İnsaflı bir Avrupalının itirafı
Sigmud Hunke bir Avrupalı. Hem Avrupalı kadirbilmezlerden, hem de yerli haddini bilmezlerden daha insaflı biri.
Sigmud Hunke, bir yazısında ecdadımız Osmanlı ile ilgili, hakkı hak sahibine verdiği yazısında diyor ki:
"Kendilerine batının ve son yüzyıl insanlığının sayısız değerler borçlandığı İslâm medeniyetinden söz ederek hakikatı ortaya çıkarma zamanının geldiğine inanıyoruz.
Heyhât !
Yüz tane tarih, ilim, fikir san'at eserini karıştırırsanız doksansekizinde bu medeniyetin adını bulamazsınız. Bu harcıâlem eserler Mısır ve Mezopotamya'ya kısaca dokunduktan sonra, yunan ve Roma'yı uzun uzun ve hayranlıkla anlatırlar. Sonra, bin yıl sanki hiç yaşamamış gibi, hemen yeni çağa atlarlar.
Pek tabii Avrupa'nın en yakın komşusu medeniyette hocası olan Müslümanların tam yediyüz yıl medeniyet ışığı taşıdıklarını, böylece Yunanlılardan iki kere daha fazla bir zaman insanlığı aydınlatmış olduklarını ağızlarına bile almazlar.
Onlara sorarsanız:
O kadar çok sayıda İslâm sanatkârı, tabib, filozof, dilci, besteci, edebiyatcı, mucit, mimar, matematikci vesairenin rolleri sadece ilk çağ Yunan düşünce ve ilim hazinelerini batıya aktarmaktan ibârettir. Yani onlara o da sırf Yunanlıların hatırı için, bir çeşit "postacı" görevi lütfen verilmekte, asıl maksat da burada gizlenmektedir.
Bunların asıl maksatları İslâm Medeniyeti'nin Avrupa'ya hocalık eden büyük başarılarını unutturmak ve onlara hakaret etmiktir."
Evet, Sigmud Hunke'nin beyanları aynen icra ediliyor. Ecdadın başarıları tersyüz edilip bize ve ecdadımıza hakaretler yağdırılıyor. Onların işbirlikçileri bizdeki şeytanlar bu işi melunca götürüyorlar.
Bu ülkeyi seven, gerektiğinde şehadete de hazır olan herkesin bilmesi gerekenlerden biri de şudur:
Türkiye, medeniyeti ölmüş bir ülke değil, medeniyeti dondurulmuş bir ülkedir. Türkiye her an için önceki medeniyete dönebilir.
Biz medeniyet ve kültürümüzü yitirdiğimiz için değil, inancımızı yitirdiğimiz için düşüşe uğradık. Niçin Saadet Çağı'na (Asr-ı Saadet'e) hiç kimse bir medeniyet çağı etiketini koyamamaktadır?
Öyle ise, ayaklarımız üzerinde taşıdığımız bedenimizin tepesindeki başın kendi başımız olduğuna inanıyorsak, bu başta taşıdığımız inanç ve fikirlerin kendimizin inanç ve fikirleri olduğundan emin olmalıyız.
Yoksa Avrupa'nın kepazeliğini medeniyet kabul edip onlara kulluk eden şeytanlara gerçekleri anlayabilecekleri lisanla izah etmek lazım. Onlara özenmek medeniyet değildir. Osman Yüksel Serdengeçti batıcılık yapanlara diyor ki:
"Medeniyet dediğin ilim, irfan demektir, Bizdekine gelince düpedüz bok yemektir."
(Milli Gazete- Mevlüt İzcan, 20,11,2000
Batı Medeniyetinde İslamın Rolü-5