Gazze’nin Yalnızlığı
Resmi Tıkla
Bu günlerde dünyanın en yalnız şehri Gazze’dir. Kelimenin tam anlamıyla aylardır üstü açık bir hapishaneydi Gazze. Filistin’in yalnızlığa ve ölüme terk edilmiş işgalden geri kalan iki kopuk parçasından biridir Gazze. 60 yıldır vahşi İsrail ve hamilerinin acımasızca kılıçlarından geçirdiği, yüz binlerce şehidin ve milyonlarca mültecinin, insanlığın vicdanına miras bıraktığı bir topluluğun evidir Gazze. Sosyalist ırkçı bir mücadele yapısını İslamî-Hüseynî bir yapılanmaya dönüştüren devrimci mücahit insanların Kudüs anısına barındığı bir toprak parçasının adıdır Gazze. İşte bu yüzden yalnızlığa mahkum edilmek, ölüme terke edilmek isteniyor. Bu gerçeği Filistin İslamî Cihad lideri Ramazan Abdullah Şallah ne de güzel dile getiriyor:
“Artık Arap-İsrail savaşı diye bir şey değil yaşanan, Arap ülkeleri artık bu rejimle barış yapmayı tercih ediyor, bugün yaşanan savaş İslam’la işgalci Siyonist rejim arasındaki savaştır”
Hz.Ali (a.s)ın
‘’ Kılıçtan geçirilen milletin geri kalanları daha güçlü ve daha kalıcıdır ‘’ sözünün bir kez daha ispatlandığını tüm dünya açıkça görürken işgal ve kan üzerine kurulu zalim ve vahşi Siyonist İsrail çetesi bunu göremiyor ve hala Gazze’yi ve Filistin’in şanlı direnişini bitireceğini sanıyor. Ömrünün son demlerini süren gasıp çeteler topluluğu, kendileriyle birlikte yakalarına taktıkları aksesuar rolündeki bazı sözde İslam ülkeleri yöneticilerini de tarihin çöplüğünde yok olmaya sürüklüyorlar. Bu gün Gazze’de yaşananlar ilk defa yaşanmıyor, altmış yıldır bu olayın onlarca kat ağırı Kudüs’te, Ramallah’ta, Elhalil’de , Beyrut , Sabra ve Şatila ve bir çok yerde yaşandı. Eşine pek az rastlanan vahşice cinayetler gasıp Siyonist çete tarafından işlenirken ABD, İngiltere ve Avrupa ortak oldu onların cinayetlerine. Satılmış bazı Arap yöneticiler ise Filistin halkı üzerinden siyaset yapıp kendi ayyaş hayatlarını sürdürmenin peşindedirler. Müslüman-Arap kamuoyunu cılız kınama mesajlarıyla avutmaya çalışıyorlar ama, diğer taraftan Siyonistleri kalkındıracak milyarlarca dolar tutarında askeri, ticari anlaşmalar yapmaktan da hala geri durmuyorlar.
Gazze’ye dünya zalimlerinin işbirliği ile ölüm makineleri bomba yağdırırken Gazze hala abluka altında, tüm girişler kapalı ya da kontrol altında tutuluyor.
İnsani yardımların girişi için bile Siyonistlerden izin almak gerekir ki bunların girişine izin verecek olsaydı neden ölüm kussun ki savunmasız insanlar üzerine?! Ve bu durum Birleşmiş Milletler ve sözde İnsan Hakları savunucularının ölümcül suskunlukları karşısında yaşanmaktadır. Her ne kadar bunlara sitem etmek her özgür ve vicdanlı insanın en doğal hakkı olsa da çok yadırgamamak gerekir. Çünkü gasıp Siyonistlerin işgalci olduğunu bildikleri halde onları devlet (!) diye tanıyan da onlar değil mi ?
Asıl acınacak durum bazı Arap ve İslam ülkeleri yönetimlerinin suskunluğu ve vurdum duymazlığıdır. Kendini Arapların lideri ve Filistin halkının kayyumu sayanlara ne demeli? Mısır gibi iddialı bir ülkenin tavrı İsrail’den yana mı olmalıydı ?
Gazze’yle sınırı olması hasebiyle sınırı açık tutup Gazze halkına yardım ulaştırması gerekmiyor muydu? 60 yıldır Filistin için tek yaptıkları bu mazlum halkın kayyumu olma iddiasıyla kendi iktidarlarını koruma çabasıdır bu satılmış Müslüman görünümlü münafıkların.
Bundan daha esef verici ve düşündürücü durum ise Müslüman ulemanın içine düştüğü acınacak durumdur. İslamî duyarlılığı ve vahdet bilincini kamuoyuna aktarması gereken alimler iktidarların çanak yalanlayıcısı durumunda ya da korkularından sus pus olmuş vaziyetteler.
