• Nombre de visites :
  • 2937
  • 7/2/2009
  • Date :

Sabır ve Namaz

dua

«Ey iman edenler... Sabır ve namazla (Allah'tan) yardım isteyin; muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir. Allah yo­lunda öldürülenlere «ölüler» demeyin: Aksine onlar diridirler ama siz (bunun) farkında değilsiniz. Andolsun sizi korku, aç­lık, (mallar(ınız)dan, canlar(ınız)dan ve ürünler(iniz)den eksiltmek gibi şeylerle imtihan edeceğiz; kendilerine bir bela eriştiğinde: «Inna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun - Biz Allah'a aitiz ve (sonunda) muhakkak O'na döneceğiz» diyerek sabredenleri müjdele. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır ve (doğru yolu bulup) hidayete erenler de onlardır. »(Bakara: 153-157)

      Bu ayetlerin genel içeriği ve üslubu, Müslüman insanın, hayatını etkisi altına alarak onu bir kuşku ve sarsıntı dairesinde sarsıp sallayan çeşitli engeller, sorunlar ve facialara karşı koyan gerçeğe ilişkin derin manaların hareketi içersindeki derinliklerinde gizli olan imani birikimine yönelten, Kur'ani bir yaklaşıma işaret etmektedir. Bu gerçeğe sahip olan Müslüman insan, bütün bunların karşısında, Allah'ın koymuş olduğu ilahi sünnetler (kanunlar) temeli üzerine kurulu olan hayatın hikâyesini, bilen kapsamlı ve kapasiteli bir iman duruşuyla durur. Bu hikâyenin başından sonuna tamamı zorluk ya da tamamı kolaylık değildir. Aksine bu hikâye kolaylık yolunda zorluklar, zorlukların sonunda ve sonucunda kolaylıklar­dan ibarettir.

       İşte insan Allah'a giden bu yolda bazı zorluklarla karşılaştığında veya hedeflere ulaşmak yolundaki yükümlülükler ve bunların getirdiği sıkıntılar kendisine ağır geldiğinde, bu yoldaki iradesini destekleyip güçlendirmesi ve ona bağlılık ve sarsılmazlık ruhunu verebilmesi için, sarsılmaz bir konuma ve bağlı bir şahsiyete ulaşabilmesi için sabırla Allah'tan yardım istemesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Yine aynı bağlamda, namaz ile Allah'tan yardım istemesi de aynı kaçınılmazlıkla zorunludur. Çünkü namaz, kalbe hikmeti insanın hayatını yine kendisi için maslahat (faydayarar) ve hikmet temeli üzerinde yükselten ve rahmeti insanın ruhunu hoşnutluk, lütuf ve sıcak bir ilişki ile sarıp sarmalayan, (her şeye gücü yeten) Kadir, Hâkim ve Rahim olan Allah'a yönelik pencereleri açar. Böylece insanın başına gelecek imtihanlar, insanın kaldırmaya gücü yetmeyeceği bir düzeyde ağır gelmez. Aksine insan başındaki imtihanla beraber namaz ile alabildiğine bir uzay genişliği içersinde tecrübeleri ve ümit ufukları ile yaşar. Sahip olduğu güç, bütün güçlükleri sarsacak ve bütün karşı güçleri kahredecek bir düzeye gelir ve hayatı, bütün içersindekilerle kavrar. İnsan, bütün bu güçlüklerin içinden, ruhunun sorunlar ve güçlükler ile daralmadığı, engeller ve karşı saldırılar karşısında yenilmediği ve güçlükler karşısında zayıf düşmediği bir uzay genişliğine çıkar. İradeyi hayat ile hareketi kuvvet ve iman ile dolduran patlama derecesinde canlı bir ümit içersinde olur.

        Böylece sabır gibi ruhi değerler, namaz gibi ibadet amelleri faal güçlere dönüşür. İnsan üzerine, düşman kuvvetleri saldırdığında, kendi dışındaki güçlerden yardım aldığı gibi, zayıf noktalarını güçlendirmede bu faal güçlerden yardım alır. Sabır ve namaz, bazı kimselerin zannettiği gibi bir zayıflık ve gerilik unsuru değildir. İnsanı dondurup geriletmez. Yine bazılarının düşündüğü gibi, sabır insanı hareketten alıkoyan, onu yaşanan gerçeklerin gereğini yapmak noktasında donduran bir şey değildir. Yine bazılarının düşündüğü gibi namaz yumuşak başlı sofuca bir yokluğun içersine gömmez. İnsana yaşanan gerçekler içersindeki hareketi noktasındaki rolünü ve sorumluluğunu unutturmaz. Duyarlığını köreltip hayat yolundaki atılımlarını zayıflatmaz.

       Bütün bu anlamları ayetteki hitaptan, bütün kapasiteleri insanın emrine veren imanın canlı içeriğinden, insan hayatı için güç oluşturmak yolunda ahlaki değerlerin ve pratik ilahi ilkelerin canlı tabiatına dikkat çekmek üzere Allah'tan sabır ve namaz ile yardım istenmesine yönelik açık ilahi çağrıdan ilham alıyoruz. Fakat insanlardan birçoğu, inandıkları değerlerde ve yapıp ettikleri amellerde bulunan gizli, ruhi güçlerden gafil olabilmektedirler. Böylece de hayat, çevrelerinden güçle dağılıp yittiğinde onu bir zekâ kıvraklığı ile toparlayabilecekleri halde, zayıflık hallerine teslim olabilmektedirler.

       Allah’u Teâlâ’nın Ayeti Kerimeyi «Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir» sözü ile bitirmesi, Allah'ın sabredenleri engeller, karşı saldırılar, kötü haller ve zorlu durumlarda tek başlarına bırakmayacağını, aksine onlara kendi ruhundan «iyi ruhu» kendi gücünden «büyük kuvveti» rahmetinden de lütuf, hoşnutluk, sevgi ve selameti (esenliği) bağışlamak üzere hep onlarla beraber olacağını tekid etmek içindir.


Allaha Yakınlık

Namaz, ruhun kanatlanışıdır

Ey teslimiyet, senin adın İslam’dır.

Sabrın Sonuçlarına Dair

SABIR

Vuslat Yolları

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)