İSLAM VE ÖZGÜRLÜK (3)
DİNSİZ DEVLET
Bu iki konum arasında bir çelişkinin olduğuna inanmıyorum.Biz laikliği kabul etmiyoruz çünkü inanç esasları ve İslam hukukunun çeşitli kısımlarında dini çizgiyi reddi temsil eden bir anlayışı içerisinde bulundurmaktadır.
Bununla birlikte demiyoruz ki:Laiklik ateistliktir veya dinsizliktir.Böyle olmayabilir.Fakat sorun olan,laikliğin dini,vakıa hareketi ve toplumsal aksiyonun dışında tutma doğrultusunda olmasıdır.
Büyük bir İslami proje sahipleri olmamız sıfatıyla,(tabi bu proje dindir) ve o,toplumun İslama,fikir olarak,hukuk olarak,metod ve ahlak olarak uyması gerektiğini bir zorunluluk olarak görmektedir.Başka herhangi bir bağlılığı İslama bağlılıktan sapma saymaktadır.
Burada,senin düşüncen İslami bir düşünce olduğu zaman,senin konumuna zarar verebilecek başka herhangi bir düşünceye yer açman mümkün olmayacak,senin İslami söyleminde başka bir yönde duran söylemin birleşmesi mümkün olmayacaktır.Çünkü bunlardan herhangi birinin birbirleriyle zıt veya çakışan oldukları sürece diğerine yönelik söyleminden vazgeçmesi gerekecektir.
Diğer bir konu ise,bu vakıayla birlikte mutlaka yaşaman gerektiğini göz önünde bulundurarak,İslami vakıa içerisinde eyleme dönüştüremiyorsan yapman gereken,vakıa içerisindeki sapmaları azaltman veya batılın etkisini azaltman olmalıdır.Eğer İslamı tamamen veya kısmen uygulayamıyorsan…
Geniş daire içerisinde İslam adaletini gerçekleştiremiyorsan zulmü gerçekleştiren unsurları veya vakıasını,çok daha kötü bir durumdan iyiye doğru hafifletme yoluna gitmeliyiz…
Eğer bir şeyleri değiştiremiyorsak…Toplumdan kendimizi soyutlamamalıyız bilakis onun meşruiyetini kabul etmeksizin batılla birlikte yaşamalıyız.Çünkü onun meşruiyetini kabul etmek kendi davetimizden geri çekilmek anlamına gelir.Bundan dolayı diyoruz ki:Zihinsel konu gelişme çabasında temel bir konudur.Yine söylem konusu gelişme ve ilerleme çabasında temel bir konudur.
Bir zamanlar insan devleti konusunu Lübnanda gündeme getirdik…İslam devletini uygulamaya koyamadığımızda bunu onun yerine koymuş oluyoruz.Bazı entelektüeller ve gazetecilerle aramızda geçen bir tartışmada demiştik ki:Biz insan devletini Lübnanda yönetimin belli bir gruba dayalı olmaması anlamında önermiştik.Böylece Lübnanda siyasal vakıa herkese açık olacaktır.İslamcılar nasıl hareket edebiliyorlarsa,diğerleri de düşüncelerini aynı şekilde serbestçe ortaya koyabilecekler ve saha en güçlü olanın olacaktır.Bu,İslam daveti yolundaki engelleri kaldırma vesilelerinden bir vesiledir.
Bundan dolayı laik devlet ve ya demokrat devlete dayanarak öneri sunan bazı din alimleri-bu önerilerinden yola çıktıklarına-bunun anlamı bu başlıkları toplum için düşünmeleri ve bu başlıklara belli bir meşrutiyet kazandırmaları olacaktır.
Bundan dolayı diyoruz ki:-Bulunduğumuz şeri konumda biz bunu dayanak yapamayız. Demokrasiden yararlanabiliriz.Fakat ona her konuda meşruiyet kazandırmamız mümkün değildir.Hatta şura şartları onun şartları olsa veya halk oylaması olsa bile bu mümkün değildir.Karar verme yetkisi ümmetin elinde olsa bile,ümmet Allah´ın koymuş olduğu sınırı aşamaz,gayri İslami olan bir konuda oylamaya gidilemez.Kendi eliyle zelil olarak haklarını teslim edemez.Çünkü Allah ın çizdiği şeri metod doğrultusunda yürümelidir.
Ve yine diyoruz ki:Bu başlıklarla ilgili öneriler(sekülarizim,dinsiz devlet) İslami tasavvurda ve düşüncede bir çeşit sapmaları ortaya çıkartıp bunu kaçınılmaz bir son yapabilir.
Bundan dolayı seküler düşünce sahipleri “biz dinsiz devlet istiyoruz” veya “Lübnan ın laik olmasını istiyoruz” veya “çağdaş devlet” istiyoruz denildiğinde buna büyük bir ihtimam gösteriyorlar.
Bunun anlamı hukuk terminolojisinde bilinen laik devletin kurallarına uymaktır. O dinin devlet yönetimine karışmasına kesin olarak karşı çıkmaktadır.Bundan dolayı laik bir devlette ahvalu şahsiyenin dine göre olmasını isteyemeyiz.Çünkü laik devlet kanuni düzenlemelerinin hiç birinde dine dayanamaz.Bundan dolayı laik devlet kavramına iltizam bireysel hukukta onun kurallarına uymayı gerekli kılar.Çeşitlilik yoktur ve vatandaşlar arasında bir ayrım söz konusu değildir.Onun Müslüman bir kadının Hıristiyan bir erkekle veya Müslüman bir kadının ateist bir erkekle evlenmesini engelleyen kanuni bir düzenleme yapması doğru olamaz çünkü laik devlet bütün vatandaşlarını hukuk önünde ve sorumluluklarda eşit saymaktadır.
Sözü özetleyecek olursak:
Dinsiz devleti önermenin anlamı kanuni düzenlemelerin tamamında dinin hiçbir fonksiyonunun olmamasıdır.
Bunun anlamı da ahvalü şahsiye bireysel hukukta dini olanın bulunmamasıdır.Bunun aksi,bir şeyin zıddını önermekte olduğu gibi bir çelişki olacaktır.
Bazı kimselerin ortaya attıkları kavramlar bir çeşit karmaşa ortaya çıkartıp,Müslümanların İslami tasavvurları düzleminde ve laikler önünde İslami konumun gücü üzerinde olumsuz sonuçlara sebep olabilir.
Bu başlıkları ortaya atan din alimlerinin bunu kasdettiklerini düşünmüyorum.Fakat bunu amaçlamıyor olsalar da bu yanlışa düşmekteler.
İSLAM VE ÖZGÜRLÜK (2)
İSLAM VE ÖZGÜRLÜK (1)