Namazın Kapsamlılığı
Allah Tealâ hem yaratıkları yaratırken, hem de emir verirken, en mükemmeli yaratmış ve en yüce emirleri vermiştir. Örneğin anne sütünde, bebeğin ihtiyaç duyduğu tüm vitaminleri bırakmıştır.
İnsanın yaratılışına bakacak olursak, tabiatta olan tüm şeylerin insanın varlığına da yerleştirildiğini görürüz.
Tabiatta yıldırım sesi varsa, buna karşılık insanda da feryat var.
Tabiatta bitki varsa insanda da aynı konumda olan, yeşeren tüyler vardır.
Tabiatta nehirler ve ırmaklar varsa insanda da küçüklü büyüklü damarlar var.
Tabiatta tuzlu ve tatlı sular varsa, insanda da tuzlu gözyaşı ve tatlı ağız suyu var.
Tabiatta çok büyük madenler varsa, insanda da birçok istidat ve yetenekler var.
Hz. Ali’ye (a. s) ait olduğu söylenen bir şiirde şöyle geçer:
"Sen kendini küçük bir varlık mı sanırsın? Oysa sende büyük bir âlem gizlidir."
Namaz da, Allah’ın, bütün değerleri yerleştirdiği ilâhî bir sanat gösterisidir. İnsan için bir değer sayılıp da namazda olmayan hiçbir kemal yoktur.
Allah’ı anmak bir değer olup kalplere huzur veren tek vesiledir; bildiğiniz gibi namaz da Allah’ı anmaktır: "Allah-u Ekber."
Kıyameti anmak insanı günah ve fesattan alıkoyan bir değerdir; namaz ise "kıyamet günü"nü hatırlatır.
Peygamberlerin, şehitlerin ve Salihlerin çizgisinde olmak bir değerdir, biz de namazda Allah’tan bizi "kendilerine nimet verdiği kimselerin yoluna" hidayet etmesini dilemekteyiz. "Gazap ettiklerinin ve sapıkların değil" sözüyle de zalimlerden ve sapıklardan nefret ettiğimizi ve onlardan beri olduğumuzu ilân etmekteyiz.
Bütün değerlerin başında gelen adalet, cemaat imamında şart koşulmuştur.
Namazda cemaat imamını izlemek, kendi başına buyruk ve yalnız hareket etmek yerine adil bir rehbere uymayı vurgulayan önemli bir toplumsal değerdir.
Cemaat imamının seçiminde sürekli değerler ölçü alınmaktadır: en adil, en fakih, en fasih...
Kıbleye doğru durmak bir çok değerleri hatırlatmaktadır insana; Mekke, Bilal’in işkence edildiği, İsmail’in kurban götürüldüğü, Ali b. Ebu Talib’in doğum yeri, Hz. Mehdi’nin kıyam merkezi, Hz. İbrahim’in imtihan yeri, bütün peygamberlerin ve velilerin ibadet mekânıdır.
Namazda, her sabah ve akşam, rükûda, secdede ve kıyamda, camiye ve mescide giderken gösterilen bir hareketlilik vardır; o hâlde sessiz, sakin ve inzivaya çekilmiş olmaktan çık, sürekli çaba ve hareket hâlinde ol; elbette ilâhî yönde ve Allah’a doğru.
Namazda insanın ruh ve canının tozu alınır. Namaz gurur ve kibir tozlarını döker; çünkü insan her gün onlarca defa bedeninin en yüce noktasını toprağa sürer. Toprak üzerine secde etmek, taş üzerine secdeden daha iyidir. Çünkü alnın toprağa sürülmesi âlemlerin Rabbinin karşısında insanın zilletini daha net bir şekilde gözler önünde sergiler.
Yer ve yerden biten şeylere secde edilir; tabi ki mideyi hatırlatmaması için bunların yenilecek türden olmaması şarttır!