• Nombre de visites :
  • 3085
  • 3/11/2008
  • Date :

Ehl-i Sünnet Hadislerinde Hz. Mehdi (a.s)  1

imam mehdi (af)

      Ehl-i Sünnet’in hadis, siyer, tarih ve tefsir kaynaklarında ahir zaman kurtarıcısı İmam Mehdi (a.s) hakkında sayısız hadisler yer almıştır. Bu hadislerin tetkik edilip incelenmesi ciltlere varan kitapların yazılmasını gerektirmektedir. Biz burada o hadislerden sadece bazı örnekler vermekle yetineceğiz; isteyen kardeşlerimiz bu hadisleri ilgili kaynaklarda özellikle de ahir zaman alametlerini içeren eserlerde görebilirler. Ehl-i Sünnet kaynaklarında yer alan hadislerden bazıları şöyledir:

      1- Ali (a.s)’dan; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Dünyanın sonuna bir gün kalsa dahi, Allah zulüm ve kötülükle dolmuş olan yeryüzünü adaletle doldurması için, bizden (veya benim Ehl-i Beyt’imden) bir kişiyi gönderecektir.”[1]

      2- Ebu Hüreyre’den; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Eğer dünyanın ömründen sadece bir gün kalmış olsa dahi, Allah o günü Mehdi’nin hükûmete ulaşması için uzatacaktır.”[2]

     3- Ebu Said Hudrî’den; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolmadıkça kıyamet kopmaz.” Sonra buyurdu ki: “Sonra benim itretimden -veya (tereddüt ravidendir) Ehl-i Beyt’imden- bir kişi zuhur edecek ve yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” [3]

     Bu hadisi Hâkim, el-Müstedrek’inde tahriç ettikten sonra, onun Şeyhayn’in (Buharî ve Müslim) şartına göre sahih hadis olduğunu, ancak onu tahriç etmediklerini kaydetmiştir.

     4- Huzeyfe’den; dedi ki: Resulullah (s.a.a) bize hutbe okudu ve bizim için kıyamete kadar olacak olayları anlattı. Sonra da şöyle buyurdu:

“Eğer dünyanın sonuna sadece bir gün kalsa dahi, Allah Tealâ o günü, evlâtlarımdan birini gönderene kadar uzatacaktır; onun ismi, benim ismimdir.”

 Selman; “Ey Allah’ın Resulü! Hangi oğlundan olacak?” diye sorduğunda, eliyle Hüseyin’in omzuna vurarak: “Bu oğlumdan.” buyurdu.[4]

     5- Abdullah’tan; dedi ki: Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu:

“Benim Ehl-i Beyt’imden, ismi benim ismim olan biri hükûmete ulaşmadıkça kıyamet kopmaz.”[5]

     6- Ebu Hüreyre’den; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Eğer dünyanın ömründen sadece bir gün kalsa dahi, Allah onu o kadar uzatır ki, benim Ehl-i Beyt’imden bir kişi Deylem dağı ve Kostantaniye’ye hâkim olur.” [6]

7- Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

“Doğrusu, Ali benden sonra ümmetimin imamıdır ve (onun soyundan olan) Kaim Muntazar zuhur ettiği zaman yeryüzünü, zulüm ve kötülük ile dolduğu gibi adalet ve doğrulukla dolduracaktır. Beni müjdeleyici ve korkutucu olarak seçene andolsun ki, onun gaybetinde kendini yitirmeyenler, bulunmaz ilâç gibi azdırlar.”

Bu sırada Cabir kalkarak: “Ey Allah’ın Resulü, evlâdın Kâim’in bir gaybeti mi vardır?” diye sordu.

Hazret: “Evet, Rabbime andolsun, müminler imtihan olup kötülüklerden arınacak, inanmayanlar helâk olacaklar. Ey Cabir, bu Allah’ın kullarından gizlediği ilâhî işlerden bir iş ve onun esrarından bir sırdır; onda şüphe etmekten kaçının. Çünkü aziz ve yüce olan Allah’ın işlerinde şüphe etmek küfürdür.” dedi.[7]

8- Hz. Ali (a.s), Hz. Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

“Hüseyin’in evlâtlarından biri ümmetim arasında kıyam etmedikçe dünya yok olmaz. O, yeryüzü zulümle dolduğu gibi onu adaletle dolduracaktır.” [8]

9- Selman-i Farisî der ki: “Allah Resulü (s.a.a)’inin yanındaydık, Hz. Hüseyin (a.s)’ı dizlerinin üzerinde oturtmuş, onun göz ve dudaklarını öpüyordu. Bu sırada şöyle buyurdu:

“Sen efendisin, efendinin oğlusun ve efendinin kardeşisin. Sen imamsın, imamın oğlusun, imamın kardeşisin. Sen Allah’ın hüccetisin, Allah’ın hüccetinin oğlusun, Allah’ın hüccetinin kardeşisin ve sen dokuzuncusu Kaim olan, Allah’ın dokuz hüccetinin babasısın.” [9]

