HACCIN FARZ OLMA ŞARTLARI 1
Birinci Şart: Buluğa Ermek
Buluğ çağına yakın olsa bile, baliğ olmayana hac vacip değildir. Meşhur görüşe göre haccı doğru sayılmakla beraber, çocuk haccederse Haccetu’l-İslam’ın yerini almaz.
* Baliğ olmayan hacca gider ve mikatta ihram bağlamadan baliğ olursa müstati olması durumunda (o anda müstati olsa bile) haccının sakıncası yoktur ve bu hac Haccetu’l-İslam'ın yerine geçer.
* Baliğ olmadığı inancıyla müstehap hac yerine getirir; haccı yerine getirdikten sonra veya amelleri yaparken baliğ olduğunu anlarsa, bu hac Haccetu’l-İslam’dır ve bu hacla yetinmelidir.
* Mümeyyiz çocuğun hac etmesi müstehaptır. Bu haccın doğru olması için babasından izin almasının gerekliliği uzak bir ihtimal de değildir. Fakihler arasında meşhur görüşte budur.
* Haccın sahih olabilmesi için baliğ birinin anne babasından izin alması mutlak surette gerekmez. Ama müstehap hac yapacaksa ve bu hacda anne babasının veya birinin eziyetine neden olacaksa -örneğin yolda başına gelebilecek tehlikelerden korkuyorlarsa- bu hacca gitmesi caiz değildir.
* Velinin mümeyyiz olmayan çocuğa -kız veya erkek- hac yaptırması müstehaptır. Yani çocuğa ihram elbiselerini giydirmeli “telbiye” dedirtmeye çalışmalı ve telkin etmelidir. Eğer kendisine denileni diyebiliyorsa demeli, diyemiyorsa velinin kendisi çocuğun yerine telbiye demelidir. İhramlıya haram olan şeyleri yapmasını engellemelidir. “Fah”ha (tabi o taraftan geçiyorsa) varıncaya kadar dikili elbiselerini çıkarmayı geciktirebilir. Çocuğun yapabileceği amelleri kendisi yapmalı ve yapamayacağı amelleri de velisi yaptırmaya çalışmalıdır. Tavaf yaptırmalı, Sefa ve Merve arasında sa'yini yerine getirmeli, Arafat ve Müzdelife vakfesini yaptırmalıdır. Eğer çocuğun yapması mümkünse şeytan taşlamayı yaptırmalı, mümkün değilse onun yerine şeytan taşlamalıdır. Tavaf namazı, kafasını tıraş etmek ve diğer amellerde de hüküm aynıdır.
* Mümeyyiz olmayan çocuğun velisi ihramlı olmasa da, çocuğa ihram bağlayabilir.
* İster baba ve annesi olsun ister başka biri zahiren, mümeyyiz olmayan çocuğa hac ettirmesi müstehap olan velisi, aynı zamanda onun koruma ve geçimini de üstlenen kişidir. Bu konu nikâh kitabında genişçe açıklanmıştır.
* Çocuğun nafakasının dışında hac’da harcanan fazla masraflarını velisi karşılamalıdır. Ama çocuğu korumak ve bakımı için bu yolculuğa götürmek zorunda kalınırsa veya yolculuk onun maslahatına olursa bu durumda sadece yolculuk masraflarını çocuğun malından karşılanabilir. Bu, yolculuk masraflarının çocuğun nafakasından fazla olduğu durumdadır.
* Mümeyyiz olmayan çocuğun kurban kesme parası ve av keffareti velisine aittir. Ama bilerek yapıldığı takdirde sorumluluk getiren diğer durumlar da mümeyyiz dahi olsa, çocuğun keffaret getiren işleri zahiren ne velisinin nede kendisinin malına yansımaz.
İkinci Şart: Akıl
Deliye, delilik durumu daimi olmasa da hac vacip değildir. Ama delilik durumu geçici ise; iyi olduğu zaman hac amellerini yerine getirmeye ve mukaddimesini hazırlamaya yeterli ise ve müstati de olursa diğer zamanlarda delilik hali olsa da hac vaciptir. Aynı şekilde delilik döneminin hac zamanına denk geldiğini bilse, iyi olduğu zaman, hac döneminde onun yerine hac etmesi için vekil tutmalıdır.
Üçüncü Şart: Özgürlük
Dördüncü Şart: Mali Yeterlilik (İstitaet),
Önemli birkaç şartı vardır:
1-Vaktin yeterli olması:
Yani mukaddes mekânlara gidecek ve farz amelleri yerine getirecek kadar vaktin olması gerekir. Şu halde o yerlere gitmek ve hac amellerini yerine getirmek için mal kazanması veya diğer şartların oluşması için yeterli vakit olmazsa ya da vakit yeterli olsa bile, tahammül edemeyecek kadar zorluğa neden olursa hac vacip olmayacaktır.
