyyi Mükerrem’in Mukaddes varlığı ve yüce adı’dır.

  İslam inkılabının zaferi ardından İran milletinin elde ettiği maddi ve manevi başarılara rağmen sömürgeci güçler yoğun propaganda kampanyası başlatıp İran Müslüman milletini İslam ümmetinden ayırıp, yalnız bırakmaya çalışıyorlar. Eğer bu sömürgeci güçlerin şom ve sinsi hedefleri gerçekleştirilirse, İslam dünyası büyük bir güç kaybına uğrayacaktır. İran milleti de dünya Müslümanlarının coşkulu ve ihlaslı desteğini de kaybedecektir. İslam inkılabı rehberi İmam Hamanei de, bu konuda şöyle buyuruyor:

İslam düşmanları fiili bir şekilde İslam dünyasında yoğun bir çalışma başlatıp, İran milletiyle diğer Müslüman toplumlar arasında uçurum yaratmaya çalışıyor, Şii ve Sünni mezhepleri adı altında Müslümanları iç savaşa sürüklemeye, Allah’a hamd olsun diğer milletler arasında gelişen ve artagelen İran milletinin etkin nüfuz ve yüksek itibarını sarsmaya özen gösteriyorlar.

  Bilindiği gibi Irak milletinin çoğu Şii Caferi mezhebine mensuptur. Batılı medya grupları ve güç odakları, İran’daki İslam inkılabını Şii inkılap olarak lanse edip, İran milletini diğer Müslüman milletlerden ayırıp, soyutlamaya çalışıyorlar. İmam Hamanei bu çarpık ve karalayıcı kampanyayı şiddetle reddedip, şunları vurguluyor:

  “İslam inkılabının İran’da zafere kavuşmasından sonra Amerika, İslam inkılabının şia inkılabı olduğu düşüncesini yaymaya çalıştı. Halbuki inkılabımız, İslam inkılabı ve Kur’an-î inkılaptır. İslami değerler, ve Tevhid bayrağını dalgalandırma, ilahî ahkâmı tanıtma, İslam’ın manevi değerlerini ihya etme konusunda onurlu bir başarı elde etmiştir.” Elbette günümüze kadar batının propaganda odakları, İran milletiyle diğer Müslüman milletler arasında tefrika çıkaramamıştır.

Müslümanlar, İran halkının yarattığı İslam inkılabının İslam dünyasının büyük bir dayanağı ve Filistin, Irak, Afganistan, Bosna Hersek ve Lübnan krizine karşı en etkin çözüm yolu sunan ve destekleyen bir güç olduğunun bilincindedirler. İslam düşmanları da İslam ümmetinin İslam inkılabına güvenip, ondan etkilenerek sultacı güçlerin hegemonyalarına karşı mücadele ettiğinin bilincindedirler.

  İslam inkılabı rehberi açısından, İslam aleminin vahdet ve dayanışması fiili olarak sağlanabilecektir. Fakat bunun şartı Müslüman milletlerin bilinçli bir şekilde vahdet yaratıcı etken ve unsurları takviye etmeleridir. Nitekim İmam Hamanei bu konuda şunları kaydediyor: Eğer milli birlik ve İslami insicam ve vahdeti geliştirmek istersek, ortak ilke ve değerler üzerine hareket etmeli ve de ihtilaf konusu olan tali ve feri meselelerle uğraşmaktan sakınmalıyız.

İslami inkılabı rehberi ayrıca, İslam aleminin sultacı ve hegemonyacı güçlerin tehdit ve tefrikacı girişimlerine karşı mücadele etmek için bir çok imkan ve araç-gereçlere sahip olduğuna değinerek şunları vurguluyor:

  “Acaba İslam ümmeti, sömürgeci güçlerin saldırı ve işgal politikaları karşısında kendi varlığını savunacak güçte değil midir? Bunun cevabı, Evet “Savunma gücüne sahiptir”den ibarettir. Çünkü İslam ümmeti kendi temel haklarını ve varlığını koruyup, savunacak birçok kabiliyet, araç ve gereçlere sahiptir. Çünkü İslam ümmeti, büyük bir nüfusa, zengin kaynaklara, seçkin ve olgun insan gücüne, manevi birikime, zorbalara karşı direniş gücüne sahiptir. İslam alemi en eski kültür ve medeniyet mirasına ve geniş imkanlara sahiptir. Bu yüzden İslam ümmeti bizzat ve pratikte kendini savunabilir. Peki niçin kendi haklarımızı savunamıyoruz? Çünkü farklı bahanelerle birbirimizden ayrılmışız, birlik ve dayanışma içinde bulunmuyoruz.

  Batılı güç odaklarının tefrikacı girişim ve komploları bir taraftan İslam alemindeki cahil ve ard niyetli kimselerin sinsi emelleri, diğer taraftan müslümanlararası ihtilafları körüklemektedir. Fakat Müslümanların daha bir kenetlenmeleri, birlik içinde bulunmaları hayatî önem taşımaktadır. Hicri şemsi yeni yıl için halka bir mesaj yayınlayan İslam inkılabı rehberi İmam Hamanei yeni yılı, milli birlik ve İslami insicam olarak ilan etmiştir.

  İmam Hamanei bu konuda şunları kaydediyor:

Yeni yıl, milli birlik ve İslami insicam yılıdır. Yani, İran milletinin içinde barınan bütün halk kesimleri, kavim ve milliyetler, mezhepler, meslekî kesimler arasında milli birlik geliştirilmeli, buna ilaveten uluslararası alanda Müslümanlar arasında insicam ve vahdet, kardeşlik bağı geliştirilmeli, İslam ümmetinin farklı milletleri ve mezhepleri arasında kardeşlik bağı zirveye ulaştırılmalı ve vahdet-i kelime sağlanmalıdır.


Vahdet ne demektir ?

İmam Humeyni'nin Düşünce Yapısında Vahdet Kavramı

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)