Kerbela-Gazze 2
* Peygamber yadigarı İmam Hüseyin (a.s) şöyle haykırıyordu o günün gafil Müslümanlarına:
"Ey insanlar! Allah'ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Kim Allah'ın haram ettiğini helal kılan; onun ahdini bozan; Resulullah'ın sünnetine muhalefet eden, Allah'ın kulları arasında günah ve zulüm ile amel eden zalim bir sultanı görür ve ameli veya sözü ile ona karşı çıkmazsa, onu da o zalimin girdiği yere (cehenneme) sokmak Allah'ın üzerine bir haktır."
* İmam Hüseyin (a.s): "Ben azgınlık veya makam hırsı veya fesat çıkarıp zulüm etmek için kıyam etmedim. Ben ceddimin ümmetini islah etmek, iyiliği emredip, kötülükten nehy etmek ve ceddim (Resulullah'ın) ve babam Ali b. Ebu Talib'in çizgisinde yürümek için kıyam ettim..."
* İmam Hüseyin (a.s): "Andolsun ki gerçek imam ve önder, Allah'ın kitabına amel eden, adalet ölçülerine uygun hareket eden, hakka teslim olan ve kendisini Allah'a adayan kimsedir..."
* İmam Hüseyin (a.s): "Ümmet Yezid gibi bir yöneticiye müptela olduğu zaman İslam'a elveda demek gerekir."
* İmam Hüseyin (a.s): "Eğer dünyada (benim için) bir sığınak ve gidecek bir yer kalmasa dahi yine de Yezid b. Muaviye ile biat etmem..."
* İmam Hüseyin (a.s): "Ben azgınlık veya makam hırsı veya fesat çıkarıp zulüm etmek için kıyam etmedim. Ben ceddimin ümmetini islah etmek, iyiliği emredip, kötülükten nehy etmek ve ceddim (Resulullah'ın) ve babam Ali b. Ebu Talib'in çizgisinde yürümek için kıyam ettim..."
* İmam Hüseyin (a.s): "Allah'ın rızası biz Ehlibeyt'in rızasıdır. (Biz ancak Allah'ın razı olduğu şeye razı oluruz); onun verdiği bela ve imtihana sabrederiz ve O da bize sabredenlerin mükâfatını verecektir..."
* İmam Hüseyin (a.s): "Allah'a andolsun ki ben bizim için en hayırlı olanın Allah'ın bize istediği şey olduğunu ümit ediyorum, ister şehit olalım, ister muzaffer..."
* İmam Hüseyin (a.s): "İzzetli bir şekilde ölmek, zilletle yaşamaktan daha iyidir.”
* İmam Hüseyin (a.s): "İnsanlar dünya kuludur; din ise dillerine dolaşıp durur. Dinin sayesinde geçimleri iyi olduğu müddetçe, onun etrafında bulunurlar; ama zorluklarla imtihan edildiklerinde ise gerçek dindarlar azalır."
* İmam Hüseyin (a.s): "İnsanları razı etmek için Allah'ı gazaplandıran bir millet, asla felaha kavuşmaz."
* İmam Hüseyin (a.s): "Ey Ebu Süfyan oğullarının takipçileri, eğer dininiz yoksa ve ahiret gününe inanmıyorsanız, en azından bu dünyanızda özgür insanlar olun."
Ve daha nice Hüseyni mesajlar alabiliriz Kerbela’dan…
Şimdi dönelim Gazzeye ve bakalım bu Hüseyni mesajlar Şehid Şeyh Ahmed Yasin’in ağzından nasıl yankılanıyor bütün aleme:
“Allah’ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum! Ben ki kocamış bir ihtiyarım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri göğü inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için öfkelenecek?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak?!
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?
Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken?!
Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış?!
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve ileri gelenleri, Allah için
öfkelenmez mi?! Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua edemez;
"Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et!" diye çağıramaz mı!?
Buna da mı gücünüz yetmiyor!?
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik! İleri atıldık, korkmadık ve kaçmadık!
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, beyaz bayrak sallayıp teslim olmamızı beklemeyin!
Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, intikamımızın bereketini paylaşın!
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin!..
"Allah’ım! Sana şikayette bulunuyorum… Sana şikayette bulunuyorum… Sana şikayette bulunuyorum…
Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve zayıflığımı sana şikayet ediyorum…
Sen ezilenlerin Rabbisin… Sen bizim Rabbimizsin… Bizi kime bırakıyorsun?..
Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?
Allah’ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve yakılmış ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum!