Böyle bir durumda malı korumanın vacip oluşu hükmü 39. meselede de geleceği gibi, bir sonraki yıla kadar belli olacaktır.
2- Sağlıklı ve yeterli güce sahip olmak:
Yani bedenin sağlıklı ve amelleri yerine getirecek kadar güçlü olması. Şu halde hastalık ve yaşlılıktan dolayı mukaddes mekânlara gidemezse veya gitse de farz amelleri yerine getirecek kadar orada kalamazsa (örneğin aşırı sıcaklardan dolayı) veya amelleri yerine getirecek kadar orada kalmak tahammül edilemeyecek zorluk ve zahmete neden olursa kendisinin bizzat hacca gitmesi vacip değildir. Ama 63. meselede de geleceği gibi yerine vekil tutmalıdır.
3- Yolun açık ve emniyetli olması:
Yani amel yerine ve mukaddes mekânlara ulaşmayı engelleyecek bir mani olmamalıdır. Aynı şekilde canına, malına ve namusuna bir tehlike olmamalıdır. Aksi takdirde hac vacip olmaz. Bu gitme konusundaki hükümlerdir. Ama dönüş hükümlerinde 22. meselede ki dönüş masraflarında da açıklanacağı üzere değişik hükümleri vardır.
İhram bağladıktan sonra hastalık, düşman vs gibi mukaddes mekânlara ulaşmaya engel olacak bir mani ortaya çıktığı durumlar için özel hükümler vardır. Bunlar mesdud ve mahsur bölümlerinde gelecektir.
* Eğer hac için biri uzak ve emniyetli diğeri yakın ve tehlikeli iki yol olursa haccın vacip oluşu kalkmaz. Uzak ve tehlikesiz yoldan hacca gitmesi vaciptir. Ama uzak yoldan gitmesi örfi olarak yol açık ve emniyetli değil denilecek kadar birçok şehirleri geçmek zorunda kalınırsa hac vacip olmaz.
* Hacca gitmesi halinde kendi şehrinde telef olacak bir malı varsa ve telef olması şahsın durumuna büyük zarar verecekse hac vacip olmaz.
Hacca gitmesi, hacdan daha önemli veya aynı seviyede bir farzı terk etmesine sebep olacaksa; birinci durumda haccı bırakarak daha önemli vacibi yerine getirmelidir. İkinci durumda da ikisinden herhangi birini seçebilir.
Aynı şekilde hacca gitmesi terk edilmesi daha önemli veya aynı olan bir haramı yapmaya neden olursa hüküm aynıdır.
* Hacdan daha önemli bir vacibi veya terk etmesi daha önemli bir haramı yapmayarak hacca giderse, vacibi terk ettiği veya haram işlediği için günah etmiş olsa da zahiren haccı Haccetu’l-İslam için yeterlidir. Elbette diğer şartlara sahip olması gerekir. Önceki yıllardan boynuna haccın gelmesi veya ilk istitaet yılı olması arasında fark yoktur.
* Hac yolunda mal vermekten başka defedemeyeceği bir düşman olursa, ödediği mal şahsın durumuna zarar verecekse hac vacip olmaz. Büyük zarara yol açmayacaksa hac vaciptir. Elbette yolu açmaya razı etmek için ona para ödemesi vacip değildir.
* Hacca gitmek sadece deniz yoluyla mümkünse ve bu yolla yolculuk etmenin boğulma vs. tehlikesi varsa veya tahammülü zor bir endişe ve korkuya neden olursa, bu sorunu halletmesi de mümkün değilse haccın vacip oluşu kalkar. Bütün bunlarla birlikte haccederse zahiren haccı doğrudur.
4- Nafaka
Nafaka yani masraflar. Yol azığı ve bineği de denilir. Azıktan kasıt yol boyunca zaruri ihtiyacı olan yiyecek içecek ve diğer şeyleri kapsar. Binek ise hacca gitmesi için gerekli olan binektir. Elbette binek şahsın şanına layık olmalıdır. Aynı anda azık ve bineğin olmasına gerek yoktur. Bunları temin edecek mali güce sahip olması yeterlidir. Resmi para veya başka bir şey olması arasında da fark yoktur.
* Bineğin veya özel bir vesilenin olması ona ihtiyaç duyuluyorsa şarttır. Başka bir şekilde, örneğin zahmetsiz yürüyerek hacca gitme gücüne sahipse, haysiyet ve şanına ters değilse bineğe sahip olmak şart değildir.
