• Nombre de visites :
  • 1286
  • 9/3/2010
  • Date :

Velayet-i Fakih İlkesinin Tarihi Seyri 3 

ışık

Velayet-i Fakihin tekamülü  ve gelişmesi

  İslam devletinin kurulmasına zemin oluşturan fıkhî ve kelamî tekamülün/ilerlemenin nişanesi, velayet-i fakih meselesidir. Bazı fakihler, ğaybet döneminde fakihin sadece fetva ve gazavet/yargılama yetkisi olduğuna inanıyorlardı. Diğer bazıları ise, fetva verme ve gazavet yetkisinin yanısıra ahkamı uygulama yetkisinin de olduğunu savunuyorlardı. Üçüncü grup ise fakihin belirtilen yetkilere sahip olmasıyla birlikte İslami toplumunun ceza kanunlarını uygulama, sahipsizlerin malları ve haklarını koruma gibi yetkilere de sahip olduklarını söylemişlerdir. (Kaşif-ul Gıta ve Cevahir* sahibi)

Günümüzde velayet-i fakih asli yerine dönmesiyle birlikte diğer alanları  da kanatları altına almıştır.

 Geçmişte böyle değildi. Örneğin Merhum Ayetullah Neraki (r.a) velayet-i fakihi sözkonusu ederken fıkhi bir konu olarak ele almış ve dolayısıyla velayet-i fakih konusu fıkhi bir konu olarak algılanmıştır. Velayet-i fakih konusu fıkıh ile beslenip gelişse de kelami bir konudur. Fıkhi bir konu olarak algılanmasından dolayı katetmesi gereken mesafeyi kat edememiş ve gerçek fonksiyonunu ortaya koyamamıştır.” 

  Ayetullah C. Amuli’nin bu iki merhaleyi beyan ettikten sonra, günümüzdeki “velayet-i fakıhin”  mertebe ve azametinin anlaşılamadığını ortaya çıkıyor. Bazılarının hala “velayet-i fakih” sisteminin bu iki merhaleden ibaret olduğunu sandıklarından ve daha ileriki merhalelerini görmediklerinde “velayet-i fakıhe” eleştirileri ve saldırılarını yöneltmektedirler.

  Üstad Amuli velayet-i fakihin asrımızda katettiği  merhaleleri şöyle beyan ediyor :

  İmam Humeyni(ra) ve velayet-i fakihin tekamülünün zirvesine ulaşması:

  Velayet-i fakıhin tekamülünün zirvesine ulaşması İmam Humeyni’nin(r.a) sayesinde olmuştur. O merhumun fıkıh mihverinde yaptığı  şuydu:

Tarih boyunca fer‘î konuların arasında sıkışıp mazlum kalan velayet-i fakihin elinden tutmuş, fıkıh konularının arasından çıkarıp aslî yeri olan kelam ilmine yerleştirmiş, aklî ve kelamî kanıtlarla tekamüle ulaştırarak fıkhın diğer kollarını kollayıp kanatları altına almasını sağlamıştır.

  İmam Humyeniye göre, gaybet döneminde gerekli şartlara sahip fakih, masum imamın sahip olduğu bütün itibari makamlara sahiptir. Bu makama da sadece bir hak olarak, bir fazilet sıfatı olarak değil, mecburi mükellef olarak sahiptir, yani her fakıhe İslam devleti kurmaya çalışmak, tağutlara karşı kıyam etmek, cihad ve ictihad ile fedakarlık ve bütün imkanları seferber etmek vaciptir.

Velayet-i fakih kelamî bir konu olarak kelam ilminde ele alınınca topluma bir serperest, bir lider tayin etmek “filullahtır”  yani Allah’ın yetkisindedir.

  Böyle olunca bu kelamî konu fıkhî konuları ihate eder ve müctehid fıkhın tamamına kelamî perspektifden bakar, fıkhın fer’î konularına sorumlu gözüyle bakar ve neticede fıkhı düzene sokup karmaşalıktan kurtarır.


Velayet-i Fakih İlkesinin Tarihi Seyri 2

Velayet-i Fakih İlkesinin Tarihi Seyri 1

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)