[Havale; borcun bir zimmetten başka bir zimmete intikalini gerektiren bir akittir. Dolayısıyla] borçlu olan bir kimse, borcunu alması için alacaklı olan kimseyi bir başkasına havale eder ve alacaklı da bunu kabul ederse, havale işi yoluna girdikten sonra, borç, kendisine havale edilen şahısın zimmetine intikal eder ve artık o borçlu olur; alacaklı havaleden sonra bir daha borçludan kendi borcunu ödemesi talebinde bulunamaz. |
Borçlu, alacaklı ve kendisine havale edilen kimselerin baliğ ve akıllı olmaları, birileri tarafından zorlanarak bu işi yapmamaları ve de sefih yani, malını saçıp savurarak faydasız işlerde harcayan kimselerden olmamaları gerekir. Fakat birisi baliğ olduktan sonra sefih olmuşsa, şer'î hâkim onun malî tasarruflarını yasaklamadığı sürece yaptığı muamelelerin sakıncası yoktur. Yine iflas dolayısıyla şer'î hâkim tarafından kendi mallarında tasarruf hakkını kullanması yasaklanan kimse, borcunu almak üzere bir başkasına havale edilmez, kendisinden alacaklı olanı da başkasına havale edemez. Ancak, kendisine borçlu olmadığı bir kimseye borcunu havale etmesinin herhangi bir sakıncası yoktur. |
Eğer insana, borçlu olduğu kimse tarafından havale edilirse, farz ihtiyat gereği kabul etmelidir. Ama kendisine borçlu olmayan bir kimseye havale etmek, ancak onun kabul etmesiyle sahih olur. Bunun gibi kendisine belirli bir şeyi borçlu olan kimseye başka cinsten verilmesi gereken bir borcu örneğin, buğday borcu olan birini arpa borcu olan kimseye havale ederek onun arpa borcuna karşılık buğday vermesini isterse, kendisine havale edilen kimse bunu kabul etmedikçe, havale sahih olmaz. |
İnsan, havale ettiği zaman borçlu olmalıdır. Dolayısıyla birinden borç almak isteyen kimse borçlanmadığı sürece, sonradan borç olarak vereceği şeyi alması için borç veren kimseyi bir başkasına havale edemez. |
Hakkında havale edilen mal, havale eden borçlu ile alacaklı olan kişilerce belli olmalı, birkaç şey arasında belirsiz bırakılarak havale edilmemelidir. Meselâ, bir kimseye on kilo buğday ve on bin lira da para borcu olan kimse, alacaklıyı bir başkasına havale ederek, "Alacaklı olduğun bu iki borçlarından birisini ondan al." der ve hangisi olduğunu belirtmezse, havale doğru değildir. |
Borcun miktarı gerçekte muayyen olur ama havale edildiği zaman borçlu ile alacaklı onun miktarını veya cinsini bilmezlerse (hatırlamazlarsa), havale sahihtir. Meselâ, verdiği borcu deftere işleyen kimse, deftere bakmadan onda yazılan borcu bir başkasına havale eder, arkasından deftere bakıp, alacaklıya alacağının miktarını söylerse, havale sahih olur. |
Kendisine havale edilen kimse, her ne kadar fakir olmasa ve havale yoluyla zimmetine intikal edecek borcu ödemekte kusurlu davranmayacak olsa bile, havaleyi kabul etmeyebilir. |
Eğer insan alacaklısını kendisine borçlu olmayan birisine havale eder, o da kabul ederse, [kendisine havale edilen kimse] havaleyi ödemediği sürece havale eden kimseden havale bedelini talep edemez. Eğer alacaklı olan kimse, sulh yoluyla alacağından daha az bir miktara anlaşırsa, havale edilen şahıs, havale eden şahıstan aynı miktarı talep eder. |
Havale işi oluna girdikten sonra, havale edenle kendisine ha-vale edilen kimsenin havaleyi bozama hakkı yoktur. Eğer kendisine havale edilen kimse, havale edilirken fakir olmaz yani, borçta satılması müstesna olan malları dışında havale edilen borcu ödeyecek güçte olursa, sonradan fakir düşse bile alacaklı da havaleyi bozamaz. Bunun gibi kendisine havale edilen kimse, havale anında fakir olur ve alacaklı da bunu bilirse, hüküm aynen geçerlidir. Fakat alacaklı, kendisine havale edilenin ilk başta fakir olduğunu bilmez ama bir süre sonra bunu öğrenirse, o anda zengin olsa bile alacaklı havaleyi feshedip, borcunu havale eden şahıstan alabilir. |
Havale anında borçlunun, alacaklının ve kendisine havale edilenin her biri veya bunların sadece biri için havaleyi bozma hakkı şart koşulursa, alınan karar doğrultusunda havale feshedilebilir. |