Soru 900: Acaba vakfın sahih olması için vakıf akdinin okunması şart mıdır? Eğer şartsa, akdin Arapça olması şart mıdır? Cevap: Vakfın sözle yapılması şart değildir; fiilî olarak alıp vermekle de gerçekleşebilir; ayrıca sözle yapılan vakıfta akdin Arapça olması şart değildir. |
Soru 901: Birisi, meyve bahçesini, elli yıla kadar gelirinin kendisine niyabeten kaza namazı kılması ve kaza orucu tutması için ücretli (naip) tutulmasına harcanması, elli yıldan sonra da gelirinin Kadir gecelerinde harcanması için vakfetmiş ve bu vakfı dört oğlunun yönetimine bırakmıştır. Şimdi bu meyve bahçesi bozulmak üzere olduğu için ondan hiçbir şekilde yararlanmak mümkün değildir; fakat satılırsa, parasıyla vakfeden kişiye niyabeten iki yüz senelik kazâ namazı kılması ve bir o kadar da kazâ orucu tutması için naip tutulabilir. Şimdi, vakfeden kişinin oğullarının dördünün de buna muvafakat etmiş olduğu dikkate alınarak acaba bu bahçeyi satıp parasını bu yönde harcamak caiz midir? Cevap: Bu biçimdeki vakıfta, eğer vakfeden kişi meyve bahçesini sırasıyla önce kendisine, daha sonra da başkasına vakfetmişse, kendisine yaptığı vakıf geçersizdir; başkasına yaptığı vakıf ise, baş tarafı kesik ve kopuk olduğu için sahih olması sakıncasız değildir. Ama bununla o meyve bahçesinin elli senelik gelirini kendisi için istisna tutmak istemişse, bu durumda vakfın sahih olmasının şer'an bir sakıncası yoktur. Bu vakfın sahih olması durumunda, vakıf ve vasiyeti yerine getirme doğrultusunda harcamak için gelirinin artması amacıyla, gelirinin bir bölümünü vakfı korumak ve onu elverişli hale getirmek yönünde harcamayla da olsa bağı korumak mümkün oldukça veya bina yapılması vs. için kiraya vererek gelirini vakıf ve vasiyet doğrultusunda kullanmayla da olsa, yerden yararlanmak mümkün olduğu sürece onu satmak veya değiştirmek caiz değildir; aksi durumda onu satıp parasıyla vakıf ve vasiyeti yerine getirmek için iyi bir yer almanın sakıncası yoktur. |
Soru 902: Allah'ın lütuf ve yardımıyla cami olması niyetiyle köyde bir bina yaptım. Fakat köyde bir eğitim merkezi olmadığı, diğer taraftan iki camisi bulunması dolayısıyla köyün şimdilik bu camiye ihtiyacı yoktur. Şimdiye kadar vakıf akdi okunarak binanın cami olarak vakfedilme işlemi yapılmadığı ve cami olarak orada iki rekât namaz kılınmadığı da göz önünde bulundurulursa ve şer'î açıdan bir sakıncası yoksa, niyetimi değiştirerek bu binayı Eğitim Müdürlüğü'nün yetkisine bırakmak istiyorum; meselenin hükmünü açıklar mısınız? Cevap: Vakıf akdi okumadan ve namaz kılmaları için namaz kılanlara teslim etmeden, sırf cami olması niyetiyle bina inşa etmek, vakfın gerçekleşmesi ve sahih olması için yeterli değildir; dolayısıyla bu bina hâlâ sahibinin mülkiyetindedir ve sahibi onda istediği gibi tasarruf edebileceğinden onu Eğitim Müdürlüğü'ne vermesinin sakıncası yoktur. |
Soru 903: Hüseyniyeler için gerekli olan eşyaları satın almak amacıyla yapılan bağışlar vakıf hükmünde midir, yoksa bu bağışlarla satın alınan eşyalara vakıf akdini okumak mı gerekir? Cevap: Sırf bağış toplamak vakıf sayılmaz; fakat onlarla hüseyniyeler[1] için gerekli olan eşyaların satın alınarak kullanılmak üzere hüseyniyelere yerleştirilmesiyle fiilî vakıf gerçekleşmiş olur ve vakıf akdini okumaya gerek kalmaz.
[1]- [İslâm büyükleri için anma ve matem merasimlerinin, çeşitli dinî etkinliklerin düzenlendiği mekânlara verilen ad. Tekke olarak da adlandırılabilecek bu yerlere "Hüseyniye" adının verilmesi, bu mekânlarda daha çok İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbelâ şehitlerine matem merasimleri düzenlendiği içindir.] |