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı… Birliğimiz bozuldu… Yollarımız ayrıldı… Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini sana şikayet ediyoruz!..
Evet: İmam Hüseyn: “Hel min Nasirin Yensuruni…” (Yok mu Bana yardım edecek birisi, Peygamber haremini savunacak bir yiğit) diye feryat ederken sanki günümüze sesleniyordu, Gazzelere sahip çıkmaya…
14) İmam Hüseyn (s.a) asla yenilmedi. Her şeyini kaybetmesine rağmen zafere ulaştı. Kanın kılıca galip geldiğini bütün tarihe gösterdi. Allah’ın izniyle Gazze de yenilmeyecek, kaybetmeyecek, öldürülse de, yakılsa da, yıkılsa da Gazze muzafferdir, yeniden kanın kılıca, tanka, topa, bütün maddi silahlara galebesini, imanın, azmin ve izzetin zaferini bütün dünyaya gösterecektir inşallah.
Şimdi de Peygamber evladı, Kerbela elçisi, Ehlibeyt’in 4. İmamı, İmam Zeynü’l-Abidin’in İslam mücahitleri hakkındaki duasını Sahife-yi Seccadiyye kitabından şu duayı okuyalım:
Duanın metni şöyledir:
“Allah'ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve izzetinle Müslümanların sınırlarını sarp ve sağlam kıl; gücünle bekçilerini kuvvetlendir ve kereminden bağışlarını bol et.
Allah'ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onların sayısını çoğalt; silâhlarını keskinleştir; etraflarını koru; dört bir yanlarını kuşatarak düşmanın onlara ulaşmasına engel ol; topluluklarını birleştir; işlerini yönet; onları azıksız bırakma; yiyeceklerini sen üzerine al; nusretinle onları destekle; sabırla onlara yardım et ve düşmanların hilelerine karşı onların gözlerini aç.
Allah'ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onlara tanımadıklarını tanıt; bilmediklerini öğret ve görmediklerini göster.
Allah'ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve düşmanla karşılaştıkları zaman aldatıcı, mağrur edici dünyayı anmayı unuttur onlara; saptırıcı mal düşüncesini kalplerinden çıkar; gözlerinin önüne cenneti dik; onlar için hazırladığın ebediyet yurtlarını, ağırlanacakları evleri, siyah gözlü, beyaz yüzlü güzel kadınları (hurileri), çeşit çeşit içeceklerle akan ırmakları, türlü türlü meyvelerle sarkan ağaçları gözlerinin önünde canlandır; hiçbir düşmana sırt çevirmeyi düşünmesin, kaçayım demesinler.
Allah'ım! Böylece düşmanlarını hezimete uğrat; tırnaklarını bunlardan kes; silâhlarıyla aralarına ayrılık sal; yüreklerinin ipini kopar; azıklarını onlardan uzaklaştır; yollarını şaşırt; yönlerini saptır; yardımını onlardan kes; sayılarını azalt; kalplerini korkuyla doldur; ellerini kollarını bağla; dillerini konuşamaz kıl; onların hezimete uğramasıyla arkalarındakileri darmadağın et; onları arkalarındakilere ibret vesilesi kıl; onları rezil rüsva ederek onlardan sonrakilerin arzulara kapılmalarına engel ol.
Allah'ım! Kadınlarının rahimlerini kısır kıl; erkeklerinin döllerini kurut; binitlerinin ve hayvanlarının neslini kes; göklerinin yağmasına, yerlerinin yeşertmesine izin verme.
Allah'ım! Bununla İslâm ehlinin tedbirini güçlendir; yerleşim merkezlerini sağlamlaştır; mallarını artır; vakitlerini düşmanlarla savaşarak, onlarla uğraşarak geçireceklerine, sana ibadet ederek, seninle baş başa kalıp sana niyaz ederek geçirmelerini sağla. Böylece yerin dört bir yanında yalnızca sana ibadet edilsin; yalnızca sana boyun eğilsin, sana secde edilsin.
Allah'ım! Her bölgenin Müslümanlarına, karşılarındaki müşriklere yetecek gücü ver; katından art arda göndereceğin meleklerle onlara yardım et; tüm yeryüzünde müşrikleri toprağın (karanın) bittiği yere kadar hezimete uğratarak öldürsün ve esir etsinler; veyahut da, "Sen Allah'sın, senden başka ilâh yok; teksin, ortağın yok." diye ikrar etsinler.
Allah'ım! Müşrikleri müşriklerle uğraştırarak Müslümanların sınırlarına saldırmalarına; sayılarını, güçlerini azaltarak Müslümanların zayıflamalarına ve tefrikaya düşürerek Müslümanlara yüklenmelerine engel ol.
