Olanlar ve Olması Lâzım Gelenler 3
Her gün yüzlerce badire ile karşı karşıyadırlar; ama gönüllere rikkat verecek bir incelikle hep başkalarını düşünür ve başkaları için yaşarlar; hem de kendilerini ve yakınlarını düşünmeyecek kadar bir diğergamlık ruhuyla. Ağlamaları çok, gülmeleri az, tebessümleri de mânâlıdır. Varlığın perde arkasından sızıp gelen sırlara, dört bir yandan gönüllerini saran ilhamlara, ilhamlarını sinelerine boşaltabilecekleri âşinâ muhatapların bulunmasına, hizmetlerinin ümitle tüllenen âkıbetine, Allah"ın hoşnutluğuna ermiş olma bahtiyarlığına ve böyle bir hüsnüzan kuşağında öleceklerine ve O"na mülâkî olacaklarına tebessüm ederler.
Hemen herkesi kendi derinlikleriyle saran duyguları o kadar mûnis, meleklerin nezâhetini hatırlatan onların hayatları öylesine temiz, sevgiyle atan onların sineleri o denli hassas, sesleri-solukları öyle inandırıcı ve bu saadet hissini onlara duyuran Yüce Yaratıcı onlara o kadar yakındır ki, huzurla tüten bu yakınlığın onların gönüllerinde hâsıl ettiği itmi"nan sayesinde "hep güzel görür, güzel düşünür" ve Firdevslerde yaşıyormuşçasına "hayatlarından lezzet alırlar."
Onların iklimine daha ilk adımımızı attığımızda göklerin bilmem hangi devresinden, arzın hangi döneminden, insanlık tarihinin hangi bölümünden pırıl pırıl bir zaman dilimi gelir.. bütün ufkumuzu kaplar.. ve biz onun, o da bizim olur. Öyle ki, kulaklarımızda bütün bir geçmişin uğultularını duyar, hayallerimizde topyekün beşer tarihinin tüllendiğini hisseder ve sinelerimizin heyecanla attığına şahit oluruz.
Evet, onların o zaman üstü ikliminde âdeta, yitirdiğimiz her şey dönüp geriye gelir.. kaybettiğimiz bütün değerler ve ihmal ettiğimiz tarihî dinamikler derlenir-toparlanır, yeniden bizim olur. Dünyaya açıldığımız ilk nazlı günler, çiçekler gibi hülyalarımızda bir kere daha tomurcuklaşır.. paramparça olmuş şeref, haysiyet ve onurumuz, tıpkı kırılmış bir kristalin mini mini parçalarının bir büyü ile bir araya gelip eski halini alması gibi yeniden birleşir, bütünleşir ve tekrar eski güzelliğine ulaşır. Hülyalarımızı besleyen bu duygu ve bu düşünceler, bizi her zaman, içinde bulunduğumuz anın dar kalıplarından kurtararak daha ferah-fezâ iklimlerde dolaştırır; dolaştırır ve ruhun hayat seviyesinde sihirli bir âlemin erişilmez zirvelerine ulaştırır. Zaten hepimiz, biraz da ümit ve rüyaların çocukları değil miyiz!
*Bu yazı, Sızıntı dergisinin Mayıs 1994 tarihli 184. sayısından alınmıştır.
Olanlar ve Olması Lâzım Gelenler 2
Olanlar ve Olması Lâzım Gelenler 1