10- Emir’ül-Müminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:

“Allah bir grubu getirecek ki, onlar Allah’ı severler, Allah da onları sever ve onların arasında gaip (gizli) olan bir kişi ilâhî saltanata ulaşır. O, vadedilen Mehdi’dir. O, hiçbir zorlukla karşılaşmadan yeryüzünü adalet ve eşitlik ile dolduracak, küçük yaşta ana-babasından uzak düşecektir. Müslümanların şehirlerini fethedecek, zaman onun (kıyamı) için müsait olacaktır. Sözü dinlenecek; ihtiyar ve genç herkes ona itaat edecek; zulüm ve küfürle dolan yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak. O zaman onun imameti kemale erişecek ve hilâfeti yeryüzünde tespit olacak ve... yeryüzü Mehdi (a.s)’ın varlığıyla bayındır ve mutlu olacaktır; nehirler akacak; fitneler, karışıklıklar ve yağmalamalar ortadan kalkacak, hayır ve bereketler çoğalacaktır... Ondan sonrası hakkında bir şey söylememe gerek yok... Benden o günün dünyasına selâm olsun.”[10]

11- Ebu Said Hudrî, Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Sizlere Mehdi’yi müjdeliyorum. Halkın ihtilâf ve çekişme zamanında ümmetime gönderilecek ve yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. Gökte ve yerde olanlar, ondan razı olacaklardır. O, malları sahih olarak taksim edecektir.”

Adamın birisi: “Sahih olarak nasıl taksim edecek?” diye sorduğunda: “Halkın arasında eşit olarak (dağıtacaktır).” buyurdular.

Sonra şöyle eklediler: “O zamanda Allah Tealâ, Muhammed ümmetinin kalbini zenginlikle dolduracaktır ve onun adaleti onların hepsini kapsayacaktır. Öyle ki nida eden; ‘Mala ihtiyacı olan var mıdır?’ diye nida edecek, bir kişiden başka hiçbir kimse kalkmayacaktır. Bunun üzerine ona; ‘Git hazinedara; ‘Mehdi bana mal vermeni emrediyor’ de.’ denilecek. Hazinedar ona; ‘Seç’ diyecek, adam onu kendi evine getirip açınca pişman olup; ‘Ben Muhammed ümmetinin en ihtiraslısı mı oldum, yoksa onlara yeterli olan bana kifayet etmedi mi?’ diyecek. Bunun üzerine o malı geri getirecek, ancak ondan geri alınmayacak ve; ‘Biz verdiğimiz bir şeyi geri almayız’ denilecek. Böylece yedi, sekiz veya dokuz sene devam edecektir, bundan sonra yaşantının bir hayrı yoktur.” [11]

12- Cabir bin Abdullah-i Ensarî şöyle diyor: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:

“Mehdi benim evlâtlarımdandır; onun ismi benim ismimdir; künyesi de benim künyemdir; ahlâk ve yaratılış olarak da insanların en çok bana benzeyenidir. O gaybete çekilecek ve o dönemde halk şaşkınlık içinde kalacak, ümmetler sapıklığa düşecektir. Sonra Mehdi, parlak bir yıldız gibi ortaya çıkacak, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” [12]

13- Huzeyfe’den; dedi ki: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:

“Mehdi zuhur ettiğinde İsa bin Meryem de gökten inecektir; saçlarından sular damlarken Mehdi ona diyecek ki: ‘Öne geç ve halka namaz kıldır.’ İsa da cevaben şöyle diyecektir: ‘Namaz senin için ikame olunmuştur.’ Böylece İsa benim evlâtlarımdan birinin arkasında namaz kılacaktır.” [13]

14- Cabir bin Abdullah’tan; dedi ki: Allah Resulü’nün şöyle buyurduğunu duydum:

“Kıyamete kadar ümmetimden bir taife hak üzere olup savaşacak ve muzaffer olacaktır.” Sonra buyurdu ki: “İsa bin Meryem gökten nazil olacak ve onların amiri ona: ‘Gel bize namaz kıldır’ diyecek. İsa cevaben: ‘Hayır, sizin bazılarınız, diğer bazılarınıza amirlerdir; Allah’ın bu ümmete verdiği bir üstünlüktür bu’ diyecektir.” [14]

15- Ebu Hureyr’den; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

“İsa bin Meryem nazil olup imamınız da sizden olunca ne yapacaksınız?” [15]

16- Ali (a.s) dedi ki: Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Mehdi bizdendir; Allah onun işini bir gecede doğrultur.” [16]

17- Ümmü Seleme’den; dedi ki: Allah Resulü şöyle buyurdu:

“Mehdi benim itretim ve Fatıma evlâtlarındandır.” [17]

18- Enes bin Malik’den; dedi ki: Hz. Resulullah’ın şöyle buyurduğunu duydum:

“Biz Abdulmuttalib evlâtlarından yedi kişi cennet ehlinin efendileriyiz: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.”[18]

19- İbn-i Abbas’tan; dedi ki: Hz. Resulullah şöyle buyurdu:

“Mehdi cennet ehlinin tavusudur.” [19]

20- Ebu Said Hudrî’den dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:

“Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolacak, sonra benim soyumdan birisi zuhur edecek ve yeryüzünde yedi veya dokuz yıl hükûmet edecek, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” [20]

-----------------------------------------------------------------------------------

[1]- Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c.1, s.99, hadis: 734; Sünen-i Ebî Davud, hadis: 3734; İtikad-ı Beyhakî, s.105; Yenabî’ül-Mevedde, s.432; Nur’ül-Ebsar, s.145.

