Doğru Konuşmak-2
Peygamber Efendimiz (Sallellahu aleyhi ve alihi) selam verme konusunda herkesten önce davranırdı. Hatta kadınlara ve çocuklara bile selam verirdi. Bir kimse ona selam verirse, selamının cevabını ondan daha güzel verirdi.
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:
وَ إِذَا حُيِّيتُم بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّواْ بِأَحْسَنَ مِنهَْا أَوْ رُدُّوهَا إِنَّ اللَّهَ كاَنَ عَلىَ كلُِّ شىَْءٍ حَسِيبًا
Bir selam ile selamlandığınız zaman, ondan daha güzeliyle selam verin veya verilen selamı aynen iade edin.
Yine “İnsan halkla karşılaştığı zaman mütevazı olup alçak gönüllü davranmalıdır ve herkese sosyal konumuna yaraşır bir şekilde saygı göstermelidir” diye emretmiştir.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
وَ عِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلىَ الْأَرْضِ هَوْنًا
Rahmanın kulları, yeryüzünde mütevazı olarak yürüyen kişilerdir.
Şu konuyu da hatırlatmak gerekir ki; mütevazı ve alçak gönüllü olmak, insanın kendisini başkalarının gözünde rezil edip şahsiyetine zarar vermesi anlamına gelmez. Mütevazı ve alçak gönüllü olmak; sahip olduğu üstünlükleri ve meziyetleri insanların yüzlerine vurmamak, başkalarının abartılı meziyetlerini sahiplenmemek, halkı küçük ve naçiz saymamaktır.
Aynı şekilde insanlara saygı göstermek de onlara yağcılık yapmak ve dalkavukluk etmek anlamına gelmez. Saygı göstermek; bütün insanlara dinî ve sosyal meziyetlerine göre değer vermek, büyüklere büyüklüklerine göre hürmet etmek, başkalarına da insanlıklarına göre ihtiram etmektir.
Yine insanlara saygı göstermek ve hürmet etmek; kim kötü bir iş yaparken görülse ağzını kapatıp geçip gitmek, bir toplantıda insanlık şerefine aykırı bir şekilde davranan veya dini kurallara muhalif işler yapan kişileri onaylayıp onların içine karışmak, rezil olma korkusundan dolayı onların renklerine bürünmek anlamına gelmez. Çünkü insanlara saygı göstermek, boya posta saygı göstermek anlamına değil; onların insanlık şereflerine ve dinî meziyetlerine hürmet etmek anlamına gelir. Dolayısıyla bir kimse eğer insanlık şerefini ve dinî meziyetlerini yitirirse, ona saygı göstermek için hiçbir delil kalmamaktadır.
Peygamber Efendimiz (Sallellahu aleyhi ve alihi) bu konuda şöyle buyurmaktadır:
Başkalarına boyun eğmek (saygı göstermek) amacıyla, Allah’a isyan etmemek gerekir.
İyilerle Oturup Kalkmak
İnsan, insanların birçoklarıyla karşılaşmasına karşın; hayatın gerektirdiği bazı nedenlerden dolayı bazı insanlarla daha çok oturup kalkmak zorundadır. Böyle kişilere “Arkadaş” denir.
Kuşkusuz arkadaşlık ve dostluk iki kişi veya birkaç kişi arasında var olan ahlak, tarz, huy, meslek v.b. gibi uyumlardan dolayı oluşmaktadır.
Beraber oturup kalktıkları için arkadaşlardan biri ötekine yavaş yavaş ahlakını ve görgüsünü aşılar. Bundan dolayı insan, iyi arkadaşlar seçmek zorundadır. Çünkü onların güzel ahlakı ona da sirayet edecektir. Onların şaibesiz arkadaşlıklarından ve hayır severliliklerinden yararlanacaktır. Onların arkadaşlıklarının kalıcılığı konusunda umut dolu olacaktır. Bunlardan daha önemlisi, insanların gözünde kendisinin sosyal yönünü ve değerini artıracaktır.
Müminlerin Emiri Ali (Aleyhisselam) şöyle buyurmaktadır:
Arkadaşların en iyisi, seni hayırlı şeylere ileten kişidir.
Yine şöyle buyurmaktadır:
Kişi, arkadaşıyla ölçülür.
Kötülerle Oturup Kalkmak
Kötülerle ve fasıklarla oturup kalkmak, birçok bedbahtlığa ve kötü sonuca neden olur. Bu konunun açıklığa kavuşması için katillere ve suçlulara (hırsız, eşkıya v.b. gibi) doğru yoldan sapmalarının nedenini soracak olsak hepsinin de “Kötülerle oturup kalkmak bizi bu günlere düşürmüştür” diye cevap verecek olmaları yeterlidir. Bin tane kötü insan arasında isteyerek kötü yolu seçmiş birini bulmak olanaksızdır.
Müminlerin Emiri Ali (Sallellahu aleyhi ve alihi) şöyle buyurmaktadır:
Kötülerle oturup kalkmaktan sakın. Çünkü kötü arkadaş seni kendine benzetir. Seni kendine benzetmedikçe (arkadaş olup) sana bağlanmaz.
Yine şöyle buyurmaktadır:
Kötü arkadaştan sakın. Çünkü seni değersiz bir şeye satar.
Doğru Konuşmak-1