Zuhuru Beklemenin Gerçeği-2
Gönül, sen kendini aynada eğri görürsün elbette
Ayna değil, sen eğrisin; kendini düzelt sen önce
Biri kuyuya gidiyordu, kuyuda ay’ı gördü birden
Ay semadan seslendi, “Ben burdayım.” acele etme sen
Bu aşağılarda ay’ı arama, yoklukta varlık olmaz
İnsan ebucehil karpuzu ekerse, asla şeker kamışı bitmez[1]
Zuhuru beklemenin ne anlama geldiğini açıklayan birçok hadisler vardır. Ebu Basir’in İmam Cafer Sadık’tan (a.s) rivayet ettiği bir hadis şöyledir:
“Kâim’in zuhuru için her biriniz, Allah için bir ok hazırlamakla olsa bile bunu hazırlasın.” [2]
Bu hadisin anlatmak istediği şudur: İnsan, cihat ve mücadele eri olmadığı müddetçe kendisini Hz. Mehdi’yi (a.f) bekleyenler safında görmemelidir. İşte bu, mübarek Ramazan ayının gecelerinin dualarında dikkat çekilen gerçeğin özüdür. Bu duaların birinde şöyle geçer:
“Allah’ım, senin yolunda senin velin ile öldürülme tevfikini bizlere inayet eyle!” [3]
Kendisini, Hz. Veliyy-i Asr’ı (a.f) bekleyenlerden gören, işlerin o hazret tarafından ıslahına ümit besleyen, ancak cihat eri olmayan kimse gerçekte açık bir yanlıştadır. Böyle biri, Hz. Mehdi’yi (a.f) bekleyenlerden değil, bilakis o hazretten uzaklaşanlardandır. Zira bu düşüncede olan kişi, hiçbir zahmete katlanmadan ve hiçbir bedel ödemeden zorlukların İmam-ı Asr (a.f) eliyle aşılmasını beklemektedir. Oysaki gerçek anlamıyla zuhuru beklemek, askerî alan ve Allah yolunda cihat da dahil olmak üzere her alanda imkanları seferber etmektir. Kesinlikle o hazret zuhur ettikten sonra savaşla karşılaşacaktır. O halde bu meydanda hazırlığı olanlar, kendini bu alanda eğitenler ancak o hazrete yardım edebileceklerdir.
İlmî cihat alanında kalem ve söz silahını kuşanmak, amelî alanda savaş silahlarını ve yeni savaş tekniklerini öğrenmek gerçek anlamlı beklemenin gereklerindendir. Her iki alanda kendisini hazırlayan ve her iki alana uygun silahlarla kendini donatan kimse, her iki cihat türünün sevabına nail olacaktır. “Kutluluş da onlaradır, dönüp varılacak güzel yurt da.”[4]
Şunu da hemen belirtelim ki, o hazretin zaferinin önemli yanı beşerî toplumun kültürel olgunluğuna bağlıdır.
Sonuç şu ki: Ehl-i beyt (a.s) mektebinde vaadedilen mevcut Mehdi’yi (a.f) beklemenin derin anlamı, bir yandan Hidayet İmamlarının (a.s) sünnetine uymak ve öte yandan da Allah yolunda cihat etmek için ilim ve iman silahını kuşanmaktır.
Bu yüce ibadetin farklı alanları vardır ve bunların her birinde intizar unsuru özel bir şekilde tecelli edip farklı bir yöntemle gündeme gelir. Mehdevi (a.f) güneşin doğuşuna zemin hazırlayan en etkili ve temel nitelikli alanlardan biri kültür alanıdır. Bunun içindir ki bu bağlamda intizarı doğru anlamak, intizar kültürünün tashihinde köklü rol aynayacaktır.
[1] Şems-i Tebrizi Divanı, s: 501
[2] El-Gaybet’un Numani, s: 320; Bihar’ul Envar, c: 52, s: 366
[3] İkbal’ul A’mal, s: 381; Bihar’ul Envar, c: 95, s: 117
[4] Ra‘d, 29
Beklenilen Mehdi (af)-1
Zuhur ve Adalet
İmam Zaman (a.f.) Zuhur Ettikten Sonra
KUTLU BEKLEYİŞ
ZUHUR ZAMANI