Hayatın Manası (2)
Rahmet-i İlahiye’nin hazinelerinde toplanan nimetleri zahir ve batın duygularla tadıp şükür vazifesini yerine getirmelidir. İnsan hayatının sırrı, Allah’ın birliğine(tevhide) kudretine, cemaline aynadar olmaktır. Öyleyse insan hayatının gerçek saadeti, insan hayatının aynasında görünen Allah’ın nurlarını hissetmek, anlayarak(araştırıp, öğrenerek) ona şevk(istek) göstermek, sevmek, onun muhabbetiyle kendinden geçmek ve Allah sevgisini kalbine yerleştirmektir. İşte bu sırdandır ki insanı ala-yı illiyine çıkaran bir hadis-i kudsinin meal-i şerifinde “Ben göklere ve yere sığmam; fakat mümin kulumun kalbine sığarım.” denilmiştir. Yani insan bu aleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek(olgunlaşmak) için gelmiştir. Mükemmellikler yurdu olan ahirete hazır olmak için ilim ve duayla tekemmül etmelidir.
Kainat kitabında Allah’ın isimlerini görebilmek, anlamak için ilim tahsil etmek, okumak, araştırmak, bilgi edinmek ve bu bilgiler üzerinde tefekkür ederek esma-i hüsna ile bağlantı kurmak gerekiyor.
İşte bu açıdan insanın biyoloji, fizik, astronomi, coğrafya gibi ilimlerde asgari bilgi sahibi olması okuyup öğrenmesi gerekir. Bu sebepten “Bir saat ilim öğrenmek, sabahlara kadar yapılan ibadetten daha sevaptır.” gibi pek çok hadis-i şerifte ve “Göklerde ve yerde üzerinden geçip de bakmadıkları nice deliller vardır.” (Yusuf, 105) gibi pek çok ayet-i kerimede okumanın, öğrenmenin, tefekkür etmenin(ibretle düşünmenin) önemi ifade edilmiştir. İnsan bu şekilde sözleriyle, namaz oruc, hac, zekat, harama bakmama, hırsızlık yapmama gibi hareketleriyle Allah’a kulluğunu ilan etmelidir. Böylece insan yaratılış amacını yerine getirmiş olacaktır ki iki cihanın da huzur ve mutluluğu budur. İşte hayatı bu şekilde algılayıp yaşayan insan için ölüm, bu dünyadan daha güzel ve daimi başka bir aleme geçiş demektir. Şairin “Öleceğiz, öleceğiz, müjdeler olsun / Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun.” deyip ölümü müjde olarak kabul etmesi bu sebeptendir. Bu dünyanın üç yüzü vardır ki birincisi Cenab-ı Hakkın isimlerine bakar. Onların isimlerini gösterir. Mana-yı harfiyle onlara aynadarlık eder. İkinci yüzü ahirete bakar, cennetin mezrasıdır. Üçüncü yüzü ise insanın hevesatına bakan ve gaflet perdesi olan fani, zail, elemli ve aldatıcı olan yüzüdür. İşte dünya ilk iki yüzüyle sevilmeye, muhabbete layıktır. Üçüncü yüz ise tahkir edilen yüzdür.
Allah’ın sevdiği kul olma yolu, onun cemalini, kemalini; isimlerini ve sıfatlarını; sanatını görme, gösterme, sevme, sevdirme ve tesbih, takdis, tenzih, istihsan etmek ve Allah’ın ahlakıyla yani Kur’an ahlakıyla yani Hz. Muhammed(s.a.v)’in ahlakıyla ahlaklanmaktır. Ona tabi olmak için onu tanımak gerekir yani onun hayatını ve hadislerini okumak, öğrenmek, bilmek gerekir.
Hayatın Manası (1)
Gerçeğe Uyanmak