• Nombre de visites :
  • 1779
  • 18/7/2009
  • Date :

AH U ZAR

hz.zehra

 Mevlatena

  Alemlere rahmet olarak gönderilen Allah’ın habibi baban, seni, zillet ve aşağılıktan, uçurumun kenarından, leş ve kan yemekten kurtarıp,izzet ve azametle tanıştırdığı ümmetine emanet ettiği halde, kısacık ömrüne rağmen gelmiş geçmiş mazlumların en mazlumu olarak uğurlandın bu dünyadan...

  Halbuki sen, Habibullah’ın habibesiydin, bütün Ehl-i Beyt fertleri gibi...

  Seni vücudunun bir parçası olarak tanıtmıştı rahmet peygamberi.

  Senin rızanın gerçekte Allah’ın rızası, gazabının ise Allah’ın gazabı olduğunu tembihlemişti...

Ama seni, Habibullah’ın habibesi’ni; kırık kaburgaları, karnına gelen bir darbe sonucu düşürdüğü çocuğu, göğsündeki çivi yarası, yanağındaki tokat izi ile geri verdiler Resulullah’a

 Ve sen , sabrı Ali’ye, sessiz çığlığı Hasan’a, şehadeti Huseyn’e ve ağlamayı da Zeyneb’e miras bırakarak gittin, geride perişan ve yüreği dağlı bir koca, anasına doyamayan yetimler bırakarak...

 Resulullah’ın vefatında çok ağlamıştın... resulullah’ı çok sevdiği için vefatında aklını atacak hale geldiğini iddia edenler, senin ağlamana, o varlık sebebimizmücessem rahmeti kaybedişinin acısına iştirak edeceklerine rahatsız olmuşlardı ağlamandan...

 Tıpkı ışıktan rahatsız olan yarasalar gibi...

  Ve seni “Beyt-ul Ahzan”a hapsetmişlerdi...

  Bu aslında, yaşadığımız dünyanın kocaman bir “Beyt-ul Ahzan” haline gelmesinden başka neydi ki?

Senin ağlaman ve feryadından rahatsız olanlar, sebep oldukları rahmet çizgisinin kesintiye uğraması sonucu zulümle dolan şu alemdeki mazlumların feryadını nasıl dindirebilirler?...

  Rahmet kapısını ateşe verip yakarken, daha birkaç gün önce bu kapının mimarı olan Allah Resulü’nün vefatıyla gözyaşlarına boğulmamışlar mıydı?

 Neydi onlar? Timsah gözyaşları mı?

 Senin karnına gelen darbenin, göğsüne batan çivinin aslında Allah Resulü’nün vücudunda yaralar açtığını,

 Kırılan kaburgalarının Allah’ı gazaplandırdığını bilmiyorlar mıydı sanki?

 Resulullah’ın sağlığında verdiği hediyeyi, gelecekleri için tehlike görüp, uydurma hadislerle geri alırken ne yaptıklarını bilmiyorlar mıydı?

  Müthiş bir plandı kurdukları...

hz.fatıma

  Bir “oldu bitti” ile elde ettiklerini kullanarak herkesi susturdular

  Veliyullah’ın sabretmek zorunda kalacağını biliyorlardı.

  Ama seni hesaba katmamışlardı...

  Senin feryadını ve direnişini

  Camideki hutbeni

  Gazabını

 Gözyaşlarını

 Mazlum ve garibane vefatını

  Gizli defnedilişini

 Ve gizli mezarını

 Hesaba katmamışlardı...

Herkesin, kendisinin ve yakınlarının cenazesine mü’minlerin iştirak etmesi için can atmasına rağmen gizli defnedilişinin sırrı neydi?

  Neden mü’minler yoktu cenazende, çok azı hariç?

  İşin sırrı mü’min sıfatında mıydı?

  Mezarını kimlerden ve neden gizli tuttun?

  Ve neden mezarın hala gizli?

   Bu sorular bile maskelerin düşmesine yetmez mi?

   Mevlatena

  Sen “hafız-ı velayet”sin

  Sen allah’ın nişanesisin

  Sen aşkın sırrısın

  Yaratılmışların varlık sebebisin

  Hiç sönmeyecek parlayan nursun

  Sen Rahmetullah’ın canısın

  Rahmetin tezahürüsün

  Bize de bir inayet et...

  O gün

  O “Rahmet”in vefat ettiği gün

  O Pazartesi günü

hz.fatıma

  Kuşandığımız yas elbisesinin üzerine senin, Ali’nin, Hasan’ın ve mazlumlar şahı Huseyn’in zikri bile takatleri tüketen şehadetinin yaslarını da kuşandık..

  Ve sonra diğer nurların yaslarını...

  Bayramlar yasa döndü

  Her bayram gerçek bayramı gözlemedeyiz

  Her Cuma kalbimiz umutla çarpıyor

  Her an çıkıp gelir diye baharımız...

  Mevlatena

  Baban vefat etmeden önce de çok ağlıyordun 

Senin ağlamana dayanamayan sevgi peygamberi, Ehl-i Beyt’inden kendisine ilk kavuşanın sen olacağını söyleyince kulağına

  Gülümsemiştin...

 Babanın vefatıyla sevincini kaybedip, ah u zara düşen bizler de, oğlun beklenen    “Muhammed”e kavuşacağımız umuduyla gülümsüyoruz

  Ve o umutla haykırıyoruz:

   “ Ey Yusuf-u Zehra neredesin? “

  İlahi Fatime hakkına

  Ve babasının

  Ve kocasının

  Ve oğullarının

  Ve de O’nda gizlediğin sırlar hakkına

   Bayram”ımızı geri ver...

   Senin her şeye gücün yeter...

   Ali KIRAN


HÜSEYNİ SEVDA!...

ZEHRÂ NURU

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)