Allah Teala Kullarına En Hayırlı Olanı Seçer
یُرِیدُ اللّهُ بِكُمُ الْیُسْرَ وَلاَ یُرِیدُ بِكُمُ الْعُسْرَ
Allah Teala"nın kötü iş yapmadığına ve zulmetmediğine inandığımıza göre, Allah Teala"nın kullarına en uygun olan şeyi takdir ettiğine de inanmalıyız. Çünkü bunun aksi de adalete aykırı olup, zulmetmektir.
Bir kulun kendi hakkında bir şeyi yararlı görmesi mümkündür. Ama her şeyden haberdar olan Allah, kullarını sevdiğinden ve onlara karşı merhametli olduğundan, onlar hakkında maslahatlarının gerektirdiğini (faydalı olanı) yapar; gerçekte maslahat olmadığı halde, kulların kendi maslahat gördüklerini değil.
Allah Teala şöyle buyuruyor: Allah sizlere kolaylık istemiştir ve sizlere zorluğu irade etmemiştir.[1] . Hoşunuza gitmeyen bir şey hakkınızda iyi olabilir ve hoşunuza giden bir şey de hakkınızda kötü olabilir. Allah bilir siz bilmezsiniz.[2]
Yüce Allah üstün hikmet sahibidir. O, faydalı olmayan hiçbir işi yapmaz. Bütün alemi özel bir nizam üzere yaratmıştır. Öyle ki, onun hiç bir noktası hesapsız ve düzensiz vücuda gelmemiştir. Alemde varolan hiçbir şey düzensiz ve gereksiz yaratılmamıştır. Gökleri yedi kat üzerine yaratan O"dur. Rahman"ın bu yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın. Gözünü bir çevir bak, bir çatlak görebilir misin? Bir aksaklık bulmak için gözünü tekrar tekrar çevir bak; ama göz umduğunu bulamayıp bitkin ve yorgun düşer.[3]
Sonsuz kerem, ihsan ve lütuf sahibi olan Allah Teala nimetlerini esirgemeden daima kullarına bağışlamaktadır. Varlık alemi baştan başa O"nun yaratıklarına, özellikle de en şerefli yaratığı olan insanoğluna olan ihsanıdır.
Kendisi şöyle buyuruyor:
Sizin için yeri durak, göğü bina eden, size şekil verip de şeklinizi güzel yapan, sizi temiz şeylerle rızıklandıran Allah"tır. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir![4]
Varlık alemindeki bazı olayların felsefelerini bilmediğimizde, onların zulüm ve haksızlık olduğunu sanmayalım sakın. Bu düzen, varlığını öyle ilim ve güç sahibi bir vücut kaynağından almıştır ki, zulmetme etkenlerinin hiç biri onda bulunmamaktadır. Bizim için ne irade etmişse, ne istemişse lütuf ve muhabbetinden kaynaklanmıştır.
Yüzeysel bir bakış açısında bazı şeyler yararsız veya zararlı gözükse dahi bu, bizim aklımızın ve ilmimizin kısıtlı ve sınırlı oluşundan böyle gözükmededir. Biz insanlar çok az bir ilme sahibiz ve varlık hakkındaki bilgilerimiz çok sınırlıdır.
Nitekim Allah Teala buna işaret ederek şöyle buyurmuştur: .Ve size ilimden ancak az bir şey verilmiştir.[5]
Bunun için bir şeyin zararlı veya yararlı olup olmadığını bilmek için, onun sadece insanlardan bir grup veya birisiyle olan ilişkisine bakmamak, her yönden incelemek gerekmektedir. Aslında bir yönden faydalı, diğer bir yönden de zararlı olan bir şeyi, mutlak şer bilmenin kendisi çok büyük bir hatadır. Sıkı bir zincirleme bağlantısı olan alemdeki bu olaylar, bir yer için, bir zaman için ve bir grup için zararlı gözükse de, başka yönlerden faydası daha da fazla olabilir.
Dünyada zorlukların ve belaların olmadığını söylemek istemiyoruz. Dünya hayatında bir çok zorluklar, musibetler ve iniş çıkışlar vardır ve kesinlikle de var olmaya devam edecektir.
Öyleyse, her zorluğu aklımızın gelişmesi için bir vesile ve ruhumuzun kemale ermesinde bir manevra meydanı bilmeliyiz. Kendi elimizle kendimizi bu zorluklar ve musibetler girdabına atarak, alın yazımız budur deyip teslim olmalıyız demek istemiyoruz. Hayır, mü"min bir insanın, daima zorluklarla savaşması, direnmesi, çaba göstermesi, aklını çalıştırarak bulunduğu her durumdan ve karşılaştığı her olaydan ruhunu kamilleştirmek için faydalanması gerektiğini söylüyoruz.
Zira, her ne kadar belalar, zorluklar ve musibetler, Allah"ın kahır ve gazap suretiyle tecelli eden yüzüdürse de, onların insanın tekamülündeki rolü nazara alındığında, aslında karşılığında şükredilmesi gereken büyük nimetlerden oldukları ortaya çıkıyor.
Hz. İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurmuştur:
Hiçbir bela yoktur ki, onu Allah"ın bir nimeti kuşatmış olmasın.[6]
O halde dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki, nimetin nimet olması ve zorluğun da belaya dönüşmesi bizim kendi tutum ve tavrımıza dayalı olan bir olaydır. Bizler tüm belaları nimete dönüştürerek kemale yönelebileceğimiz gibi, nimetleri de belaya çevirerek şeytanlara yem olabiliriz.
[1]- Bakara: 185
[2]- Bakara: 216
[3]- Mülk: 3, 4
[4]- Mü"min: 64
[5]- İsrâ: 85
[6]- Bihar-ül Envar c. 87 s. 374
İNSAN ACZ İÇERİSİNDEDİR YALNIZ ALLAH A BAĞLILIĞI ORANINDA YÜCELİR
ALLAH"A GİDEN BAZI YOLLARIN AÇIKLANMASI