Ehlibeyt Terimler Sözlüğü (Fıkıh) -7
N
Nafaka: Yiyecek parası, geçinmelik; yiyecek, giyecek, mesken gibi zarurî ihtiyaçları temine yetecek miktardaki para veya eşya. Bazı kimselerin örneğin, eş ve çocukların geçimini sağlamak insanın üzerine farzdır ve insan bunların nafakasını temin etmek zorundadır.
Nafile: Müstehap namaz.
Namahrem: Şer'î bakımdan mahrem olmayan; evlenmeleri şer'an mümkün olan; bir erkeğin veya kadının şer'an bakması yasak ve haram olan kimse.
Necaset: İdrar, dışkı, meni, lâşe, kan vb. gibi pislik sayılan şeyler.
Necis: Temiz olmayan şey, pisliğe bulaşan şey.
Nezir: Adak, özel bir akit ile iyi bir işi yapmayı veya kötü bir işi yapmamayı kendine farz etmek.
Nifas: Çocuğun doğumu arkasından kadınlardan gelen kan.
Nikâh: Evlenmek.
Nisâ (=Kadınlar) Tavafı: Haccın ve müfrede umrenin son ameli, son tavafı. Bu tavafın terki, ihrama giren kimsenin eşiyle cinsel ilişkide bulunmasının haram olmasına sebep olur.
Nisap: Şeriatın belli bir şey için belirlediği ölçü ve miktar.
Nohut: Ağırlık ölçüsü; her bir nohut, 0,1953 gram ağırlığındadır.
R
Recâ Kastı: Sevaba ulaşma kastıyla bir işi yapmak.
Rehin: Vesika, güvence olarak bırakılan mal; alacaklının yanında, borçlu kimsenin bir mal bırakması. Alacaklı kimse, tayin edilmiş vakitte alacağını alamazsa, alacağını o maldan tahsil edebilir.
Rekât: Namazın bölüklerinden her birine denir. Şöyle ki, bir namazda kıyam, rükû ve iki secdenin toplamı bir rekâttır. Bir namazda iki kıyam, iki rükû ve dört secde bulunursa, o namaz iki rekâtlı olur.
Ric'î Talâk: Kocanın boşadığı hanımına, iddeti içinde, yeni bir nikâh akdi yapmaksızın dönme hakkı olan talâk. (Talâk hükümlerine bakınız.)
Ruhsat Haddi: İkamet yerinden, oranın ezanı duyulmayacak ve duvarı görülmeyecek uzaklıktaki mesafe ve ötesi.
Rükün: Bir şeyin temel direği, ibadetlerin temel ve aslını teşkil eden şeyler; yapılmadığı takdirde ibadetin batıl olmasını gerektiren şeyler.
Rükû: Sözlükte eğilme demektir. Din deyiminde namazdaki okuyuştan sonra eğilerek baş ve sırtı düz bir şekle getirmektir.
Rükûya Bitişik Kıyâm: Rükûya eğilmeden önce en son lahzada ayakta durma; ki namazın rüknüdür.
S
Sakıncalıdır: Net bir hükmü olmayan konu. (Mukallit bu konuda başka bir müçtehidi taklit edebilir.)
Secde: Allah-u Tealâ'nın azameti karşısında alnı, elin iç kısmını, diz kapaklarını ve ayak başparmaklarının ucunu yere koymak.
Seferî: Dört rekâtlı namazları yolculukta kısaltarak iki rekât kılması gereken kimse.
Seferî Namaz: Yolculukta iki rekât olarak kılınan günlük dört rekâtlı namazlar.
Ehlibeyt Terimler Sözlüğü (Fıkıh) -6
Ehlibeyt Terimler Sözlüğü (Fıkıh) -5