İnsanın Yaratılışı-2
Ansızın kuyrukları çok süratli hareket eden binlerce hayvancık yumurtalığı kuşatır. Hayvanların bu hareketlerine mikroskopla bakıldığında hafif rüzgarda hareket eden çimeni andırmaktadırlar. Bu hareketlilik hayvanlardan bir tanesi yumurtanın içine girene kadar devam etmektedir. Bütün spermler ilk olarak yumurtanın içine girmeye çalışır. Yumurtayı dölleyecek sperm yumurtaya yaklaştığında yumurtanın salgıladığı bir sıvı spermin koruyucu zırhını eritir ve spermin ucundaki eritici enzim kesecikleri açığa çıkar. Sperm yumurtaya ulaştığında bu enzimler yumurtanın zarını delerek spermin içeri girmesini sağlar. Yumurtanın etrafını kuşatan spermler içeri girmek için büyük bir yarışa başlarlar. Yumurtayı genelde tek bir sperm döller ve bu andan sonra başka bir spermin içeri girmesi ihtimali kalmaz. Bunun sebebi yumurtanın etrafında bulunan elektriksel alanın ilk spermin içeriye girmesiyle itici özellik kazanmasıdır. Böylece ilk sperm zarı delerek yumurtalığa girdikten sonra delik yer kapanır, yumurtanın protoplazması da toplanıp diğer spermlerin içeri girmemesi için bir tür sıvı salgılar. Sonuçta 200 milyon spermden sadece bir sperm yumurtayla birleşir ve insan denen varlık meydana gelmiş olur. Elbette Allah’ın istemesi ve kuşatıcı rahmet sayesinde iki ya da üç sperm de yumurtayı dölleyebilir ve bunun sonucunda da rahimde ikizler ya da üçüzler meydana gelir.
Zigot
“Gerçek şu ki biz insanı (erkek ve kadın menileriyle) karışık bir nutfeden yarattık.”[1]
Bir insanın meydana gelmesi için başlangıçta yumurta, yani dişi hücre spermlerden bir tanesini içine alarak rahime girmelidir. Beyaz bir tanecik olan yumurta, erkek hücrenin yani spermin 250 bin katıdır. Bundan dolayı yumurta sperm seliyle karşılaştığında onlardan bir tanesini içine almaktadır. Erkek hücrenin sayıları yarıya düşmüş olan kromozomları, yumurtanın kromozomlarına karışmakta ve sonuçta “zigot” adında yeni bir varlık meydana gelmektedir ki Kur’an literatüründe buna “emşac” denilmektedir.
Bu erkek ve dişi hücre için en iyi yaşam ortamı temin edilmiş olsa dahi, birleşmediği ve Kur’an’ın ifadesiyle “emşaç” denen zigotu meydana getirmedikleri taktirde yaşamaya güç yetirememekte ve de sonuç olarak ölmektedirler.
Döllenme olayından sonra zigot (emşac) bölünmeye başlamaktadır. Önce ikiye, sonra dörde, daha sonra sekize… bölünmekte, bu şekilde peş peşe bölünmelerin sonucunda da hücre yığınları meydana gelmektedir.
Cenin’in Şekillenmesi
“O, yaratan, var eden, şekil veren, Allah’tır. En güzel isimler onundur.”[2]
Hücrelerin, yani ceninin yapısının malzemelerinin tamamlanmasından sonra bol miktarda hücre, insan yapısının oluşumu için rahime verilmektedir ve rahimde ceninin oluşumu başlamaktadır.
İlk başta sayılması mümkün olmayan bu hücreler Allah-u Teala’nın kudreti ile geniş rahmetinin gölgesinde birbirinden ayrılmakta, daha sonra bunlardan her biri kendi özel yerlerine gitmektedirler. Beyin hücreleri, göz hücreleri, kulak hücreleri… Bu şekilde aynı organların zerreleri, birbirlerini bulup organ teşkil etmeye koyulmaktadır. Böylece ceninin yapısı hücreler vesilesiyle oluşturulmaktadır.
Ceninin sol tarafında bulunan küçük kese, ceninin besin kaynağı mesabesindedir. Kan içinde yüzen bu kese, sindirim sistemi ve teneffüs organı tarafından alınıp kana karıştırılan yiyecek, su ve oksijeni almakta ve göbek yoluyla bebeğe ulaştırmaktadır.
Allah’ın her şeyi kuşatan sonsuz rahmeti budur ve Allah’ın eserleri yaratılmışların her zerresinde güneşten daha aydın bir şekilde görülmektedir.
[1] İnsan, 2
[2] Haşr, 24
İnsanın Yaratılışı-1