İttihat ve İslami Dayanışma (4)
"İlacımız, İttihat ve İslami Dayanışmadır"
Nitekim hicri şemsi yeni yılı, “milli ittihad ve islami insicam” yılı olarak ilan ettik. İslami insicamın anlamı ve boyutu, İslam dünyasının tümünü içermektedir. Bütün Müslüman milletler birlik ve insicam içinde yaşamalı, birbirine destek ve yardımcı olmalıdır. İslam devletleri ve yöneticileriyle Müslüman milletler de birbiriyle kenetlenmelidirler.
İslam devletleri (yöneticiler)İslam milletlerinin büyük bir vahdet (İslam ümmeti vahdetini) sürecini sağlayıp, geliştirmek için İslam aleminin yüksek potansiyellerini en verimli bir şekilde kullanıp, bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmeli ve bu sürece katkıda bulunmalıdırlar.
Bazı şeyler birlik ve vahdeti engelliyor. Bunların nedeninin çoğu, yanlış anlaşılmalar ve bilgisizliklerdir. Birbirimizi tanımıyor ve habersiziz.
Birbirimize karşı ön yargılar ve kuruntular üzerine davranıyoruz.Birbirimizin düşünce tarzı, inancı konusunda yanlıştayız. Şii Sünniye karşı, Sünni Şia’ya karşı, bir Müslüman millet başka bir Müslüman millete karşı, komşular birbirine karşı ön yargılı davranıyorlar.Düşmanlar da bu önyargıları , bilgisizlikleri ve kuruntuları suistimal edip, fitne ateşini körüklüyor. Maalesef bazı kimseler de bu bilgisizlik ve yanlış anlaşılmalar üzerine düşmanın genel planlarından habersiz olarak hareket edip, düşmanın oyuncağına ve maşasına dönüşüyor. Bazen küçük duygusal ve küçük saikler üzerine bir kimse bir şeyle söylüyor ve tutum belirliyor. İşte bu küçük ve önemsiz bir söz ve iş, düşmanın genel hedefleri doğrultusunda suistimal ediliyor ve arkadaşlar arası uçurumun yaratılmasına sebep oluyor.
İslam dünyasının bu hastalığı ve yarasını tedavi edecek en etkin ilan “İttihad” (birlik ve dayanışma)dır. Müslümanlar bir olmalı ve vahdeti sağlamalıdırlar. İslam uleması, bilginler ve Müslüman aydınlar bir araya gelip, “İslami vahdet şartı ve bildirgesini” hazırlamalıdırlar. Böyle olunca, tutucu ve yobaz birisi, bu güç veya o güce bağlı, veya falan islami fırkaya bağlı birisi kalkıp ta Müslümanlardan büyük bir cemaati İslam dışı sayamaz ve tekfir edemez.
Günümüz İslam alimi ve aydınların asli ve tarihi yükümlülüklerinden biri, “İslami vahdet şartını” oluşturup, düzenlemelidirler.
Eğer sizler böyle yükümlülüğü yerine getiremezseniz, gelecek nesiller sizi sorgulayacaklardır. Şimdi sizler düşmanların düşmanlıklarına tanık olmaktasınız. Onların islami hüviyeti yok etmeye ve İslam ümmeti arasında ihtilaf çıkarmaya çalıştıklarına tanık olmaktasınız.Bu yüzden bu sorunların çözümü için ve ilacını bulmak için çalışmalısınız. Sizler usul ve temel ilkeleri furu ve tali meselelere tercih etmelisiniz. Furu alanında bir mezhebe mensup kimseler, görüş ayrılığı içinde olabilirler. Bu konuda hiçbir sorun yaşanmaz.
Çünkü İslam mezhepleri arasında bir çok ortak nokta vardır. Bu yüzden Müslümanlar ortak eksen ve ilkeler etrafında kenetlenmeli ve düşmanın komplolarını yakın takibe almalı, düşmanın oyunlarının bilincinde olmalıdırlar. Havas (alim ve bilgin elit kesimler)kendi aralarında dini tartışmalar yapmalıdırlar. Fakat halkı bu tartışma ve münakaşaların içine çekmemek, halkı karamsarlığa itmemek, düşmanlıkları körüklememek, islami fırkalarla Müslüman milletler ve bir millete mensup gruplar ve halk kesimleri arasında çekişme ve çatışma çıkarmamak gerekir.
İttihat ve İslami Dayanışma (3) İttihat ve İslami Dayanışma (2)