Seyidüş-Şüheda Ebi Abdullah-il Hüseyin (a.s)-3
İslam için meydana gelen diğer bir musibet de, Osman’ın hilafeti döneminde zirveye çıkan sınıfsal ihtilaflardı. Emir’ul Müminin, “Şıkşıkiye” adlı hutbesinde ona şöyle işaret etmektedir:
“Beni Ümeyye Osman’ın etrafını sararak, Müslümanların Beyt'ul Malını, bir devenin otları yuttuğu gibi yuttular.”
Meydana gelen diğer bir musibet de, saraya ait yalancı ruhanilerin yaptıkları uyduruk hadislerdi. İslam’ın özünü baltalayan çok sayıdaki bu hadislerin arasından bir örnek rivayeti aşağıya alıyoruz:
“Necm Süresi nazil olduğunda Resulullah süreyi müşriklere okudu. “Efe reeytmu-l late vel uzza” (Lât ve Uzza hakkındaki görüşünüz nedir?) ayetine geldiği vakit, Şeytan peygamberin ağzına; “yüce aslanların -putlar- kıyamet gününde şefaat sebebidirler” şeklinde bir söz attı. Müşrikler bu söz üzerine sevindiler ve peygamber secde ettiği vakit, onlar da secdeye kapandılar.”
Bu çeşit hadislerin; İslam’ın, Kuran’ın ve Peygamber’in değerini nasıl yok ettikleri ortadadır.
Meydana gelen diğer bir mesele de, Müslümanlara hakim olan hayret verici bir korkuydu. Özellikle Muaviye zamanında Ehl-i Beyt muhabbetini taşıyan herkes öldürülüyordu. Bu korku ortamının, tesirini gün geçtikçe artırmasıyla öyle bir zemin hazırlandı ki Yezid gibi biri, açıkça halkın arasında şunları söylemesine kadar vardı: “Beni Haşim hükümranlık için bir oyun oynadılar, Allah tarafından bir haber ve Melekût aleminden bir Kuran gelmemiştir.”
Acaba İmam Hüseyin için, mevcut olan bu kıyam zemini ve şartları altında kıyam etmesi islamî bir görev ve gereklilik değil miydi?
Söylenmesi gereken diğer bir şey, tertemiz İmamların, Ebi Abdullah-il Hüseyin için yas tutmayı önerdikleri, onun kabrinin ziyaret edilmesini çok tavsiye ettikleri ve bunun için büyük mükafatlar saydıkları meselesidir. O rivayetlerden bazılarında bunun sebebi, velayetin canlı tutulması olarak açıklamıştır. Biz bununla ilgili çok sayıdaki rivayetlerden, Vesail-uş Şia’nın sahibi, kitabının ziyaretler bölümünde naklettiği bir hadisi getirecek ve ardından bu hadis hakkında kısa bir açıklama yapacağız.
Fuzeyl b. Yesar, İmam Sadık (a.s)’in şöyle buyurduğunu nakleder:
“Acaba, oturumlarınızda yas tutuyor ve başımıza gelen musibetleri hatırlıyor musunuz?” “Evet” dedim. “Ey Fuzeyl! Ben o tplantıları severim. Bizim işimizi canlı tutun. Kim bize ait olan işi (velayeti) canlı tutarsa, Allah ona rahmet etsin. Ey Fuzeyl! Kim bizi anar, biz onun yanında anılırsak ve onun gözünden bir sineğin kanadı kadar bile olsa yaş akarsa, Allah denizlerin köpüğü kadar bile olsa onun günahlarını bağışlar.”[13]
[13] Bihar, c.10
Seyidüş-Şüheda Ebi Abdullah-il Hüseyin (a.s)-2
Seyidüş-Şüheda Ebi Abdullah-il Hüseyin (a.s)-1
Hüseyni Hareketin Ölümsüzlük Sırrı
İmam Hüseyin’in (a.s) Kıyamının Nedeni
İmam Hüseyin (as)-1