Kimya-yı Saadet (10)
UCUB (Kendini Beğenmek)
Ucub (kendini beğenmişlik) de kötü bir ahlaktır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Üç şey insanı felakete götürür: Cimrilik, Nefsine uymak, Ucub (kendini beğenmişlik.)"
Yine buyuruyor ki: "Günah işleseniz de, sizin günahtan daha beter olan bir işi yapmanızdan korkarım: O da kendini beğenmişliktir." Bişir bin Mansur bir gün gayet fazla namaz kıldı. Bir kimse onun ibadetine bakıp taaccüp etti. Bişr selam verince, “Ey delikanlı, taaccüp etme. Şeytanın ne kadar ibadet ettiğini ve sonunun ne olduğunu bilirsin.” dedi.
Bil ki, kendini beğenmişlik insanı birçok felakete sürükler. Bunların en önemlisi olan kibir kendini beğenmekten meydana gelir..
GAFLET ve DALALET
Din yolundaki engeller şunlardır: Makam ve itibar, mal ve servet, mide ve cinsi arzular. Güçsüz insan bu geçitlerden birisini aşar, ikincisine takılır veya ikinciyi de aşar, üçüncüsüne takılır. Böylece bütün geçitleri aşamadığı için gayesine kavuşamaz.
İnsanların çoğu gafletten dolayı Allah'tan uzak kalmıştır. Belki insanların yüzde doksan dokuzu bu durumdadır.
Gafletin anlamı, ahiret işlerinden habersiz olmak, onu hatırlamamaktır.
Eğer haberdar olsalardı, kusur yapmazlardı. Zira insan yaratılışında sıkıntılara katlanmak pahasına da olsa, tehlikelerden kaçınma eğilimi vardır. Bu tehlikeler de ya Peygamberlerden, ya onların varisleri olan alimlerden öğrenilir. Yol başında uyuyakalan yolcunun kurtuluşu, ancak şefkatli ve uyanık bir kimsenin yetişip onu uyandırmasıyla mümkün olur. O şefkatli kimseler de Peygamberler ve onların vekilleri olan alimlerdir. Bütün Peygamberler, gaflet uykusunda bulunanları uyandırmak için gönderilmişlerdir. Yüce Allah buyuruyor ki
:"Artık kim azgınlık edip kafir olursa, (ahiret yerine) dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz ki cehennem öyle kimselerin varacağı yerdir. Fakat kim Rabbinin azametinden kendini, nefsi ve şehevi arzularından alıkoymuşsa, mutlaka onun varacağı yer cennet olacaktır." (Naziat, 37-41)
SABIR ve ŞÜKÜR
İman iki şeyden meydana gelmiştir. Biri ilim (bilmek) hali diğeri de amel hali'dir. Ameli sabırsız elde etmek mümkün değildir. Onun için sabır, imanın yarısıdır. Sabır iki cins şeyden meydana gelir. Şehvete sabretmek. Öfkeye sabretmek. Şehvete oruç tutarak sabredilir. Bu itibarla oruç sabrın yarısıdır. Mü'minin ameli sıkıntılara sabır ve nimete şükürdür. Bu sebepten de sabır imanın yarısıdır. Fakat sabır daha zordur. Bu itibarla sabır imanın tamamı olur. Nitekim Resulullah "İman sabırdır." buyurdu. Yani imanın en zor olan kısmı sabırdır.Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
"Yemek yiyip şükredenin derecesi, oruç tutup sabredenin derecesi gibidir."
Para biriktirmeyi menetmek hakkındaki "Gümüş ve altını hazineye koyup saklayanlar..." ayet-i celilesi gelince Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah'ı zikreden dil, şükreden kalp ve mümine bir hanım." İnançlı bir hanım, kalbin rahat ve huzurlu olmasına yardımcı olur. Şükür de ancak bu kalp ile yapılabilir.
Kimya-yı Saadet (9)
Kimya-yı Saadet (8)