* Azık ve binek şartındaki ölçü fiili halette (hâlihazırda) olmasıdır. Şu halde biri alışveriş (ticaret) veya başka bir yolla temin edebilecek durumda da olsa, hâlihazırdaki durumu göz önünde bulundurulduğu için hac vacip olmaz. Bineğin olması şartında, ihtiyaç duyulması halinde mukaddes mekânlara olan uzaklığın az veya çok olması arasında fark yoktur.
* Haccın geçerli olmasında gerekli olan istitaet şartı kendi şehri veya vatanından değil, bulunduğu yerdendir. Bu durumda mükellef, ticaret veya başka bir iş için diğer bir şehre giderse ve orada da yol azığı, bineği veya hac yapacak kadar parası olursa kendi şehrinde kalmış olsa müstati olmayacak olsaydı da hac ona vaciptir.
* Mükellefin kendi değerine satamadığı bir mülkü olur ve hacca gitmek için bu mülkünü daha az bir değere satmak zorunda kalırsa, değerinden çok az da olsa o mülkü satması vaciptir. Fakat genel bir zarara neden olursa satması vacip olmaz. Ama hac masrafları yükselirse örneğin araba ücreti istitaet yılından bir sonraki yıla göre daha pahalıysa sadece bu yüzden haccı bir sonraki yıla geciktirmek caiz değildir. Geçmiş konularda da müstati olanın aynı yılda hacca gitmesi gerektiğini söylemiştik.
* Geri dönüş masraflarının olması, mükellefin kendi vatanına dönmek istemesi halinde şarttır. Vatanına geri dönmek istemiyorsa, başka bir yere yerleşmek istiyorsa sadece oraya gidecek kadar imkânı olması yeterlidir. Vatanına dönecek imkâna sahip olması gerekmez.
Yerleşmek istediği yerdeki harcamaları vatana dönüş masraflarından fazla olursa, oraya kadar masraflara sahip olması şart olmaz. Haccın vacip olmasında, vatana dönecek masrafları karşılayacak güce sahip olmak yeterlidir. Ama o şehirde kalmak zorunda ise oraya gidecek imkâna sahip olmalıdır.
5- Döndükten Sonra Yeterlilik
Hacdan döndükten sonra hâlihazırda ve daha sonra başkasından yardım almayacak durumda olmalıdır. Zorluğa ve sıkıntıya düşmemeli, kendisi ve ailesi hakkında yoksullaşma korkusu olmamalıdır.
Şu halde geliri hac dönemine rastlayan ve hacca gittiği takdirde bu gelirini kaybedecek olan ve yılın diğer günlerinde geçimini temin edemeyecek kimseye hac vacip değildir.
Aynı şekilde hacca yetecek kadar malı olan bir kimsenin, bu mal kendisinin ve ailesinin geçimi için kazanç sermayesi ise ve başka bir yoldan şanına layık şekilde geçimini temin etme imkânı yok ise, ona hac vacip olmaz.
Buraya kadar yapılan açıklamalardan anlaşılan şudur ki; hacca gitmek için zaruri giderlerini karşılamak için ihtiyacı olan malları satması vacip değildir. Şanına layık olacak şekilde ihtiyacı olan mallarda aynı hükümdedir. Elbette nicelik ve nitelik bakımından uygun olmalıdır. Fazlası değil.
Bu durumda oturduğu evi, ziynet için kullandığı elbiseleri ve ev aletlerini -şanına uygun ise- satması vacip değildir. Geçimini sağladığı iş aletlerini ve ilim ehlinin tahsili için gerekli olan kitapları da satması vacip değildir. Netice itibariyle birinin, geçimi için ihtiyacından fazla malı yoksa onu da hac için harcaması zorluğa düşmesine sebep olacaksa müstati değildir.
Ziynet elbiseleri, kitap vs. gibi zikredilen mallara fazla ihtiyacı yoksa ve bunlarda haccını karşılamak için yeterli ise veya yeterli olmasa da tamamlayacak başka bir malı varsa böyle bir durumda müstati olmuştur ve hac ona vaciptir.
Bir kimse oturduğu evini satması halinde zorluğa düşmeden ve daha az bir değere başka bir ev satın alabilirse, geri kalan para da hem hac masrafları hem de çocuklarının geçimi için yeterli olursa, bu işi yaparak hacca gitmelidir. Hatta artan miktar hac için yeterli olmazsa ve bu eksikliği tamamlayacak başka bir malı varsa, eksikliği tamamlayarak hac masraflarını temin edebiliyorsa bu işi yaparak hacca gitmelidir.
HACCIN ADAP VE MÜSTEHAPLARI 1
HACCIN ADAP VE MÜSTEHAPLARI 2
HACCIN ADAP VE MÜSTEHAPLARI 3
Hz. Resulullahın (s.a.a) Hacla İlgili Sünnet Ve Âdâbı
Umre ve Haccın Adap ve Müstehapları
İslam Dini ve Kültüründe Hac