Şuşter Şehri
Suyun Yoktan Varolduğu Şehir: Şuşter Şehri
Şuşter kenti, İran’ın güneyinde Huzestan eyaletinin kuzey kısmında yer alır. Fransız arkeolog Grishman’ın çalışmaları sırasında bu bölgede 10.000 yıl önce kurulmuş olduğu tahmin edilen mağara kentin ne denli eski bir yerleşim yeri olduğunu bize açıklayabilecek niteliktedir.
Dönemler içinde İskender, Mehrdati Eşkani ve Sasani dönemlerini yaşayan kent İslamiyet’in kente girdiği dönemlerde yazılan notlardan anlaşıldığı gibi Sasani döneminde oldukça önemli yapılara sahip olmuştur. Sonrasında Emeviler, Moğollar ve Timurlar kente girmiştir. Bu dönemlerde kent, zaman zaman yıkımlara uğramış, zaman zaman da yeniden yapılanmaları yaşamıştır. Ama en parlak kalkınma dönemini Safevi Devleti döneminde görmüştür.
Bugün Şuşter kenti, gerek kendi imkânlarıyla yarattığı eşsiz doğası gerek pozitif bilimin aktif olduğu yoğun ve etkili tarihi ile ülke ve eyalet içinde önemli bir konuma sahiptir. Karun Nehri’nin kentten geçiyor olması, bu yerleşim yerinin önem kazanmasına başka bir neden olmuştur. Tarihte önemli stratejik bir bölgedir ve özellikle pozitif bilimlerin bu bölgede ileri seviyede olması kenti medeniyet seviyesinde ötelemiştir. Suyu bilimsel nitelikte yöntemlerle biriktirebilmiş ve bunu tarımda kullanarak kent ekonomisini ayakta tutmuşlardır ( köprüler, su havzaları, barajlar… ).
Suyun doğal kaynak olmadığı bir çöl kentinde, değirmenler ve şelaleler gibi önemli yapılanmalarla suyun optimum kullanımı kuşkusuz, bir mucizeden çok bilimin eseridir ve kente antik değer kazandıran bu oluşumlar bilimin sanatla beraber ustaca ele alınışından gelir. Birçok tarihi kaynakta da karşımıza çıkan odur ki, kent halkı su birikimleri oluşturmayı başarmış ve bunu kentin ekonomisine katkıda bulunur hale bile getirmişlerdir.
Geliştirilen sistemle nehrin akışı yönünde önü kapatılıp, baraj oluşturularak su birikimi sağlanmış ve tarlaları sulamak için 3 tünel açmışlardır. Bu tünellerle suyu yönlendirmeyi başarmışlardır. Değirmeni çevirdikten sonra suyun şelale gibi yine havuzlara geri dönüşü sağlanıyordu. 3 tünel içinden akıp, değirmenleri döndürerek akan suyun toplandığı yerin adı poştbend, 3 tünelin adı sekure ve suyun akıp toplandığı yere beliti adı verilmektedir. Değirmenler ve şelalelerin birleşimi olan bu çözüm gerek İran kentlerinde gerekse dünya kentlerinde eşine rastlanmayacak bilimsel bir yapı örneğidir.
Kentin en belirgin özelliklerinden birisi şelale ve değirmen oluşumlarının kent merkezi çevresinde topluluklar halinde bulunmasıdır. Böylelikle hem kent çevresindeki tarlalar sulanabiliyor, hem de kentin gerekli dönemlerde su ihtiyacını karşılayabiliyorlardı. Yani bu yapılar, birbirinden bağımsız değil birlikte çalışan bir bütündür. Bu nedenle suya doğal kaynaklarla sahip olamayan bu kent kendi var ettiği su yapılarıyla ‘’Su Kenti’’ olarak anılır. Tüm bu su yapıları görsel olarak ta kente huzur veren bir oluşumdur. Zira suyun doğal eksikliğini yaşayan kentte bu eksikliğin söz konusu bile olmadığı doğal bir etki bırakıyor.
Şuşter’de yer alan, şelale ve değirmenlerin yer aldığı bu kompleksler yapay olarak oluşturulmuş nehirlerle de bir bütündür. Bunların Sasani, padişahı Erdeşiri Babekan döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir.
Karun Nehri dağlardan dolaşarak Şuşter kentinin girişindeki Mizan Bendi ile ikiye bölünür (Gerger Yolu ve Shtit Yolu). Gerger yolu bendin güneyinden başlıyor, yine yapay olarak oluşturulmuş Gerger nehrine kadar devam eder ve Gerger köprüsüne kadar gelir. Bu noktada su oluşturulan 3 tünele dağılır ve tünelden geçen sularla değirmenlerin çalışması sağlanır.İşte bu eşsiz bir örnektir.
Unesco’nun listesinde de rastlanan kentte, kültür varlıklarının önemle korumaya alındığı Dünya ülkelerinde olduğu gibi, şu anda bu su yapıları üzerinde de restorasyon çalışmaları devam etmektedir.
Kaynak:mimdap.org
HUZİSTAN
İran Ziyaret Mekanları
Tarihi Khafer Köyü
Keşm Adası
Bandar Abbas