[2]- Sahih-i Tirmizî, hadis: 2157; Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.6, s.30; Mesabîh’üs-Sünne, Eşrat’us-Sâa babı; Sünen-i Ebî Davud, hadis: 3733.

[3]- Müsned-i Ahmed, c.3, s.36, hadis: 10887; el-Müstedrek, c.4, s.557; Yenabî’ül-Mevedde, s.186.

[4]- Zehair’ul-Ukba, s.136, Mısır basımı; Yenabî’ül-Mevedde, s.488-490. Bu hadisi Ebu Nuaym de Erbaune Hadisen Fî Zikr’il-Mehdi kitabında nakletmiştir.

[5]- Sünen-i Tirmizî, hadis: 2156. Tirmizî, bu hadisi naklettikten sonra onu Hz. Ali, Ebu Said Hudrî, Ümmü Seleme ve Ebu Hüreyre’nin de naklettiklerini ve sahih olduğunu kaydetmiştir. Ayrıca bkz. Müsned-i Ahmed, hadis: 3390, 3391, 3392, 3890, 4054.

[6]- Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 3769; Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.6, s.30, es-Savaik’ul-Muhrika, on ikinci ayet; Ebu Nuaym, Erbaune Hadisen Fî Zikr’il-Mehdi, 36. Hadis; el-Beyan Fî Ahbar-i Ahir’iz-Zaman, s.97; Kurtubî, Tezkire, s.619; el-Fusul’ül-Mühimme, s.280, Ebu’l-Alâ Attar, el-Erbaun, s.301; Cami’us-Sağir, c.2, s.377; el-Havî Li’l-Fetava, s.64, İsaf’ur-Rağibîn, s.150, ve...

[7]- Yenabî’ul-Mevedde, s.494,

[8]- Yenabî’ul-Mevedde, s.285, 445.

[9]- a.g.e. s.492.

[10]- a.g.e. s.467.

[11]- Müsned-i Ahmed, c.3, s.37, hadis: 10898, 11061. Ayrıca bkz. Müsned-i Ahmed, hadis: 10780, 10791, 10887, 10706, 11238, Müntehab-u Kenz’ül-Ummal, c.6, s.29; İs’af’ür-Rağibîn, s.137; Nur’ül-Ebsar, s.155, Yenabî’ül-Mevedde, s.469.

[12] - Feraid’us-Simtayn, c.2, s.334.

[13]- Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4067.

[14]- Sahih-i Müslim, hadis: 225, Müsned-i Ahmed, hadis: 14193, 14595, 19007.

[15]- Sahih-i Buharî, hadis: 3193, Sahih-i Müslim, hadis: 222, 223, 224, Müsned-i Ahmed, hadis: 7355, 8077.

[16]- Müsned-i Ahmed, hadis: 610, Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4075; Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.6, s.30; Cami’us-Sağir, hadis: 9243, Yenabî’ül-Mevedde, s.488; Cevahir’ül-Ikdeyn, s.432 ve...

[17]- Sünen-i Ebî Davud, hadis: 3735; Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4076, Müntehab-u Kenz’il-Ummal, c.5, s.96; et-Tac’ül-Camiu Li’l-Usul, c.5, s.364; Mesabîh’üs-Sünne, Eşrat’us-Sâa babı; İs’af’ür-Rağibîn, s.134; Yenabî’ül-Mevedde, s.432, ve..

[18] - Sünen-i İbn-i Mace, hadis no: 4077, Yenabî’ül-Mevedde, s.435, Savaik-ül Muhrika, s.309, Zehair-ül Ukba, s.15, Metalib-üs Sual, ikinci bab, el- Burhan fi Alamat-ül Mehdi, ikinci bab ve..

[19] - el- Fusul’ül-Mühimme, s.295; İbn-i Şirveyh-i Deylemî, el-Firdevs, Elif ve Lâm babı; Yenabî’ül-Mevedde, s.181, 435 ve 489; Nur’ül-Ebsar, s.154.

[20] - Müstedrek’üs-Sahihayn, c.4, s.558, el-Müsned, c.3, s.28, 70, hadis: 10791, 11238; Ebu Nuaym, Erbaune Hadisen Fî Zikr’il-Mehdi, 2. Hadis; Telhis’ul-Müstedrek, c.4, s.558, ve el-Havî Li’l-Fetava, c.2, s.63.

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)