Haram Olan Yiyecekler
Soru: Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerinde haram olan yiyecek-içeceklerden bahsederken sadece, murdar eti, domuz eti, putlara kesilen veya Allah'ın adı anılmadan kesilen etler ve şaraptan bahsediyor; oysa biz İslam'da başka bir çok şeyin de yenilmesinin haram olduğunu biliyoruz. Bazıları bu durumdan istifadeyle "Bu dört şeyin dışında kalan şeyler haram değildir; aksi takdirde onlar da Kur'an'da zikredilirdi" demektedirler. Bu iddiayı nasıl çürütebiliriz? Kur'an'da sadece dört şeyin zikredilmesinin sebebi ne olabilir acaba?
Cevap: Ayetlerin açıklamasına geçmeden önce, konuyla ilgili başka bir çok yerde de işimize yarayacak bir hususa açıklık getirmemiz gerekir. O da şudur ki eğer biz bütün İlahi hükümleri en ince ayrıntılarına kadar Kur'an'dan öğrenebileceğimizi sanıyorsak, büyük bir yanılgı içerisindeyiz. Zira nice hükümler vardır ki onlar üzerinde ümmet ittifak içerisindedir. Ancak onların hiçbirisi (özellikle teferruatla ilgili olanlar) Kur'an'da zikredilmemiştir. Bu hükümlerin yegane kaynağı Sünnet'tir. Ancak bütün bunlardan Resulullah'a Allah tarafından bildirilen birer vahiydir. Ne var ki bunlar gayr-i Kur'ani vahiylerdir. Yani Resulullah'a bildirilen vahiyler iki kısımdır; bir kısmı mucize özelliğini taşıyan ve hem muhtevası hem de kalıpları Allah-u Teala'ya ait olan Kur'ani vahiylerdir. Bir kısmı ise mucize olmayan, muhtevası Allah'a, beyan etme şekli ise Resulullah'a ait olan gayri Kur'ani vahiylerdir ki bunlara hadis veya Resulullah'ın Sünneti diyoruz. Bunun böyle olduğunu ispatlayan bir çok ayet ve hadis vardır ki örneklerini geniş bir şekilde öğrenmek isteyen kardeşlerimize Ehl-i Beyt Mesajı dergisinin 20. Sayısında "Müctehit Peygamber" isimli makaleyi okumalarını tavsiye ediyoruz.
Hakkında soru sorulan konu da aynı ölçülerle yorumlanması gereken bir konudur; yani Allah-u Teala birazdan açıklayacağımız sebepten dolayı yenmesi haram olan bazı nesnelerin haramlığını Kur'ani vahiyle açıklamış, birçoğunun haramlığını ise gayri Kur'ani vahiyle Resulü'ne bildirmiştir.
Kur'an'da yenmesi haram olan sadece bazı şeylerin açıklamasına gelince, bunun sebebi şudur ki cahiliyet zamanında Müşrikler arasında bir çok diğer hurafi inanışlar gibi, nedensiz yere Allah'ın helal kıldığı bir takım nimetleri, yiyecekleri kendilerine haram kılmışlardı. Diğer taraftan gıda sıkıntısı çektiklerinde ise Allah'ın haram kıldığı bazı şeylerden yararlanmayı helal sayıyorlardı; murdar eti, domuz eti, kan ve putlar adına kesilmiş kurbanlar veya Allah'ın adı anılmadan kesilmiş hayvanlar gibi... Hatta bununla da kalmayıp bu yanlış ve hurafe uygulamalarını Allah'a isnad etmeğe ve bunun ilahi kitaplarda yazılı olduğunu iddia etmeğe kalkışıyorlardı.
İşte Allah-u Teala bu hurafe düşünce ne uygulamayı baltalamak ve onu ortadan kaldırmak ve özellikle Müslümanların onlardan etkilenmemelerini sağlamak için, muhtelif münasebetlerde dört kez bu konuda ayet indirmiştir ki bunlardan iki tanesi (En'an, 145 ve Nahl, 115) Mekke'de hicret öncesi nazil olmuştur; iki tanesi ise (Bakara, 173 ve Maide, 3) Medine'de hicret sonrası nazil olmuştur. İşte bu durumu dikkate aldığımızda ayetlerin gerçek manası ortaya çıkmakta ve sorulan soru cevabını bulmaktadır. Adeta bu ayetlerde Allah-u Teala şöyle buyurmak istiyor: "Sizler neden sebepsiz yere Allah'ın helal kıldığı şeyleri kendinize haram kılıyorsunuz? Eğer gerçekten helal-haram derdiniz varsa, asıl haram olan sizin kaçındıklarınız değil, sizin kendinize helal sayıp çekinmeden yararlandığınız murdar eti, domuz eti, kan ve Allah'ın adı anılmadan veya putlar adına kesilen hayvanların etidir. Sonra yalan yere neden bunu Allah'a ve kutsal kitaplara isnad ediyorsunuz? O kitaplarda da haram kılınan sizin iddia ettikleriniz değil bu saydığımız şeylerdir. İslam Peygamberi'ne de nazil olan vahiylerde sizin haram bildiğiniz şeyler değil, asıl sizin helal saydığınız şeyler haram kılınmıştır. Murdar eti ve... gibi. Yukarıda adreslerini verdiğimiz ayetler yan yana getirildiğinde ve ayetlerin nüzul sebepleri dikkate alındığında bu gerçeği açıkça anlayabiliriz.
İşte buradan anlıyoruz ki bu ayetlerde asıl amaç, bütün haramların açıklanması değil, müşriklerin helal yiyecekler yerine yaygın bir şekilde yararlandıkları bazı haramların açıklanmasıdır. Bunu ilmi bir ıstılahla açıklamak istersek, bu ayetlerdeki hasrdan (sınırlamadan) maksat, hakiki bir hasr ve sınırlama değil, izafi ve nisbi bir sınırlamadır. Yani Müşriklerin içerisinde yaygın olan ve helal sayılan haramlara yönelik bir açıklamadır sadece. İzafi ve nisbi hasrı (sınırlamayı) şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: Diyelim ki birisi size "Hasan ve Hüseyin, ikisi de sana geldiler mi?" diye soruyor. Siz de "Hayır, sadece Hasan geldi" diyorsunuz. Şimdi sizin bu cevabınız, onun sorusuna yöneliktir. Bu cevaptan maksat Hasan'ın dışında kimsenin gelmediği değildir. Hasan'ın dışında başkaları da gelmiş olabilir. Ancak soru soran kimseyi onların gelip gelmediği ilgilendirmemektedir. Onun maksadı sadece Hasan ve Hüseyin'den hangisinin gelip gelmediğidir. Siz de "Hayır, sadece Hasan geldi" diyerek onun merakını gidermiş oluyorsunuz. Bu ayetlerde de böyle bir durum söz konusudur.
İnşaallah bu kısa açıklamayla sorunuz cevabını bulmuş ve merakınız giderilmiştir. Vesselam aleykum...