ON İKİNCİ İMAM
On ikinci imam, Hz. Askeri'nin (a.s) oğlu, Hz. Mehdidir. (Allah zuhurunu çabuklaştırsın.) Genelde İmam-ı Asr ve Sahib-ez Zaman lakaplarıyla anılır. İsmi Peygamber efendimizin isminin aynısıdır. 256 yahut 255 H. yılında Samerra şehrinde dünyaya geldi. 260 yılına kadar babasının kefaleti altında gizli olarak yaşadı. Özel Şiilerden başkası onu görme şerefine ulaşamadı.
Babası vefat ettikten sonra imamet makamına ulaştı ve Allah'ın emriyle gaybeti seçti. İstisnalar hariç özel naiplerden başkasına gözükmüyordu. [59]
ÖZEL NAİPLER
Hz. Mehdi (Allah zuhurunu çabuklaştırsın), babasının ve ceddinin güvenilir ashabından birisi olan Osman b. Said'i kendisine naip edip, Şiilerin sorularına onun vasıtasıyla cevap veriyordu.
Osman b. Said vefat ettikten sonra onun oğlu Muhammed b. Osman Hazretin naibliğine ulaştı. Daha sonra Ebu'l Kasım Hüseyin b. Ruh-i Nevbahti imamın özel naipliğini yaptı. Son olarak imamın mukaddes temsilciliğini yapan, Ali b. Muhammed Semuri olmuştu.
Ali b. Muhammed Semuri'nin ölümüne (329 h.k.) bir kaç gün kala hazretten bir bilgi geldi. Ali b. Muhammed Samuri'ye altı günden sonra öleceğini bildirerek özel naiplik döneminin artık sona erdiğini ve gaybet-i kübranın yani büyük gizlilik döneminin başlayıp, Allah zuhur için izin verinceye kadar devam edeceğini de ilan etmiş oldu.[60] Bu bilgi gereğince gaybet iki bölüme ayrıldı:
Birincisi, gaybet-i suğradır (kısa gaybet dönemi). İki yüz altmış yılından başlar, üç yüz yirmi dokuzda biter. Yaklaşık olarak yetmiş yıl sürdü.
İkincisi: gaybet-i Kübra'dır (büyük gaybet dönemi). Üç yüz yirmi dokuzdan başlar ve Allah, zuhur izni verinceye dek devam edecektir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ittifakla kabul edilen hadiste şöyle buyuruyor: "Eğer dünyanın bir günü bile kalırsa Allah, o günü o kadar uzatır ki, benim torunlarımdan olan Mehdi zuhur etsin. Ve dünyayı zulümle dolduğu gibi adaletle doldursun."[61]
GENEL AÇIDAN HZ. MEHDİ'NİN (A.F) ZUHURU
Peygamberlik ve imamlık konularında açıkladığımız gibi yaratık türlerinin hepsinde geçerli olan genel hidayet yasası gereği, insan türü de zorunlu olarak onu, insanlık üstünlüğüne ve saadetine ulaştırabilecek özel bir güçle (vahiy ve nübüvvet) donatılmıştır. Apaçıktır ki, eğer böyle bir üstünlük ve saadet, toplumsal bir yaşantıya sahip olan insan için mümkün olmayıp vuku bulmamışsa böyle bir donatım, boş ve batıl olur. Bilindiği gibi yaratılışta lağviyet ve batıllık yoktur.
Başka bir deyişle şöyle diyebiliriz; insanoğlu yeryüzüne yerleştiği günden beri tam anlamıyla mutluluğu içeren toplumsal bir hayat arzusunu taşır ve böyle bir günün geleceği ümidiyle adım atar. Eğer objeler dünyasında böyle bir arzu ve isteğin, gerçekleşir yönü olmasaydı böyle bir arzu onun tabiatına yerleşmezdi. Nitekim yemek olmasaydı açlık, su olmasaydı susuzluk ve neslin devam etmesi olmasaydı cinsel istek düşünülemezdi.
Dolayısıyla zorunlu olarak dünyanın geleceği, adalet, sulh, sefa ve samimiyetle dolu bir güne sahip olacaktır. İnsanlar fazilet ve üstünlüklerle dolup taşacaktır.
Elbette böyle bir olay insanın kendi eliyle gerçekleşecektir. Böyle bir toplumun lideri,insanlık dünyasının kurtarıcısıdır ki rivayetlerde Mehdi diye anılmaktadır.
Yahudilik, Hıristiyanlık, Vesenilik, Mecusilik ve İslamiyet gibi dünyada hakim olan din ve mezheplerde beşerin kurtarıcısı diye birisinden söz edilmiştir. Tatbik ve uyarlamada farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen hepsi onun zuhur edeceğini müjdelemişlerdir.
İttifakla kabul edilen Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) bu hadisi "Mehdi benim neslimdendir." şu hususu vurgulamaya yöneliktir.
Beklenilen Mehdi (af)-5 Yeryüzü Adaletle Dolacak
İmam Mehdi (af) İle Mülakat
İMAM MEHDİ (as)IN KISACA HAYATI
Gaybet-i Suğra ve Kübra