Olanlar ve Olması Lâzım Gelenler 2
Mevcudiyetleri bizim için ilâhî bir lütûf ve Cennet ehlinin de muhâvere mevzuu bu olgun ruhların konuşmaları hep ilim ve hikmet, sükûtları müsamaha ve ibret, düşünceleri gönül kapılarını açan sırlı birer anahtar, davranışları da tül tül Kur'ân televvünlüdür. Çizgi çizgi çehrelerindeki mânâlarla her zaman kendilerini saydırmasını bilen, herkese bir şeyler anlatan, anlatıp semtlerine uğrayanları büyüleyen öyle engin gönüllerdir ki, olabildiğince dünyaya açık olmanın yanında herkesten ziyade Allah'a yakın ve olabildiğine hür iradeli, hür düşünceli olmanın yanında fevkalâde temkinli, itinalı ve dikkatlidirler. Topyekün varlığı bir meşher gibi temâşâ ede ede, bir kitap gibi yorumlaya yorumlaya ona o kadar âşinâ olmuşlardır ki, kâinatın sahife ve satırları arasında, evlerinin sofa, salon, koridor ve odalarında dolaşıyor gibi rahat hareket eder ve uğradıkları her menzilde ayrı bir vâridâta erer, ayrı bir doygunluğa ulaşırlar.
Ayrıca onlar, ruhî saygı ve terbiyeleri açısından o kadar derin ve engin; insanî değerlere karşı o kadar hürmetkâr ve ince; iyiliğin iyilik, kötülüğün de kötülük getireceğine o kadar inançlıdırlar ki, uğradıkları her yerde Cennet yamaçlarının sıcaklığı hissedilir ve kurbet esintileri duyulur. Semtlerine uğrayanlar huzur bulur, onlarla oturup kalkanlar insan olmanın gayesini idrak eder. Onlar, gençliklerinin enerji dolu demlerinde, olgunluklarının temkinli anlarında ve yaşlılıklarının bilgi ve tecrübe ile köpüren günlerinde hep çizgilerini korur ve aynı yörüngede yürürler.
Çok zekisi ve o kadar akıllı olmayanı; her zaman dosdoğru kalabileni ve ara sıra inhiraf edeni; meşru haklarından yararlanmak isteyeni, maddî-mânevî füyûzât hislerinden fedakârlıkta bulunanı; şahsî hayatı itibarıyla bir ölçüde mutlu yaşayanı, biraz derbederi; en büyük zorlukları rahatlıkla aşabilecek iradelisi, mâruz kaldığı bir kısım hâdiseler karşısında sarsılanı; Allah'a intisabı sayesinde kâinata meydan okuyanı, yer yer korku ve paniğe kapılanı; inzivâya çekilip ömrünü hülya yamaçlarında geçiren hayalperesti, halk içinde Hak'la beraber olup muhtaç sinelere ebediyet düşüncesi üfleyeniyle hemen hepsi, huyunun, tabiatının, mizaç ve meşrebinin açık olduğu ölçüde iyilik soluklar ve iyilik düşüncesiyle oturur kalkarlar. Kimi uslu uslu ve biraz da nazlı; kimi atılgan, müteşebbis ve canlı; kimi dalgaları dinmiş denizler gibi durgun, fakat mehîb; kimi gelgitleri bitmeyen bir derya gibi her zaman gürül gürül; ama hepsi de ta ruhlarının derinliklerinden kopup gelen ışıklarla pırıl pırıl ve ruhanîlerle atbaşı bu yiğitler, yakın çevreleri, topyekün milletleri ve bütün insanlık için yaşıyor olmanın sancısıyla kıvrım kıvrım ve senelerden beri hep yollardadırlar. Köyleri, şehirleri, bölgeleri, hatta meşrepleri, mizaçları ayrı ayrı olsa da, imanları, hizmetleri, ülkeleri ve ülküleriyle kenetlenmiş gibi bir görünüm sergiler ve sürekli aynı şeyleri soluklar, aynı ideali paylaşırlar.
Olanlar ve Olması Lâzım Gelenler 1