Ehl-i Kitap Kadınlarıyla Evlenmenin Hükmü
Soru: Hocam, eğer Yahudi ve Hıristiyanlarla evlenmek caiz değilse, Maide ayetinin 5. ayetini nasıl izah ederdiniz?
”İnanan kadınlardan iffetli olanlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar -iffetli olup zina etmemeniz ve gizli dostlar tutmamanız üzere mehirlerini verdiğiniz takdirde- size helâldir. Kim imanı [iyi amellerin kaynağı olan hak itikatları] inkâr ederse, onun ameli boşa çıkmıştır ve o, ahirette kaybedenlerdendir.”
Cevap: Muhterem kardeşim, bir ayeti tefsir ederken diğer ayetlerdeki açıklamalarla çelişmeyecek şekilde açıklamak lazım. Bunun bir örneğini bizzat bu ayetin baş tarafında geçen Ehl-i Kitab’ın yiyecekleri ile ilgili açıklamalardır. Eğer bu ayetin zahirini alırsak Ehl-i Kitab’ın her türlü yiyeceği, hatta kestikleri etleri bile yemek caiz olması gerekir. Oysa bunun böyle olmadığını biz biliyoruz.
Çünkü başka ayetlerde kesilen hayvanın Allah’ın adı ile kesilmesi gerektiği, kesilmezse haram olacağı bizzat bu surenin 3. ayetinde ve birçok diğer yerde zikredilmiştir.Ehl-i Kitab’ın ise hayvan boğazlarken Allah’ın ismini anmadıklarını biliyoruz. Peki, ayetler arasında çelişki mi var? Hayır, bu zahiri çelişkiyi Ehlibeyt’in hadisleri çözmüş ve bu ayette helalliğinden bahseden yiyeceklerden maksadın, et dışında olan bakliyat gibi gıda maddelerinden yapılan yemekler, yiyecekler olduğunu ortaya koymuştur.
Sizin verdiğiniz ayete gelince, bu ayetin tefsirinde müfessirler, özellikle fakihler arasında ihtilaf vardır. Ehli Sünnet fakihleri ayetin zahirine dayanarak Ehl-i Kitap kadınlarıyla mutlak anlamda evlenmeyi caiz görüyorlar.
Ehlibeyt mektebi fakihlerine gelince mektebimizin çoğu müctehidleri bu ayetlerdeki ve diğer bazı ayetlerdeki bir kısım karinelerden ve Ehlibeyt imamlarından nakledilen bazı hadislere dayanarak buradaki evlilikten maksadın geçici evlilik olduğuna dair görüş bildirmiş, fetva vermişlerdir.
Bu ve bazı diğer ayetlerdeki karinelerin neler olduğuna gelince, birincisi bu ayette geçen “İza Ateytumuhunne ucurehunne” (onların ücretlerini vermeniz şartıyla..) cümlesidir. (Gerçi sizin verdiğiniz mealde mihir olarak tercüme edilmiştir, ama gördüğünüz gibi ayetin orijinali öyle değildir.) Bu tabir gerçi mihir anlamında bazen daimi nikâhta da kullanılmıştır, ama daha çok geçici nikâhta kullanılıyor ve aslında o nikâhla daha uyumlu bir tabirdir. Daimi nikâhta kullanılan ve onunla daha çok uyumlu olan tabir mihirdir.
İkinci karine “Ğayre müsafihine ve la müttehizi ehdan” (iffetli olup zina etmemeniz ve gizli dostlar tutmamanız kaydıyla… ) cümlesidir. Bu tabirler de geçici nikâhla da uyumlu tabirlerdir. Zira daimi evliliğin zinaya veya gizli arkadaşlığa hiçbir şekilde benzerliği yoktur ki birileri bunu onunla karıştırsın ve bu uyarıya gerek duyulsun. Ama geçici nikahı geçiciliğinden dolayı bazıları zinaya veya cahiliyet zamanında (hatta bu günün modern cahiliyetinde) yaygın olan gizli dost hayatına benzetebilirler, (nasıl ki bugün bazı cahil cühela hükmün içerik ve delillerinden bihaber oldukları için geçici nikaha bu gözle bakmıyorlar mı?!!) Veya bu ikisini birbirine benzetip ya da karıştırıp o şekilde muamele edebilirler. Dolayısıyla bu uyarıyı yapıyor ve “mutlaka nikah olmalı ve gizli dost türünden muamele yapılmamalıdır” buyuruyor.
Ayrıca Nisa suresinin 24. ayetinde mut’adan (geçici nikahtan) bahsettikten sonra 25. buradaki bu iki tabirin aynısı zikredilmiştir, yani (iffetli olup zina etmemeniz ve gizli dostlar tutmamanız kaydıyla… )
Bu da bu ayette kastedilenin de geçici nikah olduğuna bir karine sayılabilir..
Elbette dediğimiz gibi bunu teyid eden bazı hadisler de Ehlibeyt imamlarından nakledilmiştir.
Ne var ki bazı fakihler yine de bu karineleri yeterli görmemiş olacaklar ki Ehl-i Kitapla evliliği mutlak bir şekilde caiz görmüşlerdir ve bu konuda onların da istinad ettiği bazı rivayetler vardır.. Her halükarda bu bir ictihad meselesidir. Müctehid bütün delilleri bir araya toplayarak üzerinde değerlendirmesini yapıp fetvasını verir ve kim hangi müctehide taklit ediyorsa ona göre amel etmesi gerekir..
Kaynak: Kevser