Hz. Ali (a.s.) Açısından Adalet (2)
Emir"ül Mü"minin İmam Ali"nin -as- adalet ve ihsanı hakkında bazı meseleleri izah etmek, adaletinin niçin onun katili olduğuna açıklık getirmek gerekir. Muttakilerin İmamının adaleti icra etmedeki uzlaşmaz tutumu bir taraftan İmam Ali -as- nin adaletinden çıkar kaybına uğrayan muhalefetin fitne ve komploları diğer taraftan , bu adaletin simgesini saldırıya uğramasına sebep oldu. Peki bu adalet nasıl bir adaletti.
Acaba sırf ahlakî ve etik bir adalet miydi’ Tıpkı cemaat imamı, kadı, yargıç ve talak şahidinin adaleti gibi, veya şer"i bir kıstasın adil olması gerektiği gibi sıradan bir adalet miydi’ Veya şer"i bir kıstasın adil olması gerektiği gibi sıradan bir adalet miydi’ Bu tür adalet anlayışı ve uygulamaları, kimsenin katledilmesine sebep olamayacağı gibi, onun daha bir şöhret, itibar ve saygınlık kazanıp, sevilmesine sebep olur. Aslında İmam Ali"nin -as- ictimaî felsefesi ve özel anlayışı doğrultusunda İslam"ın sosyal adaleti tanımlanıyordu.
İmam Ali -as- İslam"ın sosyal adaleti ve içtimai felsefesini özde ve gerektirdiği gibi ihya ve inşa edilip, uygulanmasında ısrar ediyordu.
İmam Ali -as- sadece Adil biri değil, adalet sever ve adalet talep biriydi. Adl ile Adalet taleplik arasında fark vardır. Nitekim hürriyetle, hürriyetçi arasında fark vardır. Bir insan hür ve özgürdür. Yani bizzat hür -kul ve köle olmayan- dür. Bir insan ise hürriyetçidir. Yani toplumsal hürriyeti sağlama, koruma ve geliştirme hedefini güdüp, toplumsal bir ideal sahibidir. İlim de böyledir. Bir kimse alimdir. Bir kimse alim olmakla birlikte ilmi yayma, genel eğitim ve öğrenimi geliştirme taraftarı ve uygulayıcısıdır. Bir insan Salih"tir. Bir insan da ıslahatçıdır. Nitekim Allah Kur"an-ı Kerim"de şöyle buyuruyor. (Nisa -135)
Gest"i inşa etmeye kıyam ve adaleti gerçekleştirme, bir şahısın bizzat adil olmasından farklıdır. Cud (bağış yapma) mı yoksa adl (aldatma mı) daha üstündür.
Birisi İmam Ali Murtaza (as)"a sordu: Acaba Cud mu yoksa adalet mi daha faziletlidir’ İmam buyurdu:
Adl, Cud"dan daha üstündür. Çünkü adalet, her şeyi yerli yerine koyar ve her bir hakkı, gerçek hak sahibine ulaştırır. Fakat Cud ile bahşiş, işleri ve akıntıları asıl yerin ve yörüngesinden çıkarır. Cud, insanın kendine özgü hakkından vaz geçmesi ve hak sahibi olmayana hakkını devretmesidir. Yani Cud, eşyayı kendi kap ve konumundan sıyırıp, çıkarır. (Nehc"Ül Belaga -hikmet 492).
Adalet, genel ve kamuoyunu sevk ve idare eder. Yani genel hayatın temel kıstas ve ilkelerini belirler. Fakat Cud, özel bir istisnai durum arz eder ve özel şartlar da bir insan başka bir insana Cud ve İsar"da bulunur) bağış ve fedakarlıkta bulunur.
Cud ve İsar, genel ve toplumsal hayatın temel taşı olarak nitelendirilemez ve onların uygulanmasını gerekli kılacak yasa ve müeyyideler çıkarılamaz. Eğer "Cud, ihsan ve İsar" yasalarla tanımlanıp, uygulanması zorunlu hale gelirse artık Cud, ihsan ve İsar olarak tanımlanamaz. Cud, İsar, icrai zorunluluğu olmayan ameller ve kavramlardır. İnsan sadece gönüllü olarak, cömertlik, yiğitlik, insan severlik ve hayat severlik duygularıyla hareket edip, ikram, yardım ve fedakarlıkta bulunur. Bu yüzden Adl, Cud"dan daha afzel ve üstündür.
Hz. Ali (a.s.) Açısından Adalet (1) İmam Ali (a.s)’ın Adaleti