• Nombre de visites :
  • 1635
  • 17/5/2011
  • Date :

Ahlak-Din İlişkisi-8

ahlak-din ilişkisi

    Ahlakî İstisnalar

    Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz. Kant, ahlakın ana sıfat ve aslî vasıflarının istisnası olmadığını bildirmiştir. Mesela ona göre, sadece doğruyu söylemek veya en azından susmak gerekir. Doğruyu söylemenin kötü olması imkânsızdır. Kant’a, “Eğer doğruyu söylememiz, salih bir kulun öldürülmesine neden olacaksa, ne yapmalıyız?” diye sorulduğunda, Kant şu cevabı vermiştir: Bu sizi ilgilendirmez, öldüren kişi kötü yapmış olur. Siz doğruyu söylemelisiniz.

    Şöyle meşhur bir söz vardır: Eğer bir peygamberin hayatı sizin yalan konuşmanıza bağlı ise, yalan konuşmalı ve bu yolla da peygamberi kurtarmalısınız. Hadislerin de bildirdiği gibi, bir müminin malı talan tehlikesi altında ise ve yalan konuşmakla da kurtarılabilecek ise, yalan söyleyin ve müminin malını zulüm karşısında koruyun.

    Kant ise şöyle demiştir:

Yalan konuşma hakkına sahip değilsiniz, doğruyu söyleyemiyor iseniz susmalısınız. Ama eğer konuşmak zorunda iseniz, mutlaka doğruyu söylemelisiniz. Doğru söylemenizden bin zarar da doğacak olsa, bundan siz sorumlu değilsiniz.

    Biz, insanın kemal ve saadetinde müdahil olan şeyin iyilik ve kötülük olduğunu kanıtladığımıza ve öte yandan da peygamberlerin varlığının insanların saadetinde nasıl bir rolü olduğunu anladığımıza göre, peygamberlerin hayatî tehlikede bulunduğu yerlerde hiç şüphe etmeden yalan söyleriz. Peygamberin canını korumanın yararı, yalanın doğuracağı hiçbir zararla kıyas bile edilemez. Buna binaen hiçbir taabbudî delile gereksinim duymayız. Bir peygamberin, imamın, hatta bir müminin ve suçsuz salih bir insanın canı bir yalan ile kurtarılacaksa eğer, akıl bunun yapılması gerektiğine hükmeder. Burada doğru konuşmak iyi değildir. Hatta eğer insan yalan konuşmakla iki mümini barıştırabilecekse, (daha başka zararlar doğurmaması durumunda) yalan konuşmalı ve onları barıştırmalıdır. Sahi, iki müminin arasını bulmak ve onları barıştırmak için yalan konuşmanın iyi olma nedeni nedir? Çünkü bu iş, insanların yetkinlik ve mutluluk yolunu açacaktır. Öyleyse, insanların zavallılığına neden olan ve istenmedik bir şey olan yalanın bazı istisnaları da vardır ve mukaddes şeriat sahibi, bu istisna durumlarını kendi aklımızla belirleme işini bize bırakmamış ve bizzat şeriatta bu istisnalara yer vermiştir. Hatta gıybetin nerelerde câiz, nerelerde farz ve nerelerde yasak olduğunu belirlemiştir. Eti helal olan ama kesilmeden ölmüş bir hayvan etinin yenebilmesi, bizzat Kur’an ayetinin nassıyla açıklanmış, insan hayatının sadece bunu yemeye bağlı olması durumunda tecviz edilmiştir. Mecburi durumlarda böyle bir hayvan etini yemenin sakıncası yoktur. Ölmüş hayvan etinden yemek haramdır; ama eğer bir insanın hayatı bunu yemeğe bağlı ise, yaşaması için ondan yemelidir. Mukaddes şeriatta ve özellikle de Şia fıkhında bütün bu istisnalar geniş olarak açıklanmış ve hepsi de aklî dayanaklara oturtulmuştur. Eğer aklımızı doğru olarak işletebilirsek, tümünü aklen açıklayabiliriz. Din öğretilerini olması gerektiği gibi anlayabilmemiz için yüce Allah’tan tevfik ve başarı diliyorum.  

Tercüme: Şeyh Cafer Bayar


Ahlak-Din İlişkisi-7

Ahlak-Din İlişkisi-6

Ahlak-Din İlişkisi-5

Ahlak-Din İlişkisi-4

Ahlak-Din İlişkisi-3

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)