Geçim ve maaş derdinde olanlar ne anlar Gazze’de , Beyrut’ta olanlardan? Bunlar görevli rehber olarak para kazanmanın peşinde sözde İslamî şirketlerin turlarıyla Siyonistlerin elçiliklerine kutsal mekanları ziyaret vizesi alıp Müslümanları İsrail işgali altındaki kutsal Kudüs ziyaretine götürerek işgalcileri resmi devlet kabul etmenin ihaneti içindeler. Ya da büyük şeytan Amerika ve uşağı İsrail’in tehlikesini göz ardı ederek Hüsnü Mübarek ve Kral Abdullah ağzıyla Şii hilal tehlikesine (!) dikkat çekme gafletindeler. Duyarlı alimler ve sivil kuruluşlar da olmazsa bırakın Gazze’yi ve Beyrut’u, Kahire ve Ankara’da ne dolapların döndüğünden kimsenin haberi olmayacak.
Kendime sorduğum bir soruyu kamuoyuyla da paylaşmak istiyorum.
Siyonistlerin Gazze operasyonu öncesi eli kanlı Olmert Ankara’da sayın başbakanla beş buçuk saat neler konuştu ? Ve yine Siyonistlerin sözde dışişleri bakanı Livni Kahire’de Mübarek ile neler üzerinde anlaştı acaba?
Bu arada Filistin halkının gerçek temsilcileri bu yalnız bırakıldıkları dönemde birilerine nispet Ayetullah Seyid Ali Hamenei’ye teşekkür ederek tüm Müslümanlara vahdet bilinci tavsiye ediyor ve anlamlı mesajlar veriyorlar.
Filistin İslami Cihad hareketi genel sekreteri tarafından yapılan açıklamada, İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamaneî"nin, Siyonist rejimin vahşi saldırıları karşısında Gazze halkına verdiği desteklerinden dolayı teşekkür etti.
El Alem televizyonuna açıklama yapan Filistin İslami Cihad hareketi lideri Ramazan Abdullah Şallah, İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamaneî"nin mesajına işaretle "Şundan emin olun ki, biz de Lübnan direnişi gibi zafere ulaşacağız" diye konuştu.
Ramazan Abdullah Şallah, Siyonist rejimin vahşi saldırıları ve Gazze"ye yönelik cinayetleri, düşmanların cahilliğini ortaya koyar, çünkü bu saldırılar, İslam ümmetinin, Filistin meselesine daha fazla sahiplenmesine ve daha fazla birliğine yol açmaktadır. Filistin meselesi İslam ümmetinin kalbi olarak, ümmetin birincil meselesi durumuna gelmiştir" dedi.
Filistin İslami Cihad hareketi lideri Ramazan Abdullah Şallah, Siyonist düşmanın Lübnan"da Hizbullah karşısında aldığı ağır yenilginin telafisi için Gazze"ye saldırdığını, ancak Filistin direnişinin de Siyonistlerin yeni bir yenilgisine yol açacağını söyledi.
Bölge ve dünyadaki bazı ülkelerin tutumlarına işaret eden Ramazan Abdullah Şallah "hiçbir zaman, Arap devletleri ve resmi kurumların faaliyetleri ve çalışmaları bizim direnişimizi durdurmayacak. Bazı Arap devletleri ve resmi kuruluşları sadece kamuoyunda kendilerini temize çıkarmaya yönelik göstermelik girişimlerde bulunmaktadırlar" dedi.
Yazımın sonunda ilave etmeliyim ki içinde bulunduğumuz Muharrem ayı İslam tarihinde yaşanan en elim faciayı yani Hz. HÜSEYİN ve vefalı yareninin Yezid vahşiliğine karşı verdiği mücadelenin yıldönümü olarak Müslümanlar tarafından anılmakta cihad ve şahadet bilinci diri tutulmaktadır. Matem ve yas ayı olarak anılan Muharrem ayında kendimizi Hüseyni bir yol ve metotla eğitmeli ve bilmeliyiz ki, Müslümanların oturup Gazze’de yaşanan faciayı seyretmeleri gerçekte imam Hüseyin (s.a)’nin zulümle mücadele metoduna uygulamadıkları anlamına gelir ve Müslümanların suskunlukları işgalci rejimi Filistin halkına yönelik cinayetlerini her geçen gün daha da arttırmaya teşvik eder.
Müslümanların fesat merkezlerini çökertmek için İmam Hüseyin (as)’ın yolunu izlemekten başka çareleri yoktur. Vesselam...
Kadir Akaras
Gazze’den Yükselen Feryat: HER YER KERBELA, HER GÜN AŞURA
Siyonist İsrail ve Gazze (2)