İttihat ve İslami Dayanışma (6)
"İlacımız, İttihat ve İslami Dayanışmadır"
Durum buyken; acaba taifeci, mezhepçi kavmiyetçi, bakış açılarıyla bir birimize girmemiz ve çatışmamız akılcı bir tutum mudur? Acaba bir birimizle çekişmemiz ve ortak düşmanı unutmamız doğru mudur? Düşman bizi yok etmeye çalışırken, çatışarak güç kaybına uğramamız doğru mudur? Günümüz İslam dünyası, kendi izzet ve şerefini, istiklal ve hürriyetini, ilmi ve manevi gücünü geliştirip, korumalı, dine sarılıp, Allah’a tevekkül ederek, çaba harcamalıdır. Çünkü bu ilahi kesin vaad’dir ve Allah’ın yardımıyla nusret ve zafer yakındır. Bu ilahi vaade inanan Müslümanlar harekete geçip, ideallerini gerçekleştirmeye çalışmalıdırlar.
Harekete geçme ve fiili çalışmanın anlamı sadece silaha sarılmak değil, fikri amel’i akli amel’i, ilmi ameli, siyasi amel ve eylemi gerçekleştirmektir.
Bütün bu fikri ve ameli çalışmaların hepsi Allah’ın rızası için ve İslam aleminin vahdetini sağlamak amacıyla yapılmalıdır. Bu idealler gerçekleşirse, bütün milletler ve İslam büyük devletleri büyük menfaatler elde ederler. İslam devletleri ve yöneticileri eğer engin ve derin İslam ümmeti okyanusuna bağlanırlarsa daha bir güç ve iktidar kazanıp, Amerika elçisi veya falan Amerikalı politikacının emir kulu olmazlar. Çünkü Amerika’ya kulluk, yöneticilere güç ve iktidar bağışlamaz.
Fakat İslam ülkelerinin yöneticileri, İslam alemine geri döner, coşkun İslam ümmeti okyanusuna ve deryasına bağlanarak, birbirine yakınlaşırlarsa, büyük bir güç kazanırlar. Böyle bir durumda müstekbir güçler, her hangi bir İslam devletini hedef alır ve yalnızlaştırmaya ve teslim alıp devirmeye çalışırsa ve sırasıyla diğer İslam ülkelerini de hedef almaya özenirse, topyekün islami birlik direnişiyle karşılaşır. Bu yüzden İslam devletleri birlik ve insicam içinde olmalıdırlar. Onlar birlik ve ittifak kurabileceklerini bile bilmelidirler.
İran İslam inkılabı ve cumhuriyeti, bu eşsiz tecrübeyi İslam ümmetinin gözleri önüne serdi. Bu tecrübe, Allah’a güvenerek direnmek, kendi güç ve inisiyatifine inanmak, kendi gücünü İslam dünyasının hizmetine vermiş olmaktan ibarettir. İslam dünyası, İslam inkılabının bu tecrübesini yakın müşahedeye alabilir. İran’da İslam inkılabı zaferi tarihinden 28 yıl gelip geçti. O günden beri hergün dünya müstekbirliği İran’a karşı komplolar düzenledi. Fakat İran bir gün bile olsun gelişim ve ilerlemesini durdurmayıp, gücüne güç katmaktan geri kalmadı.
Yüce Allah’tan dileğimiz, kendi rahmet, inayet ve yardımını İslam ümmetine indirsin. Bu kutlu doğum münasebetiyle İslam ümmetini tebrik ediyor ve bu yolu bize açan rahmetli İmam Humeyni’nin mutahhar ve pâk ruhuna rahmet ve selam gönderiyor, yüce Allah’tan şanını yüceltmesini diliyoruz. Bizim şehitlerimiz, fedakâr insanlar, ve gazilerimiz bu ilahî yolda hareket ettiler. Hz. Bakiyyetullah (ruhlar ona feda olsun) İmam Mehdi’nin –ac- hayır duası bütün Müslüman milletlerin üzerine olsun…
Hazırlayan: ruhullah.com
İttihat ve İslami Dayanışma (5)
İttihat ve İslami Dayanışma (4)