Allah'ım! Kalplerinden güveni, bedenlerinden gücü al götür. Dikkatlerini dağıtarak entrika üretmelerine, hile yapmalarına engel ol. Erlerimizle karşı karşıya gelme, kahramanlarımızla çarpışma cür'etini onlardan al. Bedir'de yaptığın gibi köklerini kazıyacak, kuvvet ve şiddetlerini biçecek, topluluklarını dağıtacak bir güçle meleklerinden oluşan bir ordu gönder onlara.
Allah'ım! Sularını veba (salgın hastalık) ile, yiyeceklerini hastalıklarla karıştır. Şehirlerini yerin dibine geçir. Üzerlerine sürekli belâ indir. Kuraklık ve kıtlıkla onları döv. Azıklarını en verimsiz ve kendilerine en uzak topraklarda koy. Kalelerin kapılarını onlara kapat. Sürekli bir açlık ve acıklı bir hastalığa duçar et onları.
Allah'ım! Dinin en üstün din, hizbin en güçlü hizip ve payın en kâmil pay olsun diye onlarla savaşan İslâm gazileri ve mücahitlerini kolaylıklarla karşılaştır; işlerini düzelt; kendilerine başarılar ver; onlar için (iyi) arkadaşlar seç; onları destekleyerek güçlendir; rızklarını bol et; kendilerine neşe ve hareketlilik ver; (sevdiklerine duydukları) özlemlerinin sıcaklığını söndür; yalnızlık sıkıntısını onlardan gider ve çoluk çocuklarını anmayı onlara unuttur. Onlara iyi niyet ver; (hastalıklara karşı) onlara bağışıklık kazandır; selâmeti onlardan ayırma; yüreklerinden korkuyu çıkar; onlara şiddet ve cür'et ver; yardımınla onları destekle; (Resulünün) siret ve sünnetleri(ni) onlara öğret; hüküm vermede doğruyu onlara ilham et; riya ve gösterişi onlardan uzaklaştır; duyulup ünlenmek için iş yapmaktan kurtar onları; zikirlerini, fikirlerini, seferlerini, konaklamalarını senin yolunda ve senin için kıl.
Senin düşmanların ve kendi düşmanlarıyla karşı karşıya geldikleri zaman gözlerinde onları azalt; gönüllerinde onları küçült; bunları onlara galip kıl; onları bunlara üst etme. Şayet bazılarına mutlu bir son mukadder edip şehitliği yazmışsan, düşmanlarını öldürüp esir aldıktan, Müslümanların sınırları emniyete kavuştuktan ve düşmanların geri dönüp kaçtıktan sonra olsun bu.
Allah'ım! Gaziler veya sınır bekçilerinin evlerinde onların yerini dolduran, onların geride bıraktıklarının bakımını üstlenen, malının bir kısmıyla onlara yardım eden, onlar için herhangi bir savaş malzemesi temin eden, onları cihada teşvik eden, onlara dua eden, arkalarında saygınlıklarına riayet eden Müslümanları da, onlara verdiğin ölçüde, onlara verdiğinin misliyle ödüllendir; ahirette kendileri için hazırladığın lütf u kereminden başka, bu dünyada da yaptıklarının faydasını görüp sevinmeleri için peşin bir karşılık ver onlara.
Allah'ım! İslâm derdi olan, şirk ehlinin toparlanıp savaşmaya niyetlenmeleri kendilerini üzen, cihada azmedip de güçsüzlükten dolayı gidemeyen ya da bir ihtiyacını gidermek zorunda kalarak veya bir hadiseyle karşılaşarak geciken, iradesi dışında karşısına bir engel çıkan Müslümanların da adlarını sana ibadet edenlerin, kulluk sunanların arasında yaz; onlara da mücahitlerin sevabını ver; onlara da şehitler ve salihler zümresinde yer ver.
Allah'ım! Kulun ve resulün Muhammed'e ve Muhammed'in Âline salât eyle; öyle bir salât ki, tüm salâtlardan yüce, tüm selâmlardan üstün olsun; geçmişte dostlarından herhangi birine ettiğin en mükemmel salât gibi, süresinin bitimi, sayısının sınırı olmasın. Hiç kuşkusuz, sen büyük nimetler sahibi, övgüye lâyık, başlatan, geri döndüren ve dilediğini yapansın.” (Bu dua Sahifey-i Seccadiyye kitabının 27. duasıdır.)
Musa AYDIN
Kaynak: Rasthaber.com