Hicrî altmışıncı yıl, unutulmuştu İslâm
Her taraf zulüm dolu, her tarafta katliâm
Göz yaşları sel gibi, her yer mazlumun âhı
İnsânî erdemlerin öldürülmüştü ruhu
Çıkarlar olmuştu din, cihâd mal-mülk tezgâhı
Hortlamıştı çöllerin, yağmacılık ilâhı
Susturulmuştu diller, altın veya kılıçla
Kürsülerde sefiller, oynaşırken inançla
Unutmuştu insanlar, hâyatın gayesini
Hak’tan başka her şeye, “Lâ” demek pâyesini
İlâhî niyâbetin, özgürlük mirâcını
Değişerek giymişti, küfrün zillet tâcını
Kararmıştı ufuklar, ümitler tükenmişti
Ali bir çok cephede, vuruşarak gitmişti
Sürgünde “Ebûzerler”, mu’minler yitirilmiş
Medineli sevgili, zehirle kâtledilmiş
Ölüm kol geziyordu, aman yoktu kimseye
Kalmamıştı cesâret, hak sözü söylemeye
Mazlumun feryadına, sağır olmuş kulaklar
Zihinler doldurulmuş, zây edilmişti haklar
Bekliyordu hakikat, yürekli evladını
Anası insanlığın, en mükemmel kadını
Celladın pençesinde, güvercin raks eylemez
Zillet uzaktı ondan, zillete boyun eğmez
Bir er çıktı sahneye, Murtezâ’nın evinden
Yiğitlik suyu içmiş, Fâtıma kevserinden
Peygamber hâtırası, özgürlerin mevlâsı
“En güzel hüner ölüm”, olmuştu Elif-Bâ’sı
Mârufu buyurarak, münkerden nehy etmenin
Mektebinde yetişmiş, en büyük öğretmenin
Rabbânî marifetin, yegâne temsilcisi
Ellerinde ceddinin, “gökten gelen inci”si
Hedefi hidâyetti, kan dökmek asla değil
Hakkı ıslâh etmekti, saltanat, dünya değil
Topraktan vâr edilmiş, bedenler geçicidir
Yâr ile vâdeleşmek, âşıkların işidir
Bir avuç kahramanla, yöneldi Kerbelâ’ya
Muazzam bir imanla, “heyhât” çekti dünyaya
Yırtarken yeni şirkin, gösteriş maskesini
Yeniden yazdı aşkın, diriliş bestesini
Rahmet diyarında can, görünce Leylâ’sını
Geçerek kendisinden, gördü nur deryâsını
Fısıldaştı yavaşça, kılıçların ruhuyla
Kucaklaştılar aşkla, ilk kıvılcım nuruyla
Allah’a tevekkülün, yek numune önderi
Cilvegâhı cânânda, ağlattı âlemleri
Aşkın mâtemi vardır, vuslatın böylesine
Ayak basınca karga, “Ankâ”nın sînesine
Âşıklar vâdîsinde, ağladı aşk hançeri
Tavâf edip öperken, Yâr’in öptüğü yeri
Mecnun idi âlemler, Hüseynî velâyete
Âciz kaldı kalemler, o aşkı rivâyete
Ebedilik yolunda, en muhteşem kâfile
Aşkın şehidi oldu; yürüdü bin nâz ile
Ellerinde mâşukun, ölümsüzlük bâdesi
Olamaz böyle aşkın, sözlerle ifadesi
Âlemi imkanda Yâr, etti sırrı âşikâr
Bu kan Hakkın kanıdır, kıymeti pâhası var
Âl-i Tâ-Hâ güzeli, yaktı can çırâğını
Yüz gösterdi sevgili, açarak duvağını
Hüseyin Yalçın