Ahlakî Fesattan Uzak Kalmak
Kız veya erkek bir gencin veya kadın ve erkeğin evlenmedikleri takdirde fesat ve ifsattan temiz kalabilmesi mümkün değildir. Birkaç milyonluk kadın ve erkek arasında evlenmediği halde temiz ve iffetli kalabilen bir genç bulabilmek çok zordur.
Eğer bir genci evlenmediği bir halde zahir ve batın temizliği içinde görecek olursak, onu ilâhi velilerden biri olduğunu söylememiz gerekir.
Evlenmediği halde günahtan korunmak, kirliliklerden uzak durmak, isyan ve tuğyandan sakındırmak, Yusuf-i bir iştir.
Evlenmedikleri halde kadın ve erkeğin bir arada yaşadığı ev, fesattan uzak olamaz.
Erkek kadın olmaksızın ve kadın da erkek olmaksızın şehvet ve içgüdüleri etkili olduğu halde ve de şehvet ve içgüdülerin baskısı altında ezildikleri takdirde her ne kadar da az da olsa fesattan arınamaz, ruhsal, ailesel ve toplumsal çeşitli sıkıntılardan rahat bir hayat sürdüremez.
İlâhi ve doğal bir gerçek olan evlilik bir takım sorunları kolaylaştırıcıdır. Gençlerin temizliğinin devamını sağlayan bir etkendir. Onların takva ve iffetini korumaktadır.
Toplum içinde olan bir ev, kadın ve erkeğin evlenerek ve birbirinin hakkına riayet ederek onda yaşadıkları takdirde esenlik ve huzur içinde olur.
Müslüman’ın evi nerede olursa olsun vahiy ışığı ile aydınlanmalı, Allah’ı zikretme tecellisi içinde olmalı, yücelik ve azamet ocağı haline gelmeli, gece gündüz Hakk’ın tespih edildiği bir yer olmalıdır.
“Allah’ın yüksek tutulmasına ve içlerinden adının anılmasına izin verdiği evlerde, insanlar sabah akşam o’nu tespih ederler.”[ Nûr, 36]
Böyle bir ev, Hakk’a ibadet ve itaatle aydınlandığı ilâhi emir esasınca, evliliğin gerçekleştiği ve içinde kadın ve erkeğin tüm ilâhi ve insani haklara riayet ettikleri takdirde bir müminin evi olabilir.
Evet, Kur’ân-ı Kerim evliliği emretmesiyle bu sünnetin hayata geçirilmesiyle, kadın ve erkeğin bir takım sıkıntılarının azalmasını, her ikisinin de terbiye ve rahmet eteklerinin kirlilik ve fesattan uzak durmasını istemiştir. Kadın ve erkek ortak bir hayat kurarak ve birlikte hareket ederek evi Allah’ın zikredildiği ve Hak Teâlâ’nın tespih edildiği bir yer haline getirmelidirler.
Böyle bir evin atmosferinde, kadın ve erkek Hakk’ın gerçek kulu olur, çocukları fazilet meyvesi haline gelir, amel, davranış, ahlâk ve hareketleri ilâhi adabın bir tecellisi olur ve metotları da Hakk’ın değerli peygamberlerinin metoduna benzer.
Mümin bir kadın mümin bir erkekle evlenince, onların her ikisi de ilâhi meselelere riayet etmekle yükümlüdürler. İki yardımcı, iki merhametli dost, iki arkadaş, iki yoldaş, iki sırdaş, iki iman kaynağı, iki aşk ve muhabbet direği olarak hayat atmosferini her türlü zorluklardan korur ve bir sorun ortaya çıktığı zaman da çok kolay ve sade bir şekilde o sorunu çözmeye, sabır ve tahammül silahıyla da hastalıkları tedavi etmeye çalışırlar.
Gençleri Dinden Uzaklaştıran Sebebler-5
Gençleri Dinden Uzaklaştıran Sebebler-4
Gençleri Dinden Uzaklaştıran Sebebler-3
Gençleri Dinden Uzaklaştıran Sebebler-2
Gençleri Dinden Uzaklaştıran Sebebler-1